English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Encore

Encore Çeviri Türkçe

196,788 parallel translation
Et tu dois encore te reposer.
Senin daha çok dinlenmen gerek asıl.
Si Aaron est impliqué avec les terroristes, et que tu le questionnes en montrant tes intentions, tu te mets encore plus en danger.
Aaron teröristlerle iş birliği içindeyse ve onunla yüzleşip elini açık edersen kendini daha da tehlikeye atmış olursun.
Encore?
Yine mi?
Je le ressens encore ce soir.
Şimdi de aynı hissediyorum.
Je vois encore tous les visages, ce qu'on a fait...
Hâlâ yüzlerini görüyorum, yaptıklarımız...
Ou pas, il travaille peut-être encore avec eux.
Ama hâlâ komplocularla iş birliği içinde de olabilir.
Elle aimerait encore que je sois médecin?
Hâlâ "Doktor koca bulsaydın" diyor mu?
- Pas encore.
- Daha vermedi.
- Pas encore.
- Henüz değil.
Je n'ai encore rien décidé.
Henüz kararımı vermedim.
- Pas encore.
- Henüz değil efendim.
Je n'y ai pas encore pensé, mais je vous le dirai.
Henüz o kadarını düşünmedim ama haber veririm.
Avec tant de questions en suspens, on ignore encore à qui faire confiance dans le gouvernement.
Elimizde cevapsız bunca soru varken hükûmette kime güvenip güvenemeyeceğimizi elbette ki hâlâ bilemeyiz.
Je n'ai pas encore commencé.
Başkanım, daha başlamadım bile.
Mais encore?
Daha neresi var?
On l'ignore encore.
Henüz bilmiyoruz.
Il vous manque encore cinq républicains.
Üstüne beş Cumhuriyetçi lazım.
Il ne leur reste que quelques propriétés, dont ils paient encore les taxes, bizarrement.
Geriye sadece birkaç mülkleri kaldı ama ilginçtir ki emlak vergilerini hâlâ ödüyorlar.
Je ne suis pas encore doué au jeu de Washington.
Washington oyununda pek iyi değilim henüz.
- Encore trois et le t-shirt est offert.
- Üç tane daha yersen tişört bedava.
Il en manque encore deux.
Pekâlâ, iki kişi daha lazım.
Mon approbation y a encore du poids.
Bence benim desteğimin hâlâ bir ağırlığı vardır.
Vous n'avez pas encore perdu.
Daha kaybetmediniz.
On n'a encore rien qui le relie directement à l'attentat.
Onu saldırıya doğrudan bağlayan bir şey yok elimizde.
Ils ont encore d'autres témoins à appeler.
Daha görecekleri başka tanıklar var.
Vous pouvez encore vous battre.
Hâlâ karşı koyabilirsiniz.
Ne me remerciez pas encore.
Daha teşekkür etmeyin.
L'opération est encore viable.
Planımız hâlâ uygulanabilir.
- J'examine encore la base de données.
- Hâlâ veri tabanını inceliyorum.
J'ai l'impression qu'il poursuit encore son père.
Hâlâ babasının peşinde gibiydi.
Non, vous cherchez partout... et quand vous avez fait ça, vous cherchez encore.
Hayır, her yeri tarayacaksın, bitince de bir daha tarayacaksın.
Tu as encore ce même souvenir?
Yine aynı şeyi mi hatırladın?
Shepherd est encore là-dehors, se préparant à exécuter la phase deux, une désastreuse attaque sur laquelle on ne sait rien, et Roman est notre seule piste solide.
Shepherd hâlâ serbest ve İkinci Aşama'yı gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Hakkında henüz hiçbir şey bilmediğimiz dev bir saldırı. Tek çıkış yolumuz Roman.
Combien de temps encore tu vas nous obligé à te faire ça, Jane?
Daha ne kadar bunu sana yapmak zorunda bırakacaksın Jane?
- Ils pourraient encore être là-bas.
- Hâlâ orada olabilirler. - Gidelim.
Tu ne sais pas qui tu es, d'où tu viens, ou encore ce que tu as fait...
Kim olduğunu, nereden geldiğini ya da neler yaptığını bilmiyorsun. Belki de buraya aitsindir.
Alors, pendant encore combien de temps, ce sera gênant entre nous deux?
Sence aramızdaki buzlar ne zaman eriyecek?
Maintenant, essaie encore.
Şimdi tekrar dene.
Essaie encore.
Tekrar dene.
L'endroit était encore plus horrible que ce que vous pouvez imaginer.
Mekân düşünebileceğinizden daha da berbattı.
Je ne t'ai pas encore examiné.
Seni daha incelemedim.
Si Sandstorm a fait affaire avec les Rois auparavant, il y a des chances pour que ce soit encore le cas.
Sandstorm daha önce Kings'lerle iş yaptıysa muhtemelen hâlâ yapıyorlardır.
À un boulot bien fait. C'est pas encore terminé.
Daha bitmedi.
Les choses auraient empiré si je ne l'avais pas fait, et tout le monde en aurait encore après moi.
Vurmasaydım her şey daha kötü olurdu ve herkes yine beni suçlardı.
On peut encore tout laisser derrière.
Hâlâ tüm olanları geçmişte bırakabiliriz.
Je ne sais pas encore, mais je suis quasi sûre que ça implique du lithium.
Henüz emin değilim ama işin içinde lityum olduğundan çok eminim.
Encore vous?
Pekâlâ. Yine mi sen?
Phineas, tu n'es pas encore en colère à cause de ça?
Phineas, o konuda hâlâ sinirli değilsin.
Pas encore.
Henüz olmaz.
Je te couvrirai encore.
Yine yaparım.
- Pas encore.
- Henüz değilsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]