Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Désire
Désire Çeviri Türkçe
3,017 parallel translation
Je désire aussi que ces survivants s'en sortent.
Sağ kalanları ben de kurtarmak istiyorum.
La meilleure nourriture, tout ce que ton coeur désire.
Gönlünün arzuladığı en iyi yiyecek.
Faites affaire avec moi, et tout le monde aura ce qu'il désire.
Bu yüzden benimle muhatap olacaksın. Herkes istediğine kavuşacak.
On ne peut pas cesser d'être fou seulement parce qu'on le désire.
Dilediğin zaman delilikten vazgeçemiyorsun.
C'est tout ce que je désire.
Tanrıdan tek dileğim bu.
On désire ce qu'on ne peut pas avoir.
İnsanlar sahip olamadıklarını isterler.
Nous avons ce que le tueur désire le plus.
Şimdi katilin en çok istediği şeye sahibiz.
Mettons qu'un proche entre et désire voir le visage du défunt une dernière fois pour faire de vains adieux à quelqu'un qui ne peut ni voir ni entendre car l'âme et l'esprit n'existent pas.
İçeri girip, ruh ya da hayalet olmadığı için, ne gören ne de duyan ölü akrabasının suratına bir kez daha bakmak isteyenlere...
Le risque que quelqu'un me désire.
Birisinin beni istemesine sahip olma riski.
Il y a un baiser qu'on désire De tout notre être
" Ruh bedene dokunuyormuşçasına olan birkaç öpücük vardır,
Tout le monde connaît son nom, et parce qu'il est connu, on désire acheter ses tableaux.
Herkes adını biliyor ve adını bildikleri için tablolarını almak istiyordu.
Elle l'adore, et c'est ce qu'il désire.
Kız ona bayılıyor ve onun asıl istediği de bu.
Mon cœur désire... Se noyer dans les rêves.
kalbim arzular... rüyalarda boğulmak.
Vous n'êtes pas sans savoir qu'il sort le nombre qu'il désire?
Onun istediği sayıyı atabileceği ihtimalini biliyorsunuzdur umarım.
Quelqu'un désire-t-il voir mon sexe?
Cinsel organımı görmek isteyen var mı?
"Elle est sexy, je pense que je la désire, je ne suis peut-être pas aussi gay que je le pensais."
"Hatun fıstık gibi, sanırım onunla olmak istiyorum, Belki de düşündüğüm kadar homo değilim."
Qu'est - ce que tu désire? - Un paquet de Maltepe.
- Bir Maltepe ver bana.
J'ai de gros plans que je désire élaborer.
Sunmak istediğim büyük planlarım var.
Que tout le monde te désire?
Herkesin seni istemesi?
Tu as besoin qu'on te désire.
Seni isteyen birilerine ihtiyacın var.
Je désire quelqu'un.
Birilerini ihtiyacım var.
Lady Mary, je dois honnêtement vous dire que l'Empereur ne désire plus intervenir dans cette affaire.
Lady Mary, size dürüstçe söylemeliyim ki İmparator artık, bu konuya daha fazla dahil olmak istemiyor.
Les choses se passent rarement comme on le désire, alors, parfois, il faut faire avec ce qu'on a.
Olaylar nadiren sizin istediğiniz gibi gelişir. Bazen, elinizdekiyle yetinmek zorunda kalırsınız.
Monsieur Cromwell désire vous poser quelques questions.
Bay Cromwell size birkaç soru sormak istiyor.
- Richie... ce que le Roi désire, le Roi doit avoir sans avoir à discuter ou à parlementer.
Bir kral, istediklerine mutlaka sahip olmalıdır. Bu, üzerinde durup tartışılacak bir konu değil.
Je désire qu'on les prenne en compte.
Onların adaylar içinde olabilmelerini çok isterim.
Je désire seulement vivre en paix, loin du monde.
Ben sadece, bu dünyadan uzakta sessiz bir hayat sürmek istedim.
