Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Facade
Facade Çeviri Türkçe
648 parallel translation
EN ESCALADANT LA FACADE D'UN GIGANTESQUE GRATTE-CIEL
ÇOK YÜKSEK BİR GÖKDELENE TIRMANACAK
Le magasin de Wanda Skutnik dans le quartier polonais... était une facade.
Wanda Skutnik'in Polonya mahallesinde bulunan dükkanı içki kaçakçılığının faaliyet alanıydı.
Maintenant, je fais façade pour elle.
Şimdiyse O'na bir şey olacak diye korkuyorum.
Tes études, c'est une façade.
O kadar akiIli degilsin. Kitaplar her seyi saklayamiyor.
Tu étais façade pure.
Sadece gerçeği Fred.
Pensez à une façade sur la Cinquième.
Beşinci Cadde'deki binaları düşün.
Elles révèlent aussi le caractère d'une race qui cache sa brutalité insensible derrière la façade de coutumes religieuses pieuses.
Ayrıca bir ırkın, dini geleneklerinin arkasına sakladığı... gaddarlığını ifşa ediyor.
Je m'émerveille de ce qu'on découvre derrière une façade.
Varlıklı bir görünüşün ardında yatan bir mucize karşısında asla geri adım atmadım.
Ça fait longtemps que ça dure. Je n'étais qu'une façade.
Sadece ikisi ve belki de benimle sadece ona yakın olmak için çıktı.
Mais c'est une façade.
Aslında sadece, öyle görünmek isteyen bir kadın.
Cette belle façade ne cache ni la misère, ni le péché.
Bu topraklar görünüşte güzel, orası kesin. Ama açlığı ve günahı saklamak imkansız.
Son alcoolisme est une façade.
Alkolikliğine çok takılmamak gerek.
À moins qu'elle se ravale la façade.
Beynini pudra ponponuyla dağıtmadıysa.
Une facade...
Görünüş. Başka bir şey değil.
Essaie un peu, et il faudra te faire ravaler la façade!
Söyleyecek olursan yeni bir yüze ihtiyacın olur.
Votre vie n'était qu'une façade.
Hayatının tümünün göstermelik olduğunu düşünüyorsun.
Elle a bien réagi, mais ce n'est peut-être qu'une façade.
Aslına bakarsan hepsini çok iyi karşıladı. Elbette bu sadece yüzeysel olabilir.
En façade, fort et sûr de lui.
Görünüşte iri, sert, kendinden emindi.
Il faut mettre les cables sur la façade.
Kablolar önde tarafta olmalı.
Il faudra trouver d'la peinture noire pour camoufler la façade à l'Est
Binanın ön cephesini boyamak için siyah boya bulmalıyız.
Tu surveilles l'arrière et la façade.
Yan tarafa geç, oradan önü de arkayı da görebilirsin.
Mozarella est une façade.
Mozarella sadece bir paravan.
Votre grammaire est une façade.
Kötü konuşman sadece bir maske.
Ne t'arrête pas à la façade.
Lütfen dış görünüşüne aldanma.
Je distingue à peine la façade de la maison.
Sis, gitgide yoğunlaşıyor. Evin ön cephesini zar zor görebiliyorum.
Après tout, notre code d'honneur n'est qu'une brillante façade.
Sonuç itibariyle, samuray onuru dediğimiz şey yanılgıdan başka bir şey değil.
Osez-vous dire que le code du samouraï n'est qu'une façade?
Bize söylemeye çalıştığın şey bu mu yani? Samuray onurunun tamamen bir yanılgı olduğu mu?
Comment pourrions-nous écouter un ronin pour qui l'honneur est une façade? Nous ne comprendrions pas.
Samuray onurunun gerçek anlamda büyük bir yanılgı olduğunu düşünüyorsan o halde bizi etkilemek için hiçbir zaman bir şansın yoktu.
Traditions d'honneur! L'honneur des li n'est qu'une façade!
Bu hane, kırmızı zırhı ve askeri cesareti ile böbürleniyor ama görünüşe göre o haşmetli Iyi evinde bile samuray onuru yanılgıdan başka bir şey değil.
Si vous décidez de rester, je vous laisse placer votre enseigne sur ma façade aussi longtemps qu'elle y restera!
Bak ne diyeceğim. Sen kalmaya karar ver ben de bunu gazete bürosunun önüne asmana izin vereyim, kirasız ve ne kadar gerekirse.
Gleneyre : Façade ouest Demeure ancestrale des Bruttenholm depuis le XVème siècle.
Bruttenholm ailesinin, ilk Gleneyre Markisi John William Bruttenholm'un sahibi olduğu 15. yüzyılın ikinci yarısından kalma ata evi.
Je ne veux pas vous servir de façade!
Sırlarınızı saklamam için beni kullanamazsınız.
Dissimulons notre vie privée derrière une façade.
Bak Marnie, şimdilik tüm yapacağımız rol yaparak yaşamaya devam etmek.
Bien sûr, je me suis toujours douté... que derrière cette façade d'activiste libéral... il devait y avoir quelque bigot réactionnaire, essayant de sortir.
Savaşan liberal maskesinin altında dışarı çıkmaya çalışan bir aşırı bağnaz olduğunu biliyordum.
- C'est une façade.
Hayır, o yalnızca bir maske.
Je voulais un mari, pas une façade.
Sadece görünürde değil, gerçekte bir koca istedim.
J'estime qu'avec cette façade qui s'effondre... - vous pourriez faire autre chose.
Cephemiz mahvolurken bence yapacak başka bir şeyler bulabilirdin.
- M. Vandergelder. - Repeignez la façade.
- Bay Vandergelder.
- J'ai dit "la façade"!
- Pardon, Bay Vandergelder. - Dışarı dedim.
Mais je pense que c'est une façade.
Fakat, aslında, Bu bir örtü.
Cependant... vos affaires légitimes de façade sont un peu plus considérables.
Fakat sizin yasal paravan şirketleriniz çok daha kapsamlı.
Quel tombeau! Couvert de marbre et d'or! Une façade de plus de 1 20 pieds, des fresques sur la vie de Trimalchion.
Yaklaşık 40 metre yüksekliğindeki bir alınlığa sahip olacak ve tümüyle mermerle kaplanacak.
On vient de repeindre la façade avec du pus.
Dışarıyı irinle boyattık.
Et il dénonce l'hypocrite façade du gin et tonic de la société et laisse bien des vaches sacrées en pleine agonie.
Ve toplumumuzun cin toniğinin maskesini indiriyor ve kutsal inekleri acıyla kıvrandırıyor.
Arrêtez ça! Cessez cette... Cette abominable façade!
Kesin şu ikiyüzlü kandırmacayı!
Elle escalade une façade en moins de deux.
Bir binaya insan sinek gibi tırmanabilir.
- Tout ça, c'est une façade.
- Bu sadece dış görünüşte.
- Une façade pour quoi?
- Neyi saklıyor?
Ce qu'il me montre est seulement une façade.
Bana gösterdiği sadece kabuk.
La façade est surveillée.
Ön taraf izleniyor.
Vous le trouverez bien plus pratique que la façade de Whyte House.
Whyte House'un dışına tırmanmaktan daha kullanışlı bulacağına eminim.