Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Drink
Drink Çeviri Türkçe
96 parallel translation
Buvez de l'eau à l'intérieur.
- Don't drink that.
Un drink?
- İçki ister misiniz?
- Un drink?
- Bir içki alabilirsin.
- Un drink?
- İçki ister misiniz?
Un petit drink.
Bir şey içmek ister misiniz?
- You also don t drink?
- İçki de mi içmiyorsun?
- Let's have a drink at my home.
Evimde bir içkiye ne dersin, evet yada hayır?
- Paul. What do you want to drink?
Paul, içki alır mısın?
J'arrangerai les choses devant un drink plus tard.
Sonra ona bir içki ısmarlayacağım.
Drink up!
Hadi iç!
J'ai commandé un drink.
İçki istedim.
Mlle Prizzi... prendrez-vous un drink?
Bayan Prizzi, bir şey içer misiniz?
Il a propösé drink?
Howard size "içcek" bir şey ikram etti herhâlde.
Merci pour le drink.
İçki için teşekkürler.
- Buvez ça.
- Drink this.
Tu bois quoi?
Ne içersinWhat do you drink?
- Julie, voilà un drink. Gratis.
- Julie, bu burasının ikramıdır.
- Tu devais m'empêcher de boire.
- I told you not to let me drink.
Si tu veux savoir, cette femme m'a invité à prendre un verre et la première chose que j'ai dite c'est : " Je suis marié!
For your information, that woman asked me to have a drink, and the first thing I said was, " Sorry, I'm married!
" Ne bois pas de vin...
" Do not drink wine when...
Tu vas mettre "put the lime in the coconut, drink'em both up"?
"hindistancevizinin icine ihlamur koy ve ikisini birden ic" diyorsun yani?
Ils ont du divorcer, had to deny the oaths, as did my mother had to start to drink in 30 years.
Onlar boşandı, tıpkı annemin yaptığı gibi yeminlerini düzenlemeleri gerekti, otuz yaşında içmeye başladılar.
# # Et le pantalon d'un saint Tu as un point à temps # #
~ But you can't make him drink You got the belly of a sinner ~ nbsp ~ And the panties of a saint You got a stitch in time ~ nbsp
Ça te plaît? - Tu me paies un drink?
Bana bir içki ısmarla.
- Tu paies un drink?
- Bana bir içki ısmarla.
l'm tired, and I wanna go to bed had a little drink about an hour ago and it went straight to my head
Yorgunum ve yatmak istiyorum. Bir saat kadar önce azıcık kafayı çektim. İçki doğrudan beynimi vurdu.
He wouldn't let me drink my tea And took away my cookies.
Benim çayımı içmeme izin vermedi ve kurabiyelerimi çaldı.
* You made me drink so I could hardly speak *
Beni içirdiğin için zorla konuşuyorum.
Drink, boisson, oui!
İçki, içki, evet.
Drink.
İç.
Drink.
İç hadi.
Acting up, drink in my cup I can care less what you think
* Elimde bir içki, azıyorum, ne düşündüğünü takmıyorum *
# We drink the fatal drop
# Ölümcül zehri içeceğiz
- C'est un energy drink.
- Enerji içeceği.
Qu'y a-t-il dans ce drink?
Bu içkide ne var?
- Will you serve cold drink...
Size soğuk meşrubat ikram edeyim...
And I cannot text you with a drink in my hand.
* Hatta mesaj da gönderemiyorum, içki var elimde *
- Beautiful, please don t hurry - But maybe just half a drink more
* Güzelim, lütfen acele etme * * Belki yarım bardak daha *
- Say, what s in this drink - No cabs to be had out there
* Ne var bu içkinin içinde * * Hiç taksi yoktur dışarıda *
Envoye! Juste un drink! Ah!
Para falan vermiyorum!
Nous pourrons le lire ensemble autour d'un drink. Bien.
Aperatif alırken okuruz.
Je respecte votre inquiétude, mais c'est une energy drink, célébrant la force intérieure des Jamaïcains.
Endişelerine hak veriyorum ama bu Jameikalıların iç enerjilerini gösteren bir enerji içeceği.
- You want a drink? - You got it, sweetheart!
Konuk, canım
I got so brave, drink in hand
* Elimdeki içkiyle cesurlaştım birden *
I got so brave, drink in hand
* İhtiyatı bıraktım elden *
l'll fix you a drink, Paul.
Sana bir içki hazırlayayım, Paul.
Je vais me faire un drink.
Biri açar mı şu telefonu?
Là, ENCORE UN DRINK... PUIS, UN AUTRE...
Esrarı çek.
- C'était raide comme drink.
Sert bir içkiydi.
Talk to the people while listening to this machine and then go to room and fuck and drink but I believe above all that reality? And potr? a drug.
Ama aslında ben, sanal gerçeklik, insanları uçurmak için diye düşünmüştüm.
And leave me dancing with myself So let s sink another drink
* Bir içki daha içerim bu durumda *