Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Empire
Empire Çeviri Türkçe
5,418 parallel translation
Son cou, ça empire.
Boynu! Daha da kötü!
Vous êtes très jeune pour avoir amassé un empire
Böyle büyük bir imparatorluk kurmak için çok gençsiniz.
Cette femme va construire un empire.
Bu kadın bir çığır açacak.
Comme Neil Walker l'avait prédit, Joy construisit un empire, dépassant même QVC.
Neil Walker'ın tahmin ettiği üzere Joy bu işte çığır açtı.
Que Dieu exerce sur lui Son empire.
Tanrı seninle olsun. Sen, Meleklerin Prensi...
En son absence, le sinistre PREMIER ORDRE est né des cendres de l'Empire et n'a de cesse de chercher Skywalker, le dernier Jedi, pour le détruire.
Onun yokluğunda, şeytani İLK DÜZEN İmparatorluğun küllerinden yeniden doğmuştur ve son Jedi, Luke Skywalker yok edilene kadar durmayacaktır.
L'Empire.
İmparatorluk.
Trouvé dans les restes de l'Empire. Il manque le dernier morceau.
İmparatorluk arşivinden kurtardık ama son parçası lazım.
De ces années d'effusion de sang, un empire émergerait.
Katliamlarla geçen bunca yıldan sonra bir imparatorluk ortaya çıkacaktı.
Parfois, on empire nos problèmes quand on ne fait pas le bon choix dès le début.
Bazen ilk seferinde doğrusunu yapmayı ertelediğimizde sorunlar gözümüzde büyür.
C'est la plus récente addition à notre empire florissant.
Büyüyen imparatorluğumuza eklenen son halka.
Et si ça empire, nous pourrons toujours redescendre.
Hem hızlanırsa her an dönebiliriz.
Il y a encore 13 personnes bloquées la haut... et la tempête empire.
Orada sıkışmış en az 13 kişi var. Fırtına da iyice şiddetleniyor.
Les États-Unis d'Amérique ont soudainement et délibérément été attaqués par les forces navales et aériennes de l'Empire du Japon.
Amerika Birleşik Devletleri Japon İmparatorluğu'nun deniz ve hava kuvvetleri tarafından aniden ve kasten saldırıya uğramıştır.
Je commence à être las du soleil et je voudrais que l'empire du monde soit anéanti en ce moment.
Usandım güneşi görmekten ve dileğim artık yok olması dünyanın.
M. Ip, son à © tat empire, elle doit rester hospitalisà © e quelque temps.
Lütfen, biri ambulans çağırsın! Bay Ip, onun durumu kötüleşiyor.
Il a précipité la cavalerie de l'empire Jin dans ce lac de neige.
Mugali, büyük Jin Hanedenalığı'nın süvarilerini şu kar yığınına doğru sürmüştü.
Comment puis-je diriger un empire criminel sans un réseau de qualité?
Nasıl bir suç imparatorluğu başkanı olabilirim.. Bazı ağlar olmaksızın?
La sclérose en plaques de papa empire, alors il ne peut plus vivre seul.
Babamızın MS hastalığı kötüye gitti.. .. ve bu yüzden artık tek başına yaşayamıyor.
Attendez, ça empire.
Bekle, daha da kötüye gidiyor.
Votre père a ainsi servi l'Empire Britannique pendant de longues années dans le secret le plus absolu et avec grande distinction.
Baban yıllarca Britanya İmparatorluğu'na hizmet etti. Aşırı gizlilik ve en yüksek rütbeyle.
- C'est un esclave qui mène une révolte contre l'Empire romain.
Adam, Roma İmparatorluğuna başkaldıran bir köle.
- Pour vous-même, il a un prix Cet empire que vous avez taillé pour vous-même...
- Kendin için kurduğun bu imparatorluğun...
Vous voulez me donner votre empire, votre bien-aimé Swan?
O çok sevdiğin imparatorluğunu, Swan'ını bana mı vermek istiyorsun?
Et ça empire.
Ve durumu gittikçe kötüleşiyor.
La Cour Impériale cherche à se protéger en établissant des troupes aux frontières de l'Empire.
Yüce Mahkeme, imparatorluğunun sınırlarına garnizonlar kurarak kendini korumak istiyordu.
