English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Fig

Fig Çeviri Türkçe

113 parallel translation
Les portes se sont ouvertes et un Fig Newton est entré.
Kapı açılıyor ve içeriye bir kurabiye giriyor.
Il a peut-être quelque chose pour toi.
Hey, Fig! Belki işine yarayacak bir şeyi vardır.
Tu roules qui aujourd'hui?
Selam, Fig. Bugün kimleri kazıklıyorsun?
- Fig. - Oui.
- Hey, Fig!
- Alors, je vais le décharger.
- O halde ben de yükü boşaltırım. Ağır ol bakalım, Fig.
Espèce d'escroc, j'en prends 10.
Fig, koca bir üçkağıtçısın. Ama 10 kasa alıyorum.
Je te le demande, Fig.
Soruyorum, Fig.
- Vous savez sûrement que votre belle-fille Mlle Pénélope Appleby, s'est suicidée il y a trois semaines en Suisse.
- Bayan Appleby, biliyor olmallslnlz. Uvey klzlnlz Bayan Penelope Appleby... fig hafta fince is \ rigre'de intihar etti.
Qu'elle fréquente le fameux Charlie Fig si elle le voulait... ou son comptable, Jimmy D'Abbs.
Bırakın adı dilden dile gezen Charley Fig ile ya da muhasebecisi... Jimmy D'Abbs ile sosyal ortamlara katılsın.
- Elle est libre de partir, Fig.
İsterse masadan kalkabilir Fig.
II dit que vous passez vos nuits à jouer... avecJimmy D'Abbs et Charlie Fig... et d'autres gens de cet acabit.
Bütün gece oturup... Jimmy D'Abbs, Charley Fig gibi adamlarla kumar oynuyormuşsun.
Toi le fig...
Seni aptal fig...
- Doug Ross, Urgences pédiatriques, je te présente Tony Fig, réceptionniste.
- Doug Ross. Pediyatri şefi. Tony Fig ile tanış.
J'essayais... J'essayais de prendre un biscuit et je ne vous ai pas vues freiner.
- Özür dilerim, ben Fig Newton almak için uzanırken bir an için gözümü yoldan ayırdım.
Un biscuit?
Daha on beş dakika önce Deacon ve Kelly'nin evinde peynirli kekin yarısını yedin. Fig Newton mı?
Tu te rappelles du biscuit?
Fig Newton'ı hatırladın mı?
Je ne cherchais pas un biscuit quand on a eu l'accident. J'essayais de regarder dans un club de strip-tease.
Kaza sırasında Fig Newton almaya değil striptiz kulübünün içini görmeye çalışıyordum.
N'accusons pas un biscuit innocent.
Suçu masum Fig Newton'ın üzerine atmayalım lütfen.
- Entre la onzième et Fig.
- Eleventh and Fig'de.
- Reggie! Mary Walter est allée chez un psy et elle m'a dit qu'il lui avait donné du chocolat.
Mary Wolpert'in girriği doktorda "Fig Newtons" ve sıcak çikolata varmış.
Schmitty, Schultzy, Gâchette, Sacafigues, Moyen Pete, Petit Pete, Mini Pete, Le Jackal, Aardvark et Steve.
Schmitty, Schultzy, Trigger, Fig Sack, Küçük Pete, Minik Pete, Minicik Pete, The Jackyl, Aardvark ve Steve ile.
Sacafigues est allé à Dartmouth.
Fig Sack, Dartmouth'a gitmiş.
Je vais vers la 6e et Fig.
Ait ve fig'e gidiyorum.
- Les biscuits aux dattes.
- Fig Newtons.
Ricky Bobby n'a jamais refusé un sponsor. Il a maintenant Fig Newtons sur son pare-brise.
Reklamını yapmayacağı sponsor olmayan Ricky Bobby'nin ön camında bir Fig Newton çıkartması var.
Cet autocollant est dangereux et peu pratique, mais j'aime les Fig Newtons.
Bu çıkartma tehlikeli ve uygun değil. Ama Fig Newtons'a bayılıyorum.
so pressure from Sub Pop which was not fig do if you were a pop Punk-rock group and I wanted to mix the two things.
Punk-rock grubuyken pop müzik çalmak havalı değildi ve benim istediğim bu ikisini karıştırmaktı.
si tu gagnes, je te fais un chèque de 10000 $ pour cette cuisine sur Fig que tu essayes toujours de sauver, ok?
İkincisi, kazanırsan o hep kurtarmaya çalıştığın Fig'deki aşevi için bahsin 10 katı değerinde bir çek yazacağım.
- C'est qui? - Fig.
Kim o?
- Fig qui?
Süs. Süs kim?
- Fig, ma petite soeur à qui il manque une case. - Héé!
Süs, küçük kardeşimin sakat beyni.
Tu parles d'alligators et de criquets grillés depuis deux semaines, Fig.
Son iki haftadır mangalda timsah ve cırcır böcekleri hakkında konuşup duruyorsun.
Je n'irai jamais chez ta mère, juré.
Kesinlikle annenin evine gitmeyeceğim, Fig. Söz veriyorum.
Fig!
Fig!
Fig, Epps, couvrez l'arrière.
Fig, arkayı kolla! Epps! Arkayı kolla!
Où est Fig?
Fig nerde?
- Fig?
- Fig?
Fig?
Fig?
On dirait des Fig Newtons.
Bunlar incirli kurabiyelere benziyorlar.
Protons, photons, Fig Newtons ( * ), électrons, neutrons ( * NDT : biscuit à la figue ) et le temps... et l'espace...
Protonlar, fotonlar, newtonlar, elektronlar, nötronlar... ve zaman... ve uzay...
Tu as des biscuits à la figue?
Vincent, Fig Newton bisküvilerinden var mı?
On se retrouve au café, au coin de la 5e et de Fig, d'ici 30 minutes.
Caddenin köşesinde, kahveci Fig'de buluşalım. Bana 30 dakika ver, tamam mı?
5e et Fig donc.
5. caddedeki Fig'de görüşürüz.
Ça vient de lui, les gâteaux Fig Newton?
Fig Newtons buradan mı geliyor?
Non, c'est le nom d'une ville dans le Massachusetts.
Hayır, Fig Newtons Massachusetts'te ufak bir kasabanın ismi.
Les Fig Newton tiennent leur nom d'une ville et non de Newton.
Fig Newtons, Massachusetts'te küçük bir kasabaydı.
Je lui tends donc un brownie afin de l'immobiliser.
Sonra yerinde durması için Fig Newtons verdim, sırf dursun diye.
Elle adore ça.
Çünkü Fig Newtons'a bayılır.
- "Chérie, mange ce brownie." - " Ça s'appelle pas comme ça!
"Al canım, Fig Newtons." dedim. "Onlara Fig Newtons denilmiyor." dedi.
- Riley. - Fig.
Hey, Riley.
- Au figues?
- Fig Newtons?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]