English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Earn

Earn Çeviri Türkçe

44 parallel translation
Non, il doit travailler demain pour ramener plein d'argent.
we could have a luau. Olmaz, yarın işe gidip muazzam gelirini kazanmalı. and earn that big money.
D'abord, tu gagnes sa confiance.
First, you earn her trust.
Il faudra qu'ils gagnent leur loyer.
You have to earn your keep.
Credevano honestly to earn a credit equal to mine.
Onlar, içten bir şekilde, en azından benim şarkı yazma övgüm kadar övgüyü hak ettiklerini düşünüyorlardı.
You earn more money now apparently.
Görünüşe göre daha fazla para kazanıyorsun.
Pas d'abonnement pour gagner des prix?
No signups to earn cash rewards?
- Et Earn?
- Earn nerede?
Tu te rends compte?
Böyle olmaz Earn.
Laisse pas Earn te faire flipper.
Dostum çabucak bitecek.
Me faire flipper?
Earn'ün söyledikleri seni korkutmasın.
Gare ma caisse dans un parking.
- Olmaz. Earn, arabamı valeye götür hemen.
Je comprends le concept de "suivre ses rêves", mais notre fille a besoin de tous les outils pour survivre, et... ça t'inclut, Earn.
Rüyalarının peşinden gitme fikrini anlıyorum. Ama kızımızın geleceği için gerekli olan her şeyi temin edebilmeliyiz. Ve buna sen de dahilsin Earn.
C'est vraiment des conneries, Earn.
Çok aptalca Earn.
Appelez-moi juste Earn.
- Earn deseniz yeterli. - Earn.
Ravie de t'avoir rencontré, Earn.
Tanıştığıma memnun oldum Earn.
- À plus, Earn.
- Görüşürüz Earn.
Earn est pas là.
Earn burada değil.
Tu sais très bien que tu vas pas payer Earn de si tôt.
Earn'e yakın zamanda para ödeyemeyeceğini biliyorsun.
Mesdames, voici Earn.
Beni takip et.
Ça roule? Non, merci.
Hanımlar, bu Earn.
Putain!
Earn'e verdim paranı.
- Earn, sérieux, putain.
- Earn, oğlum yapma ya.
Earn, tu te fous de moi?
Earn dalga mı geçiyorsun?
Vraiment désolée pour Earnest.
Earn adına özür dilerim. - Princeton da mı...
Oui.
Earn.
Comment vous vous appelez déjà?
Ne iş yapıyorsun Earn?
Et tu fais quoi dans la vie, Earn?
Hiçbir şey.
Les invités n'arrêtent pas de parler de vous deux.
Earn. Bak dinle. Birazdan şiir okuyacağım.
Earn. Écoute, je...
Şöyle ki...
- Un autre. Paper Boi!
Senin hakkında çok özel bir his vardı içimde Earn.
Je savais que je te connaissais. J'avais vraiment un pressentiment sur toi, Earn.
Tatlım, Earn Paperboi'un menajeri.
Earn est le manager de Paper Boi.
Çok ama çok yetenekli genç bir rapçi.
Vos photos étaient partout. La fusillade?
Bu partiye de saldırmayacaksın, değil mi Earn?
Tu n'allais pas faire de fusillade dans cette fête, n'est-ce pas, Earn?
Hayır. Öyle bir planım yoktu.
Earn, je peux pas boire seule.
- Su yeterli.
Oui, et moi, j'ai un vol. - Appelle Earn...
Benim de uçağım var.
- Non.
- Earn'ü arayıp...
Salut, Earn. Swiff, qu'est-ce que tu fous ici?
Naber Earn?
Avec Earn.
Param nerede lan?
On se barre, Earn!
Yürü Earn!
Alors, Earn.
Peki Earn.
Ça a l'air super.
Earn ve Craig'in birbirlerine kanları ısındı galiba.
On dirait que Earn et Craig s'entendent super bien.
Craig, Craig, Craig, Craig.
Ne dis pas que tu es désolé.
- Earn hadi gidelim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]