English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Figure

Figure Çeviri Türkçe

4,123 parallel translation
Si je suis revenu, c'est pour lui mettre mon poing dans la figure.
Ona bir kez yumruk atmak istiyorum. O yüzden buraya geldim.
Pattes ouvertes, des coups sur la figure, encore, et encore...
Açık pençeler, suratıma doğru yöneldi. Tekrar, tekrar.
Mais d'abord, une information qui menace de faire tomber une figure politique puissante.
Ama ondan önce, politikayı yakından ilgilendiren bir sağlık raporu var.
Cette fille vient de te lancer un ballon de foot dans la figure. et tu souris comme si tu venais de gagner à la loterie?
Kız demin kafana futbol topu attı ve sen de piyango vurmuş gibi gülüyor musun?
Tu veux que je te remercie en te mettant mon poing dans la figure?
Suratına bir yumruk ile teşekkür etmemi ister misin?
Figure-toi que oui.
Evet, eğleniyorum aslında.
Un avion nous a explosé à la figure.
Gözümüzün önünde bir uçak havaya uçtu.
j'ai toujours le soleil dans la figure.
Fark ettiysen güneş hep yüzüme gözüme doğru geliyor.
çà va nous péter à la figure, heu?
Kahretsin gerçekten tam isabet oldu değil mi?
Avez-vous, défoncé, blessé, cassé la figure ou quelle que soit la phrase que vous ayez utilisé?
D'Stefano'yu salladınız mı, patakladınız mı ya da indirdiniz mi her nasıl diyorsanız sizin âlemde?
Ok, ok, tu as passé les 3 dernières années à me convaincre que la monogamie fonctionne, et maintenant tu me jettes à la figure que tu veux être avec quelqu'un d'autre.
Pekala. Şu son üç yılı beni tek eşliliğe inandırmaya adadın ve şimdi kalkmış başka insanlarla da beraber olmak istediğini mi söylüyorsun?
Oh, la fois ou tu t'es fait arracher ta dent de sagesse, et ta figure était toute enflée.
Yirmilik dişlerin çıktığında mesela yüzün daha da küçülmüş gibiydi hani.
Donc une figure publique qui travaille avec des politiciens et un franc activiste contre la prostitution des mineurs...
Yani politikacılarla çalışan, kamuya mal olmuş ve çocuk fuhuşuna karşı mücadele eden dobra bir aktivist.
Je ne ferai jamais rien sans le soutien de la confrérie, mais je pense que quelque chose doit être fait ou cette chose entière va nous exploser en pleine figure.
Kardeşlik'in desteği olmadan hiçbir şey yapmam ama bir şeyler yapılması gerek derim yoksa tüm bunlar gelip bizim başımıza patlayacak.
J'y figure aussi.
Listede ben de varmışım.
Tianxin, j'ai la figure dor.
Tianxin, altın heykeli buldum.
Il pense que c'est ridicule, mais c'est important pour une femme de faire bonne figure le jour de son mariage, non?
Olivia? Saçmaladığımı düşünüyordu ama bir kadının düğününde güzel görünmesi çok önemlidir.
Tu ne vois pas à quel point c'était imprudent, Même après que ça t'ai explosé à la figure
Bunun ne kadar dikkatsizce olduğunu göremiyorsun, suratında patlasa bile.
Je n'ai rien... d'une figure maternelle.
Ben anne olacak birisi değilim, Michael.
Je lui en ai mis plein la figure la dernière fois.
Onu son gördüğümde tam bir gösterim deneyimledim.
Harper a fait bonne figure pendant des années après l'attaque, mais, oh, il était, il était en colère, en particulier envers la marine.
Harper saldırıdan sonraki yıllarda belli etmemeye çalışsa da çok kızgındı. Özellikle de donanmaya.
Alors, viens te laver la figure.
Tamam, o zaman. Elini yüzünü yıkamaya gidelim.
Une figure à 10 côtés.
On taraflı şekil.
Il faut faire une figure à 10 côtés en ne bougeant que 2 allumettes.
Sadece iki kibriti oynatarak 10 taraflı şekil yapmak zorundasın.
Tu sais, le truc que je comprends toujours pas c'est, pourquoi l'Ouganda?