Si Votre Majesté désire une de ces dames, elle pourrait envoyer quelqu'un qui la renseignerait sur ses manières, son apparence.
Majesteleri bu bayanlardan birini arzu ettiği takdirde, belki de bayanın görünümünü geleneksel yolla bildirecek bir sefiri gönderebilir.
Dites à la Dale qu'un cavalier désire la voir avec des étrennes.
Hanımefendiye, beyefendinin onu görmeye geldiğini yeni yıl hediyesini getirdiğini söyle. Git!
Je ne désire pas la connaître mieux, M. Cromwell!
Bayanı daha iyi tanımak istemiyorum Bay Cromwell!
Je désire plus qu'autre chose le bien-être de Sa Majesté. et je mourrai volontier pour lui.
Kralın huzurunu her şeyden çok isterim ve bunun için seve seve ölürüm.
Vous savez que d'homme pauvre j'ai été fait par le Prince... grand gentilhomme, mais ensuite, non satisfait de celà, et désireux d'avoir le royaume à mes ordres, j'ai désiré en avoir toujours plus.
Bildiğiniz gibi, Hükümdar zavallı bir adamdan büyük bir beyefendi yarattı. Ama daha sonra krallık emrimde olmadığı için mutlu olmadım ve daha fazlasını istedim.
Avec moi, il peut tout faire ou être ce qu'il désire.
Benim sayemde, istediği şeyi yapabilir, istediği kişi olabilir.
C'est ce que je désire.
istediğim şey bu.
Si un monsieur désire se faire raser à contre-poil, c'est gratuit.
Eğer bir beyefendi tıraş olmak isterse, bu ücretsiz.
Mais elle ne doit jamais savoir si on la désire pour son nez ou pour elle-même.
Evet, ama kendisi yerine burnu için onu birinin istediğini hiç düşünmez.
Oui. La famille désire un service "sans vêtements".
Ailenin istediği doğrultusunda resepsiyon bölgesinde elbiselere izin verilmiyor.
C'est moi qui te désire
Senin için hasret çeken benim.
"Il faut permettre au fantôme d'être reconnu par les vivants comme ce qu'il désire être."
Beden değiştirmesine izin verilmeli ve olmak istediği şey olması için yardım edilmelidir.
Qu'est-ce que Michael Jackson désire être?
Michael Jackson ne olmak istiyordu ki?
Vous êtes tout ce que j'ai jamais désiré le plus au monde.
İstediğim tek şey sensin.
Peut-être que... tu t'es jetée à l'eau pour échapper à un mariage non désiré.
Belki de kötü olan evliliğinden kurtulmak için kendini denize atmışsındır.
Si tu prends sa place, on aura tout l'argent qu'on désire.
Hâlâ uyanık mısın?
Moi, je te désire.
Seni istiyorum.
En plus de cela elle vous donne le fils que vous avez toujours désiré.
Ve size her zaman istediğiniz erkek evladı verdi.
Non désiré, non aimé à cause des souvenirs sanglants qu'il suscite.
O çocukların kanlı hatıraları yüzünden istenmeyecek, sevilmeyecek.
Être désiré par une chose si puissante.
Öylesine güçlü bir şey tarafından arzulanmak.
Ça faisait du bien d'être désiré et de reprendre les rênes... et que Rose soit bordée dans son lit, ne posant pas de questions et d'emprunter ses jouets.
İstenen biri olmam, sorumluluğun yeniden bende olması Rose'un uykuya dalıp daha fazla soru sormayacak olması ve oyuncaklarını kullanabiliyor olmamız güzeldi.
Je n'ai jamais rien désiré autant.
Hayatımda hiçbir şeyi böylesine çok istemedim.
- Pourquoi je vous désire autant?
Seni öpmeyi neden bırakamıyorum?
Il a toujours désiré pour moi une vie meilleure que la sienne.
Benim için istediği tek şey, ondan daha iyi bir yaşam sürmemdi.