English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Emails

Emails Çeviri Türkçe

474 parallel translation
On a lu certains des emails que ce type t'a envoyés.
Bu adamın sana gönderdiği şeylerden bazılarını okuduk.
Y'a des photos d'elle, des emails. Des photos d'une dizaine d'autres filles.
Onun, yüzlerce diğer kızın resimleri ve ve e-postaları sende duruyor.
- Ouais. On s'attendait pas à recevoir tous ces emails de types qui en voulaient plus.
Evet ama bize e-posta gönderen adamların onun hakkında her şeyi sormasını beklemiyorduk.
- T'as lu mes emails?
E-postalarımı mı okuyorsun?
- Essayons de suivre ses emails.
E-postalarının izini sürelim.
Arrête de lire mes emails.
E-postalarımı okumayı bırak.
Tu es censé m'envoyer des emails régulièrement.
Bana düzenli olarak e-posta atman gerekiyordu.
Tu crois que j'aime mon job? Rêpondre aux emails de Miss Sally, imiter sa signature sur les photos?
Bayan Sally'nin e-postalarını cevaplamak, resimlerine imza basmak?
- D'autres répondent pas aux emails.
- Bazıları da e-mail'ine cevap vermiyor.
Je reçois beaucoup d'emails. Si je ne connais pas une adresse...
O kadar saçma mailler geliyor ki, adresi tanımıyorsam siliyorum.
- Les emails ne me réussissent pas.
- E-mail konusunda pek etkili değilim.
Je t'enverrai des emails régulièrement.
Sürekli olarak e-mail atacağım sana.
J'avais tout mon travail dessus. Toutes mes notes, tous mes dossiers... - Tous mes emails!
Tüm işlerim, tüm anılarım, tüm belgelerim tüm e-postalarım onun içindeydi.
Il va utiliser davantage ses emails, ce qui veut dire moins de coups de fils avec les bavardages d'usage avant de pouvoir parler business.
E-postayı daha fazla kullanacak. Bu da iş konuşmaya başlamadan önce yapılan havadan sudan muhabbeti gerektiren telefonları azaltacak.
- Les emails me semblent très froids
- E-posta bana çok soğuk geliyor.
Ouais, bien sûr. On échange même des emails.
Evet, tabii ki.Birbirimize e-posta gönderiyoruz.
Mais j'ai écris que 8 emails.
Sadece sekiz tane e-postaydı.
Désolée de cette intrusion, mais vous n'avez pas répondu à mes emails.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama elektronik postalarıma cevap vermediniz.
Avez-vous ouvert mes emails?
Elektronik postaları aldınız mı? Elektronik postalarıma baktınız mı?
- J'ai appelé, j'ai envoyé des emails.
- Seni aradım. E-mail attım.
Je n'ai pas identifié notre femme mystérieuse, mais il y a beaucoup d'envois d'emails entre les comptes des Cunningham et des Keaton.
Bizim gizemli kadının kimliğini belirleyemedim hala, ama Cunningham'lerle Keaton'ların e-posta hesapları arasında pek çok gelip giden mesaj var.
- Fais vite - Wow, j'adore les emails.
- Çabuk bitir işini.
Ou tu pourrais seulement manger ici et garder les emails pour quand tu...
Veya burada yersin ve e-posta olayını sonraya...
- On a une relation d'emails
- Bizim e-posta ilişkimiz var.
Non, parce que notre relation naguère merveilleuse, enviée par le monde entier plus intime que celle du couple nu des BDs "L'amour, c'est..." a dégénéré en une correspondance d'emails
Hayır, bilmiyordum çünkü eskiden harika olan, herkesin imrendiği ve "Love Is" karikatürlerindeki çıplak çiftten daha samimi olan ilişkimiz e-posta yazışmalarına kadar düştü.
Dans tous ces emails, je ne l'ai pas mentionné?
- O kadar e-postada bahsetmedim mi?
Tous ces emails?
- O kadar e-postada mı?
Je viens de relire tous tes emails des 10 derniers jours.
- Son on gündür bana yolladığın tüm e-postaları baştan okuyorum.