Hala anlam veremediğim birşey var, that I still can't figure out neden Uganda?
Pendant des mois, elles ont parcouru librement les champs. Soudain quelqu'un arrive, leur souffle de la fumée à la figure, leur pique les caisses, racle les cadres et les bouscule un bon coup. Puis, le couvercle revenu en place, voilà qu'il y a moins de place qu'avant.
Aylarca tarlaların üzerinde azimle uçtular,... şimdi birisi gelip yüzlerine duman sıkıyor,... kovanlarını açıp en güzel peteklerini alıyor,... ve onlara sert davranıyor,... sonra kapağı geri kapatıyor,... ve kovanları eskiden olduğundan daha boş.
mais Leron lui a ri à la figure.
- ama Leron ona sadece güldü.
Quelqu'un qui te donne envie de lui mettre ton poing dans la figure.
Suratına yumruk atmanı isteyebilecek birine.
" L'ennemi du Tea Party n'aura récolté qu'un verre à la figure.
"Ama aradığı şey baloncuklarla dolu düşman bir Çay Partisi."
Alors, figure-toi le type m'a dit qu'il peut m'aider à trouver Monroe.
Şuna bak. Monroe'yu bulmama yardımcı olabileceğini söyledi.
Peur-être que demain je mettrai mon poing dans la figure d'Hector.
Belki yarın Hector'ın suratına yumruğu geçiririm.
Et l'annonce sera faite par la figure de proue d'Atlantis Cable News.
ve duyuru ACT'nin ekran yüzü Will McAvoy tarafından yapılacak.
C'est la figure quatre de la lutte, bébé!
Bu güreşte bacak kilidi hareketi, bebeğim!
Ces victimes sont des femmes, sûrement un figure maternelle, qui est à blâmer.
Eski kurbanları bize bir kadını işaret ediyor anne figuru gibi, sorumlusu.
Ouais, ça représente un centime en moins sur notre salaire, mais elle peut vous le lancer à la figure quand elle veut.
Evet, her ay maaşımızdan kesilen bir peni NEA'ya gidiyor, ama böylece Lewis kafasına estiği vakit bu durumu senin başına kakabilir.
Tu dois rencontrer le gars avant que l'on lui balance ton truc à la figure.
Canım, senin işlerini onun yüzüne tıkmadan önce onunla tanışmalısın.
Il était chef de file adjoint, figure de la campagne McCain / Palin, et il a parrainé ou co-parrainé 38 textes de lois avec succès.
O McCain / Palin kampanyasında parti denetmeni vekiliydi bir hükümet eş başkanıydı ve yasaya girmemiş olan, imza attığımız 38 kanun tüzüğüne sponsor olup destekledi.
Je ne veux juste pas voir tout ça vous péter à la figure.
Bütün bunların elinde patlamasını istemiyorum.
Ce n'est pas comme si on cassait la figure à Casimir, c'est juste un show!
Elmo'yu yumruklamıyoruz ya, sadece dizi!
Je suis prête à vous frapper en pleine figure comme une grande.
Her daim suratına bir tokat çakmaya hazırım.
A chaque fois que la porte des cuisines s'ouvre ça m'arrive dans la figure.
Mutfak kapısı her açıldığında yüzüme yüzüme vuruyor.
Je vais répondre et soudain, j'ai un canon sur la figure.
Ben açmaya gittim. Bir de baktım suratımda bir tüfek namlusu.
Comme dans une figure d'action?
Oyuncak olan mı?
( lui souffle à la figure ) mentholé.
Naneli.
Je veux dire... Je veux dire au figuré.
Yani mecazi anlamda.
Au sens propre ou figuré?
Gerçek anlamında mı yoksa mecazi olarak mı?
Enfin, Tucker je peux comprendre, Il a figuré sur une carte de vœux astucieuse,
Taco'yu anlarım, adam tebrik kartlarına falan çıktı.
Au sens figuré.
Mecaz anlamda söylüyorum.
Et je veux dire au sens figuré.
O ceket sana olmamış.
Au propre et au figuré.
Hem gerçek hem de mecazi anlamda.
Ok, je vais leur jetter la soupe à la figure.
Yüzlerine sıcak çorba atacağım ben.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]