Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Etais
Etais Çeviri Türkçe
171,758 parallel translation
T'étais passée ou?
Nerelerdeydin?
J'étais chez mon petit ami la nuit dernière et quand je suis rentrée ce matin je l'ai trouvée comme ça.
Dün gece erkek arkadaşımdaydım sonra sabah buraya döndüm ve onu bu şekilde buldum.
J'étais en train de travailler, mais ce nouveau single Tove Lo est énorme.
Bilimsel şeyler yapıyordum ama bu yeni Tove Lo şarkısı çok çarpıcıydı.
Si j'étais une vodka au poivre, où serais-je?
Biber votkası olsaydım nerede olurdum?
J'étais dans la réserve, quel est le problème?
Depodaydım, büyütülecek ne var?
J'étais ici. Travail.
Ben buradaydım, çalışıyordum.
- J'étais chez Tyler.
- Tyler'daydım.
Il a dit que tu voulais juste continuer des affaires et me gagner. J'étais pas dans un groupe réellement digne de confiance.
Gerçekten güvenilir bir grupla takılmıyordum.
Changer qui j'étais.
Kim olduğumu.
Mais j'étais au lycée, J'étais perdu, et papa était une épave.
Ama lisedeydim, kafam karışıktı ve babam mahvolmuştu.
La dernière fois, tu étais fiancé à une femme, et elle a juste rompu.
Son duyduğumda bir kızla nişanlıydın ve kız nişanı atmıştı.
J'étais trop préoccupé par l'effraction, j'ai complètement oublié.
Hırsızlığı çok düşündüm, aklımdan tamamen çıkmış.
J'étais en couverture aux Moeurs à l'époque, horaires de folies.
Ahlak şubede gizli görevdeydim ve garip zamanlardı.
J'étais une adolescente pendant sept ans complet.
Yedi yıl boyunca genç bir kız olmuştum.
J'étais contrariée.
Sadece sinirliydim.
Où étais-tu à 4 : 00 le matin de la mort de Cindy?
Cindy'nin öldürüldüğü sabah dörtte neredeydin?
J'étais bouleversée et Cindy pouvait le voir.
Çok üzgündüm ve Cindy bunu anlayabiliyordu.
J'étais à Portland lors du mariage de ma soeur.
Birincisi o gece Portland'da kız kardeşimin düğünündeydim.
Philly et moi sortions ensemble depuis 10 mois, et j'étais...
Philly ile birlikte belki 10 aydır çıkıyorduk ve ben...
T'étais un junkie, et t'as été pris.
Bir keştin ve yakalandın.
J'étais défoncé, et Lenny et Philly ont commencé à dire tous ces trucs...
Kafayı bulmuştum ve Lenny'yle Philly tartışmaya başlayınca...
Ça vient de... quand j'étais toi.
Hani... Senin yerini aldığım zamanki gibi.
J'étais euh...
Ben sadece...
J'étais un drogué, avant qu'on se rencontre.
Ben eskiden uyuşturucu bağımlısıydım, tanışmadan önce.
J'étais stone quasiment tout le temps.
Her zaman kafam iyi olurdu.
Tu ne m'avais pas dit que tu étais un guerrier.
Bana bir savaşçı olduğunu söylemedin.
Tu étais disposé à partager le bunker avec nous.
Sığınağı bizimle paylaşmaya istekliydin.
J'étais... j'étais en train de penser à Louis.
Ben, ımm... Louise'i düşünüyordum.
Aujourd'hui est la première fois que j'ai pensé que tu étais lâche.
Bu senin korkak olduğunu düşündüğüm ilk seferdi.
Quand j'étais dans l'espace, tout semblait parfait.
Ben uzay yürüyüşü yaparken, Her şey iyiydi.
Je sais que tu étais déguisée en guerrier sur le champ de bataille, et je sais que Roan t'a vue.
Savaş sahasında bir savaşçı gibi kılık değiştirdiğini ve Roan'ın seni yakaladığını biliyorum.
Tu n'étais pas censé le découvrir.
Bu şekikde öğrenmene gerek yoktu, Monty.
Je ne m'étais jamais sentie comme ça avant... comme si j'avais une maison.
Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Bir evim varmış gibi yani.
Hier, tu étais d'accord pour laisser tes amis mourir dehors, ma sœur aussi, Kane...
Dün arkadaşlarını,... kardeşimi, Kane'yi dışarıda bırakmayı dert etmemiştin.
J'étais pas d'accord avec ça, tu le sais
Hoşuma gitmeyen bir şey olduğunu biliyorsun.
J'étais là, tout prêt de l'interrupteur, mais elle est partie en se transférant sur l'anneau.
Yoketme anahtarına çok yakındım, fakat kendisini halka'ya aktarıp kaçtı.
Qui j'étais.
önceden kim olduğumu.
Grenade! Quand tu étais un petit bébé, tu vivais dans un entrepot.
Bomba patlayacak! Sen küçük bir bebekken, bir depoda yaşıyordun.
J'ai compris que tu étais À la recherche du 411 sur la Brigade des Nouveaux Martyrs.
Yeni Şehitler Tugayı'ndan 4-1-1'i aradığın kulağıma geldi.
Bon, j'étais à la gym, et elle attendait un ami et m'a demandé d'emprunter mon téléphone.
Tamam, spor salonundaydım. Ve o bir arkadaşını bekliyordu, telefonumu kullanmak istedi.
Je connaissais un Marlin quand j'étais jeune.
Gençken bir Marlin tanımıştım.
Là, j'étais sur le compte rendu, témoignant de ce mauvais goût pour les femmes, mon, uh, habitude de tomber pour les gens qui ne sont pas ce qu'ils semblent être, ce qu'ils sont à mes yeux.
Oradayken, ifade verirken kadın seçimimin kötü olduğunu söyledim. My habit of falling for people who aren't what they appear to be. What I make them out to be
J'étais comme... Je veux dire, c'est bien, non? Il y a de l'espoir.
Bunu duyunca harika bir şey diye düşündüm.
Oh mon... Où tu étais passé?
Nerelerdeydin?
J'étais ivre, April. J'ai compris.
Sarhoştum April, anladım.
C'était mon amie bien avant et j'étais même...
Seninle ilişkimiz başlamadan önce annenle arkadaş olmuştuk.
Comme si j'étais... n'importe qui.
Sanki herhangi biriydim.
J'étais coincé dans un costume à mille balles.
Bin dolarlık bir smokin giyiyordum.
J'étais né dans ce milieu mais elle, elle était née pour ce milieu.
Ben o hayatın içinde doğmuştum, annen o hayat için doğmuştu.
J'étais inquiète pour toi.
Seni merak ettim.
Si tu étais resté au bureau, on en serait pas là.
Ofiste kalsaydın bunların hiçbiri olmayacaktı.