English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Duke

Duke Çeviri Türkçe

2,524 parallel translation
- Oui, Duke Ellington.
Evet, Duke Ellington.
Êtes-vous arrangée par Duke Ellington?
Hiç Duke Ellington tarafından çalındın mı?
- Je disais ça parce que "Chloe", c'est... aussi un morceau de Duke Ellington.
Öyle söyledim çünkü "Chloe"... aynı zamanda bir Duke Ellington parçası.
- Duke Ellington, le fameux pilote automobile.
Duke Ellington, ünlü yarışçı.
- Bonsoir, je suis Duke Ellington et j'ai le plaisir de vous présenter un fabuleux titre que mon orchestre vient d'enregistrer à New York.
Selam! Bu Duke Ellington. Harika müziğin birazını size sunmak benim için büyük zevk.
- Vous avez joué du Duke Ellington?
- Duke Ellington'ı mı oynuyorsunuz? - Evet.
Duke va bien, Mme Spicer.
Duke'in hiçbir şeyi yok Bayan Spicer.
Duke fait une promenade chaque soir dans les bois.
Duke her akşam ormana doğru uzun bir yürüyüş yapıyor.
Si Duke se promenait deux heures par jour, il n'aurait pas de surpoids.
Eğer Duke her gün iki saat yürüyor olsaydı bu kadar fazla kilolu olmazdı.
Reviens ici.
Duke, geri dön buraya!
Vilain garçon!
Duke, seni yaramaz!
Ce sera ta faute si Duke fait une attaque.
Eğer Duke kalp girizi geçirirse sorumlusu sen olacaksın.
Duke, dis "au-revoir".
Hadi Duke. Veda et.
Ce ramassis de Blancs arrogants, ça me rappelle Eminem à Duke. Et toc!
Eminem, Duke'ü söylediğinden beri bu kadar liseli ve kibirli genci bir arada görmemiştim.
- Duke. Je vais la chercher.
- Duke, onu aramak istiyorum.
- Désolée, Duke.
- Üzgünüm, Duke.
Ha! - Peut-être que Duke a tort.
Duke yanlış yapıyor belki de.
Duke ne suivra jamais le plan.
Duke bizim plana asla uymayacak.
C'est quoi cette histoire, Duke?
Bunu neden yapıyorsun, Duke?
- Je vous ai entendu!
Dinliyorum, Duke!
- Je plaisante pas! Ils vont mettre le feu à la ville.
Şehri ateşe verecekler, Duke.
Je vais pas te le redire! - Duke! Elle est enceinte!
Duke, o hamile!
- Duke... qu'est-ce qu'il y a?
Sorun ne?
Où est-ce qu'il est, Duke?
Nerede, Duke?
- Duke...
Duke.
Duke, on fait quoi? !
Ne yapacağız?
Vous, vous êtes le Duke.
Sen Duke'sün.
À un de ces jours, Duke.
Görüşürüz, Duke.
Tout comme l'assassinat du Duc Sforza.
Duke Sforza suikastının da öyle görülebileceği gibi.
- Duke?
- Duke?
Que fait Jeffrey Duke ici?
Jeffrey Duke burada ne arıyor? - Kim?
Jeffrey Duke?
Jeffrey Duke?
Jeffrey Duke.
Jeffrey Duke.
Duke et ses hommes de main sont dans l'autre pièce, en train de te chercher.
Duke ve gangsterleri bitişikteki odada seni arıyorlar.
Me demandant de me rendre au salon de thé de Duke Street dans un moment.
Duke Caddesindeki çaycıda buluşmak istiyor.
Il y a un salon de thé à Duke Street ;
Duke Caddesinde çay içilen bir yer var.
Steve, Duke Lukela vient d'être trouvé mort dans une allée.
Steve, Duke Lukela bir sokak arkasında vurulmuş.
Duke faisait partie de l'équipe de ceux qui ont détruit Stoner.
Duke, Stoner'ı yakalayan ekibin başıymış.
Duke?
Duke?
Désolée, Duke, on est coincés.
Duke... Üzgünüm Duke.
Viens.
Haydi Duke.
Duke, arrête de tirer.
Çekmeyi bırak Duke!
Viens ici!
Hayır Duke, buraya gel!
Viens ici.
Duke, gel buraya!
Où vas-tu?
Duke nereye gidiyorsun?
- Duke!
Duke!
Duke...
Duke!
- Duke.
Duke.
Hé, vous avez laissé Duke venir? - Ouais, on est super potes.
- Duke'ü de almışsın?
- Duke?
- Duke!
Diplômé avec les honneurs de Duke Medical, venant de finir mon internat au Chicago General.
Duke Medical'dan onur derecesiyle mezun oldum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]