Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Fêté
Fêté Çeviri Türkçe
34,187 parallel translation
Quand j'ai quitté la fête, il se pourrait que je me sois souvenu avoir vu des types avec sa femme.
Partiden ayrıldığımda karısıyla beraber birkaç kişiyi hatırlıyor gibiyim.
C'est là qu'a lieu la fête du maire.
Başkanın partisinin olduğu yer orası.
Je croyais que vous seriez reparti à votre fête chez vous.
Çoktan gidip büyük açılışını kutlayacağını sanmıştım.
Mais, là en plus, si on fait une fête, on aura des confettis.
Diğer yandan, parti düzenlersek konfetimiz hazır.
Il y avait 15 000 personnes à la fête.
Bunun üzerine eyleme geçtik. Partide 15,000'den fazla kişi vardı.
Et je vous ai dit "pas de fête de retour."
Doğumgünüm değil ve hoşgeldin partisi istemediğimi de söyledim.
Monsieur, la fête bat son plein.
Parti tam gaz gidiyor.
J'aurais vraiment adoré faire la fête avec toi.
Gerçekten birlikte parti yapmış olmamızı isterdim.
On dirait la scène de fête dans la Reine des Neiges.
'Karlar Ülkesi'ndeki parti sahnesi gibi
Attends, mais la nuit dernière, j'étais à la fête de l'Hiver.
Geçen gece Kış Işıkları Festivali'ndeydim.
Bienvenue à la fête.
Partiye hoş geldiniz.
Après la fête?
Parti yaptıktan sonra mı?
Qu'est-ce qu'on fête?
Neyi kutluyoruz?
- Non, ce n'est pas ta fête.
Hayır, sen karar veremezsin.
C'est une fête.
Partideyiz.
- Vous faites une fête sans m'inviter?
Parti yapıyorsunuz ve beni çağırmıyorsunuz öyle mi?
Super, enfin on n'est pas obligé de faire une grosse fête ou autre.
Güzel. Partinin abartılı olmasına gerek yok...
Tous les ans, on organisait une fête.
Her sene parti yapardık.
À mes six ans, ils m'ont dit que Batman allait venir à ma fête.
Altı yaşımdayken Batman'in partime geleceğini söylediler.
Si tu devais faire une fête aujourd'hui, tu as pleins d'amis qui adoreraient venir.
Şimdi parti versen birçok arkadaşın gelmek isterdi.
Vous savez, il a raconté une triste histoire sur la façon dont sa sœur lui a fait croire que Batman allait venir à sa fête.
Kız kardeşinin doğum gününe Batman geleceği yalanını söylediği acıklı bir hikâye anlatmıştı bize.
Oui, la fête d'anniversaire d'abord.
Önce doğum günü partisi.
La fête pour se plaindre c'est plus tard.
Sonra kendini acındırırsın.
Parce que c'est le genre de chose qui ruine une fête d'anniversaire.
Doğum günü partimi mahvedebilirsin de.
Vous avez fait une fête pour vos 60 ans?
60. yaş gününde parti mi verdin?
On ne peut pas appeler ça une fête.
Parti denemez.
Batman est enfin à ta fête d'anniversaire.
Nihayet Batman partine geldi.
J'espère que ça n'a pas gâché la fête.
Umarım partiyi fazla baltalamamışmdır.
Parce que j'ai déjà réservé un karaoké pour votre fête du "Bon Débarras".
Çünkü sizden kurtulma partisi için karaoke makinesi sipariş ettim bile.
Sous la taille, elle est comme un mulet... Travaille devant et fête derrière.
Belden aşağısı aslan yelesi saç modeli gibi ön taraf klas arka taraf parti çocuğu.
C'est la fête.
Kutlama yapıyoruz.
- On fête ça, ce soir. - Avec plaisir.
- Bu akşam kutlamaya dışarı çıkarız.
Pour la fête de ton oncle, la semaine prochaine. - Odette sera là?
Baksana, haftaya amcanın partisine Odette de geliyor mu?
Super, je cours à droite et à gauche comme un fou pour faire marcher cet endroit, et vous faites la fête avec le comptable.
Harika, ben bu minicik yer işlesin diye deli gibi etrafta koşturayım, sen muhasebeciyle takılmana bak.
C'est la fête.
Kutlama yapıyoruz burada.
Demain, tout le monde profitera de la fête, sauf nous.
Yarın bizim dışımızda herkesin eğleneceği, stres yumağı bir parti olacak.
une fête de famille au bord du lac Ronkonkoma.
Ronkonkoma Gölü'nde ailevi bir durumu vardı.
Quelqu'un d'autre se joint à la fête?
Partiye katılacak başkaları da var mı?
Ça la tue de rater la fête aujourd'hui, mais c'est le travail.
Bu partiyi kaçıracağı için kahroldu ama iş işte.
Par exemple, j'étais prête à faire la fête quand j'ai divorcé.
Mesela ben boşandığımda neredeyse kutlama ilanı gönderecektim.
- Il n'est pas vraiment le type à faire la fête.
Bu kadar mıydı yani? O pek bir şeyler içmeye gidip bunu kutlayalım tarzında biri değil.
Si... elle a gagné le premier prix à la fête de la science.
Evet, evet. Eve bilim fuarından aldığı mavi kurdeleyi getirdi.
La fête de la science?
Bilim fuarı mı?
On aimerait en faire une véritable fête.
Bir kutlama yapmak istiyoruz.
Ce serait comme si on avait marché sur du verre pilé, pieds nus, pendant des années, pour en arriver là. Il faut que ce soit une fête, après tout ça...
Çünkü buraya kadar gelebilmek için yıllardır çıplak ayakla kırık camların üzerinde yürür gibi yürüdüysek onca olanlardan sonra bunu kutlamamız gerek.
On fête un bébé.
Gerçekten bebeği kutluyoruz.
Sur les plantations, quand ils organisaient une fête, ils allaient voir l'esclave le plus âgé, et c'est lui qui faisait la cuisine.
Çiftliklerde, büyük bir şölen verecekleri zaman en yaşlı köleyi seçerlermiş. Ve yemeği o pişirirmiş.
Bien que je n'ai jamais gâché une fête.
Şimdiye kadar organizasyonu böldüğüm olmamıştı ama.
En fait, Thérésa et Nikki organisent une fête pour Diane.
Theresa ve Nikki, Diane için parti veriyor.
- "Fête à 5"
- "Party of Five."
Comment était ta fête?
- Partin nasıldı?