Dans les emails que je lui envoie, je lui dis à quel point je suis heureuse de me débrouiller seule, et à quel point je suis responsable, même quand je ne le suis pas.
Kendi başıma ne kadar mutlu olduğumu, ona e-mail'le bildiriyorum. Ve olmadığım halde ne kadar sorumluluk sahibi olduğumu da.
Des emails de temps en temps, il disait qu'il allait bien.
Bazen birbirimize e-posta atardık. İyi olduğunu söylerdi.
Dans l'heure qui vient de se passer, j'ai reçu 1000 emails de haine.
Son 2 saatte, 1.000 tane nefret dolu mail aldım.
Il y a bien un gars, il n'arrette pas d'envoyer des emails à notre show avec des corrections ridiculement pédantes.
Durmadan programdaki ufak detayları düzelten mailler atan biri.
Tu les appelles sans arrêt, tu leur envoies des emails, elles changent d'adresse, mais c'est ça, l'amour.
Onu defalarca aramak. Email atmak ve onun taşınması veya email adresini değiştirmesi. Aşk bu işte.
Et nous avons échangé des lettres et des emails.
Sonraları mektuplaştık, e-mail olayı falan.
il y a eu un genre de gémissement aigu, et on a eu un autre de ces emails. Il disait "Amusez vous bien à essayer de survivre à cette journée."
Çok tiz bir vızıltı sesi vardı ve şu e-maillerden bir tane daha aldık. "Bu günden sağ kurtulmaya çalışmanda iyi eğlenceler" yazıyordu.
J'ai laissé quatre messages et trois emails.
Bugün dört mesaj ve üç e-posta bıraktım.
OK tout le monde, Alan Thicke sera là dans une minute pour répondre à vos emails de haine, mais d'abord, les gagnants du concours de costumes de cette année... L'agence tout risque avec un vrai black!
Pekala millet, Alan Thicke nefret dolu postalarınızı cevaplamak için bir dakika sonra gelecek... ama önce, bu yılın kostüm yarışmasının kazananı.... gerçek bir siyahiye sahip A-Takımı.
Oui, mais sur ses emails et registres téléphoniques, je n'ai rien trouvé.
Evet, ama e-postalarını kontrol ettim, I.M.lerini ve telefon kayıtlarını ama birşey bulamadım.
Tous ce que je veux faire, c'est consulter mes emails.
Bakın benim, tek yapmak istediğim e-maillerimi okumak.
Tu n'as pas lu tes emails?
Bugün e-postalarına bakmadın herhalde.
Sérieusement? Le suivi d'emails?
E-mail forward'ları.
Pouvons-nous perdre ces emails?
O mailleri almadığınızı düşünsenize, Bunu gerçekten ister misiniz?
Je les déteste, vous m'envoyez ces emails dégoûtants, et vous dites de les faire suivre, sinon on aura la poisse.
Bana şu salak "10 kişiye göndermezsen kötü şans yakanı bırakmaz" maillerini yollayıp duruyorsun.
Il a le téléphone pour ça, ou les emails.
Bunun için telefon ya da mailler var.
Vire-moi ça et reviens sur les emails.
Burada bir şey yok, e - mail'lere geri dön.
- S'ils pensent que je l'ai tuée, pourquoi ils m'enverraient des emails pour me faire croire qu'elle est en vie?
Polis onu benim öldürdüğümü düşünüyorsa neden beni hayatta olduğuna inandırmak için e-mail yollasın ki?
S'il veulent me manipuler, qu'ils m'envoient par exemple des emails d'un témoin du meurtre.
Tuzağa düşürmek istiyorlarsa beni onu öldürürken görmüş bir adamdan e-mail gelmeliydi. Anlıyor musun?
Ah, les emails.
Elektronik postalar.
Peut-être que je repasserai dire bonjour. Je t'enverrai des emails.
Şey, sana e-posta atarım.
Des emails?
Posta geldi mi?
Je l'ai utilisé une fois sur l'ordinateur de ma petite amie, trouvé quelques emails qu'elles avaient effacées.
Eski bir kız arkadaşımın bilgisayarında kullanmıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]