Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Fix
Fix Çeviri Türkçe
157 parallel translation
J'ai fix é une pointe au bout.
Ucunu sivrilttim.
- La date est fix ée. - On peut la repousser.
- Son teslim tarihi uzatılmadı.
Beau zèle!
Çok cesurca Fix.
M. Fix, je ne sais vraiment rien de tout cela.
Gerçekten hiçbir şey bilmiyorum, Bay Fix.
1000 livres...
1,000 sterlin mi? Olmaz, Bay Fix.
Aussi obstiné qu'un limier, Fix. C'est ainsi qu'on bâtit un empire.
Büyük azim Bay Fix, imparatorlukları kuran ruh işte budur.
- Je m'appelle Fix.
- Adım Fix. - Evet, Bay Fix.
- M. Fix, en effet.
Nasılsınız?
Du poisson?
Balık ister misin, Fix?
Calmez-vous, M. Fix.
Dayanın, Bay Fix.
L'arme de la police, M. Fix.
Bizim İngiliz polisi tarafından icat edilmiş yeni bir teknik.
J'en apprends tous les jours avec vous, M. Fogg.
Sizinle olduğum her an faydalı bir şey öğreniyorum, Bay Fix.
M. Fix est un policier.
Prenses, Bay Fix bir dedektif.
Mais nous voilà hors de la juridiction anglaise.
Ama Bay Fix bizi alıkoymayacaktır. Artık İngiliz yetki alanından çıktık.
- Vous vous cachiez?
- Sizi gemide pek görmedik Bay Fix.
Monsieur Fix, maintenant que vous avez placé sur ma route le seul obstacle que je n'avais pas prévu, je vous le déclare :
Bana çok başarılı bir şekilde engel oldunuz ve yoluma sadece taş koydunuz ki buna hazırlıksızdım.
Paul Fix était Richard Bravo,
Richard Bravo rolünde Paul Fix.
Les repas sont prêts?
Öğle yemeği. Fix mi?
Ils le sont toujours.
Öğle yemekleri her zaman fix olur.
Tu ne peux pas te fix er, tu l'as dit toi-même.
Kendin söylemiştin bir yere bağlanmaya dayanamadığını.
Ruby Fix, une charmante petite dame pleine de charme, une salle entière de courage et une maison remplie d'espoir.
Bu ufak tefek, güzel hanımda bir kucak dolusu cazibe, bir oda dolusu cesaret ve bir bina dolusu ümit var.
Au pire tu tiens 30 à 36 heures sans te faire un fix.
Yeni bir vuruş yapmadan, Olsa olsa 30,36 saat dayanıyorsun.
Elle va devoir revenir se chercher un fix.
İğne almak için geri dönecektir.
Ainsi, nous serons fix és.
Öğrenelim bakalım. Caesar!
- Billy-Roy Fix.
- Billy Roy Fix!
Billy-Roy Fix?
- Billy Roy Fix mi? - Evet.
Dis-lui d'être à 7 heures au Mokka-fix, d'accord?
7'de Mocca Fi'ye gelebilir miymiş, sorarsın ona. - Sorarım.
- J'ai besoin d'un fix.
- Hayır, vuruş yapması lazım
T'as un fix pour moi?
Benim için bir vuruşunuz var mı?
- C'était mon dernier fix. Faut que j'en trouve.
- Son malımdı.Biraz daha bulmam gerek
Il me faut un fix!
Vuruş yapmam lazım!
Le fix du soir?
Akşam morfininin zamanı mı geldi?
Quand est-ce qu'il y a un car pour Fix?
Fixx, Oklahoma'ya ilk otobüs ne zaman?
C'est où Fix?
Fixx de neresi?
Travailler le métal... à venir sur M. Répare-Tout.
Working With Metal'da birazdan Bay Fix It.
Je me prépare un fix.
Buna pişirmek denir. Eroin pişirilir.
- On va être fix é.
- Öğreniriz şimdi.
Demain soir, on se fera un fix et on verra toute la ville flamber par la fenêtre.
Yarın gece kafayı bulup pencereden bu boktan şehrin tamamen yanışını izleyeceğiz.
Tous ces gens se retournent et te regardent fix ement.
Herkes dönüp senin gözünün içine bakıyor.
Il me faut un fix.
Sağlam bir vuruşa çok ihtiyacım var.
Je dois aller voir la Mère supérieure pour un fix.
Bir vuruş için Baş Rahibe'yi ziyaret etmeliyim.
Un seul putain de fix, pour faire passer cette longue et dure journée.
Bu uzun, zorlu günü atlatmak için gerekli olan esaslı bir vuruş için.
Apportez-moi un dernier fix, s'il vous plaît.
Sadece tek vuruş, lütfen!
Ouais, un fix d'enfer.
Evet, mal iyiydi.
Ça devait être mon dernier fix.
Bu son vuruşumdu.
Mais soyons clair, il y a dernier fix et dernier fix.
Ama dürüst olalım, son vuruş var, son vuruş var.
mon mariage est fix .
Evleniyorum.
Rien n'est fix pour l'instantt. Il travaille l' tranger.
Aslında şimdilik hiç bir şey belli değil, O yurtdışında çalışıyor.
l'll fix you a drink, Paul.
Sana bir içki hazırlayayım, Paul.
Notre numéro 68!
68 numaralı Ruby Fix söyledi.
Ce n'est pas encore fix .
Zamanı daha belli değil.