Si nous agissons maintenant, nous pourrions prévenir une perte catastrophique de l'Empire.
Şimdi harekete geçersek imparatorluğu devasa bir zarardan kurtarabiliriz.
- N'empire pas les choses.
- İşleri daha da kötüleştirmeye çalışma #
Il a décidé de diviser tout son empire.
"Ve evi, malları, mülkleri ve konakları taksim etmeye karar verdi."
Sheldon, ta présence empire les choses.
Sheldon, burada bulunman işleri yoluna koymayabilir.
Prouvez qu'il menace l'Empire romain... et je le ferai crucifier.
Roma hükmüne bir tehdit olduğunu kanıtla... ve ben onu çarmığa gerdireceğim.
Au royaume de Dieu, il n'y a pas de trône... ni de couronne ni d'empire de nations.
Tanrı'nın krallığında ne taht, ne taç, ne de ulusların yönetilmesi var.
BIENVENUE À NEW YORK L'État de l'Empire
NEW YORK'A HOŞ GELDİNİZ
Un empire...
Bir imparatorluk.
Je suis le commandant général du corps des aigles noirs de l'empire romain.
Ben Siyah Kartal Kolordu Komutanı General Lucius. Roma İmparatorluğu...
Trouvez un homme pour guider mes adjoints vers l'empire parthe.
Pers İmparatorluğu'nu bulmaları için adamlarıma rehberlik edeceksin.
Et l'empire parthe est ici.
Pers İmparatorluğu da burada.
Il a bougé ses troupes vers l'empire parthe et a formé une alliance avec la reine qui est la sœur de notre demoiselle Crassus. est un homme vicieux et perfide.
O Leydi Crassus'un kız kardeşi olan kraliçeyle ittifak kurdu ve ordusuyla birlikte Pers İmparatorluna hareket etti. Konsül Marcus'un en büyük oğlu, Tiberius ahlâksız ve hani bir adam.
L'adjoint que j'ai envoyé à l'empire parthe est censé restaurer le traité de paix et prouver les intentions vicieuses de Tiberius. de la race des Huns.
Bakan, beni Pers İmparatorluğu ile olan barış antlaşmasını yenileme ve Tiberius'un haniliklerini kanıtlamam için gönderdi. Ben yetimim. Hun ulusundanım.
C'est tellement agréable de te voir traîner dans le coin. le plus fort de l'empire. je pense à toi plus comme à une pièce d'échec.
Seni tekrar buralarda görmek çok hoş. Roma'daki herkes buna babam da dahil senin imparatorluğun en iyi savaşçısı olduğunu düşünüyor. Hayır, hayır.
à l'empire romain. chef de la préfecture.
Böylece bütün İpek Yolu bölgesi Roma İmparatorluğu'na ait olacak. Ve ona bunun karşılığnda vereceğim tek şey ise anlamsız bir Ünvan. Eyalet Valisi.
Quand ils lanceront la bombe, ils viseront l'Empire State Building.
Bomba atıldığında Kızıllar Empire State binasını hedef alacaklar.
La nourriture est rare, et la situation empire.
Orada yemekler çok kötü ve her şey darmadağın olmaya başladı.
Et puis à la fin... parce qu'il fallait que ça empire... il a éjaculé sur la photo de mes gamins.
Evet ve en sonunda, çünkü daha da kötü olması lazımdı... Çocuklarımın resminin üstüne boşaldı.
Les taux ont empiré. Maintenir un équilibre devient de plus en plus difficile.
Maalesef test sonuçları daha kötü durumu stabil tutmak gittikçe zorlaşıyor.
Son état a empiré pendant la nuit.
Geceleyin durumu iyice kötüleşti.
Dites à sa femme que ça a empiré.
Ona çok kötü durumda olduğunu söyleyin.
Bien empiré.
Berbat olduğunu.
Quand le temps a empiré, il a fait ce qu'il a pu, mais il n'a pas tenu.
Hava iyice bozunca dayanmaya çalıştı ama başaramadı.
L'état de Mme Rogers a empiré? En quelque sorte.
- Bayan Rogers kötüleşti mi?
Ça a empiré et pas l'inverse.
İyiye gitmeyi bırak, her şey daha da kötüleşti.