Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Filés
Filés Çeviri Türkçe
909 parallel translation
P'pa, je crois qu'il ont filés.
"Baba, sanırım gitmişler".
Ne dis rien, mais mes bas sont filés.
Kimseye söyleme, ama çorabım kaçtı.
On était curieux, alors Joe les a filés.
Merak ettik ve Joe onları izledi.
Combien il reste sur les 1 0 qu'il a filés?
Verdiği 10 Dolardan ne kadar kaldı, Dobbsie?
Ils ont tous filés, les gardes étaient morts et ces deux-là sont revenus pour les vêtements.
Gardiyanların öldüğünü görünce hepsi kaçtı ve şimdi bu ikisi elbiseler için geri döndüler.
Ils craignent peut-être d'être filés.
İzlenip izlenmediklerine bakıyor olabilirler.
- Bien. Tu as bien fait tes gammes et tes sons filés?
Ölçek ve vuruşlara çalıştın mı?
♪ is being tumbled in the beach files ♪
# Kıyıya vurdu #
Eh bien! Tu files de ton côté... et puis moi du mien.
Sen bir yana koşacaksın ben bir yana.
Attention, au prochain cri, tu files!
Şimdi beni dikkatle dinle Oğlan. - O çığlığı bir daha duyduğunda hazır ol.
C'est toi qui me files?
Beni takip eden adam sen misin?
Pourquoi tu ne files pas?
- Kasabadan ayrılamaz mısın?
Toi, le "Tondu", tu lui fauches sa musette, tu files et tu la passes à celui-là, et lui me la refile.
Sen, Keltoş, Çantasını arakla. Hemen git ona ver, o da bana verecek.
et tu files.
- Görev beni çağırıyor!
Tu me files le train comme une meute de chiens de chasse.
Ah, av köpeği gibi devamlı beni takip ediyordun.
Alors, pourquoi tu lui files de la vodka?
O zaman neden ona içiriyorsun?
Demain matin, tu files chez l'analyste.
Yarın sabah ilk iş seni doktora götüreceğim.
- Ben tu lui en files un.
- Tamam, birini ona ver.
C'est au poil si tu files avec sa mine.
Eğer onu altın madeninden kolayca vazgeçirirsen mükemmel olur.
Encore un set et tu files à l'anglaise.
1,5 saat sonra çıkışını yap.
Tu files avec deux de tes frères morts?
İki kardeşin öldü, kaçmaktan mı bahsediyorsun?
Tu files déjà?
- Bir şilin. - Gidiyor musun?
Gronsky paie pour Lomax et tu me files un pigeon pour Yale.
Lomax için Gronsky'i vereceğim, ve ben de Yale için bir kurban alacağım.
Tu files droit devant.
- CHECK-lN MASASl
Files-lui 2 doigts de whisky, c'est quant il dort il nous fout la paix.
- Ama ayakta duramıyor! - Biraz viski verip uyumasını sağla.
- Tu files du mauvais coton.
Hiç değişmeyeceksin Jonathan.
Tu files Sal.
Sen Sal'i al.
T'entends, chef de section adjoint, tu files te mettre à la disposition du PC.
Dinle, bölük komutanı, kumanda merkezinin emrine giriyorsun.
Files-moi une clope, stp, cherie.
Dosyaların üstünde sigaram var verirmisin tatlım.
- Je suis fier que ce soit toi qui me files.
Harry, kravatını bir parça düzeltmeni istiyorum. Harry, beni takip ediyor olmandan gurur duyuyorum.
Tu me files une équipe?
Bana bir ekip verebilir misin?
Tu files avant son arrivée.
O geldiğinde burada olmanı istemiyorum.
Le chien? Files leur la fille.
Kızı onlara bırak.
Files leur la nana et on se casse.
Burada kalıyoruz.
Tu me files du fric?
- Biraz para verebilir misin?
Où tu files comme ça?
Nasıl olur?
Il faut que tu files d'ici.
- Buradan çıkmanı istiyorum. - Yapamam, Joey.
Tu me les files, ces 5 000 lires?
Gaetá, bana 5 bin liret verecek misin vermeyecek misin?
Tu me files 100 lires?
Yalvarırım yüz liret?
Dès que tu vois un problème, tu files prendre ton arme.
Sıkıntıya düşüyorsun ve anında kaçıp eline bir tabanca alıyorsun.
Bon, tu craches ou tu files.
Ya al, ya git.
Tu me files un coup de main?
Bana yardım eder misin?
Je dois aller aux toilettes. Tu me files une pièce?
On sentin var mı?
Et toi, tu files avec...
Yani sen biriyle gidiyorsun...
Pourquoi ne files-tu pas seul?
Niye kendi başına gitmiyorsun?
Tu vas répondre? Tu m'en files un peu?
Bana tütün verecek misin?
Hé, par ici les files d'attente.
Sıra şu tarafta!
Tu files en Grèce.
Gizlice sınırı geçip Yunanistan'a gidersin.
Tu m'en files une?
Bir sigara alabilir miyim?
Tu me files un coup?
Alabilir miyim?
Mais tu me files quelque chose en échange.
Önce bana başka bir şey vermezsen olmaz.