Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Full
Full Çeviri Türkçe
549 parallel translation
Gazette complète!
Full Mail Gazetesi!
Pas de chance... full aux huit.
Fena değil. 8'li full ve ikiler.
Pas de bol, j'ai un full.
Yazık. Bende ful var.
J'ai un full et je ne crois pas que vous ayez un carré.
- Elimde full var, ve sen de dörtlü el olamaz.
Avec le réservoir plein, toujours prêt à s'envoler.
Deposu full bir uçağı, her acenta, daima uçuş için elinde hazır tutar.
Avec ton full, tu t'es fait bluffer par deux 9.
İki kötü dokuzluyla blöfe elindeki full'den etti.
Les cartes de Bill c'était des as et des huit, alors on appelle as et huit une "main de mort"!
Jack'in elindeki kartlar neymiş biliyor musun full as, onun için full asa ne diyoruz biliyor musunuz "ölü adam eli".
- Un full.
- Ful.
- Vous devriez lui parler, il me pardonne pas d'avoir contré son full avec un carré de valets.
- Onunla konuşursan yardımı olurdu. Onun fulüne karşı dört vale çıkarttığımdan beri bana çok nazikce bakmaz.
Full. Pieno, pieno.
Full olsun.
Je cherche un travail et je me demandais... si vous m'embaucheriez dans votre cirque.
Full-time işe ihtiyacım var, ve size sirkte yardım edebilirim diye düşündüm?
- Full aux as par les deux.
- Ful as. - Yalan söylüyorsun Marlowe!
Un full les bat, il me semble.
Full house onu yener sanırım.
Selon M. Hoyle, un full bat un brelan.
Mr. Hoyle'a dayanarak, kurallar full house'un 3'lüyü geçeceğini söyler.
- Full aux dames.
- Full kız...
Full.
Full house.
Un deuxième 10, full.
İkinci 10'lu, full house.
Il a besoin d'un valet pour avoir un full.
Full house için bir bacak çekecek.
Il me faut un full au roi pour le battre.
Eli yenmek için bir papaz ve çifte ihtiyacım var.
Il avait juste un full, j'en suis sûr.
Elinde full house vardı, eminim.
Puis je tire un full, mais l'autre avait un flush.
Sonra full house çektim, fakat öbür adam da royal flush vardı.
Elles iront partout... avec leur petit sac à main, la gueule enfarinée.
Ellerinde para çantaları full makyaj ordan oraya dolanırlar.
9 mois pleins?
9 ay, full time?
Il avait un full et il le savait.
Adamın Ful'u varmış ve o onu bildi!
J'ai ce que vous appelez... Un full aux as.
Bende, nasıl diyorsunuz, üç as ve bir çift var.
- Full. Dommage qu'on ne joue pas au strip-poker, comtesse.
Üzgünüm Kontes, soyunmasına oynanan poker değil bu.
L'arrière a été lent pour se relever.
Full arka blok için çok yavaş.
Deux escadrons de vipers complets vous escorteront au point de rendez-vous.
İki full Viper filosu size buluşma noktasına kadar eşlik edecek.
Non, pas assez. Full!
Yeterince iyi değil.
Encore battue.
Full, var bende
Ligne d'avants.
Sağa güçlü full.
Chip à 20, full bat couleur, quinte bat brelan.
Pot 20, ful renkten büyük, kent üçten büyük!
– J'ai un full.
- Bende ful var.
Trois trois et deux six, c'est un full.
Üç üçlü, iki altılı, ful yapar.
Le catch féminin.
Bayanlar full-contact karate.
Est-ce qu'un full vaut plus qu'un flush ou c'est l'inverse?
Ful mü daha iyi eldir, yoksa floş mu?
" Chock Full O'Nuts, espresso,
" Chock Full O'Nuts, espresso...
Full aux dames.
Full kız.
Le Mombassa simple bat le full.
Mombasa renk, full'u geçer.
Full.
Ful.
Un full. - Comme nous tous.
- Hepimizin öyle.
- Nul, j'ai un full.
- İşe yaramaz, bende full var.
Full. Je t'ai encore eu.
Full dolu, tekrar sen
Il a un full, tu as deux paires. Ça te met dans une position philosophiquement indéfendable.
Onda ful var, sende 2 çift, savunmasız durumdasın.
Le full-contact et les balafres, j'adore ça.
Serbest dövüşe bayılırım. Yüzüme birkaç yara izi daha lazım.
Tous les cinq ans, les meilleurs combattants s'affrontent en full-contact.
Her beş yılda bir, kademelerindeki en iyi dövüşçüler... serbest dövüş için karşı karşıya gelirlerdi.
Rappelez-vous : C'est du full-contact.
Unutmayın, bu serbest bir dövüştür.
Full aux as.
Full as.
- Full.
- Ful.
Exactement.
Sadece bu yaşlı tekneyi eski parçalarıyla birlikte uçabilecek halde tutmakta full time bir iştir.
Full.
Floş.