Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Galen
Galen Çeviri Türkçe
210 parallel translation
L'État accuse le Dr Zira et un chirurgien corrompu du nom de Galen d'expériences sur cet animal blessé, d'interventions sur son cerveau et son larynx pour produire un monstre parlant.
Devlet, Dr. Zira ve ahlaksız bir cerrah olan Galen'i bu yaralı hayvanın beyni ve boğazını kurcalayarak konuşan bir canavar yarattıkları için suçlamaktadır.
Le plus célèbre des traducteurs et le plus brillant était Gerard de Crémona, qui était venu d'Italie spécialement pour trouver une copie du livre de Ptolémée sur l'astronomie, et qui est resté à Toledo pour traduire Archimède, Hippocrate, Galen, Euclide les classiques de la science grecque.
Tercümanların en ünlü ve en dahisi, Cremona'lı Gerard'dı,... İtalya'dan Batlamyus'un astronomi kitabının bir kopyasını bulmak için gelmişti ve Toledo'ya yerleşmişti.
Galien a écrit des ouvrages fondateurs en anatomie... qui font autorité jusqu'à la Renaissance.
Galen, Rönesans'a kadar tıp konusunda baş eser kabul edilen iyileştirme ve anatomi temellerini yazdı
Capitaine, pendant le conflit à la frontière Galen, les Talariens avaient pour habitude d'abandonner leurs vaisseaux, de les régler sur autodestruction...
Efendim, size, Galen sınır anlaşmazlığı sırasında... Talarianlıların gözlem gemilerini terk edip, onu kendini yok etmeye programlayıp, sonra da bir yardım çağrısı yollamalarının... çok kullandıkları bir taktik olduğunu...
Il est âgé de 1 4 ans, né dans la colonie de la Fédération Galen IV.
14 yıl önce, Federasyon kolonisi Galen IV'de doğmuş.
Ils vous ont appelé Jeremiah sur Galen IV.
Pekala, Galen IV'te, Jeremiah olarak doğmuştun.
J'étais à la tête de la force qui a repoussé les intrus sur Galen IV.
Evet, Galen IV'e izinsiz yerleşenleri püskürten gücün komutanıydım..
Il n'y avait aucun survivant sur Galen IV.
Galen IV'de neredeyse hiç kimse sağ kalmamıştı.
J'ai dit que j'étais contrebandier et que je m'appelais Galen.
Onları kaçakçı olduğuma ikna ettim. ve sonra ismim Galen oldu.
Tu me plais, Galen.
Senden hoşlanıyorum, Galen.
Galen, va en salle de chargement analyser ces objets.
Galen, aşağıya kargo bölümüne git ve şu tarihi eserleri kontrol et.
Galen a trouvé des particules de terikon
Galen eserlerden biriyle pozitif bir.
Et surtout, je pourrai bientôt me débarrasser de votre ami Galen.
Ve dahası, Arkadaşın Galen den kurtulmak için neredeyse hazırım.
Une fois que Galen aura confirmé son authenticité, son utilité à bord sera aussitôt réduite à néant.
İlkinde Galen in teyitleri oldukça gerçekçi, Onu bu gemideki işlevi umulmadık bir anda son bulacak.
Galen est peut-être bavard, mais il est parfois très perspicace.
Galen çok konuşan bir aptal olabilir, ama bazen iyi algılabiliyor.
Vous pouvez commencer en devenant l'ami de Galen.
Galen ile arkadaş olmaya başlayabilirsin.
- Il a des alliés à bord.
- Galen bu gemide müttefikleri var.
Au moment voulu, je veux que vous tuiez Galen.
Zamanı geldiğinde, Senden Galen i öldürmeni istiyorum.
Tu n'es pas un contrebandier, tu ne t'appelles pas Galen.
Sen bir kaçakçı değilsin ve ismininde Galen olduğunu sanmıyorum.
- Chaque chose en son temps, Galen.
- Önce sen, Galen.
Je vous ai déjà sauvé la vie deux fois, Galen!
Senin hayatını tam olarak iki defa kurtardım, Galen!
Galen, si tu ne fais pas confiance à Riker, tu peux faire partie du raid et le surveiller.
Galen, eğer Riker hakkında endişeleniyorsan, Onunla beraber git ve onu izle.
Ce raid est l'occasion de se débarrasser de Galen.
Bu saldırı Galen dan kurtulmak için.iyi bir fırsat.
- Tu en es sûr, Galen?
- Emin misin, Galen?
Il a voulu tuer Galen avant qu'on se téléporte.
Biz geriye ışınlanmadan önce Galen ı öldürmeyi denedi.
Et qui pourrait-il être, Galen?
Ve bu kim olacak, Sen mi?
Toi?
Galen
Rien que toi, Galen.
sadece seni, Galen.
Galen à la passerelle.
Galen da köprüye.
Le message est de Galen.
Bu mesaj Galen tarafından gönderilmiş.
- Professeur Galen?
- Profesör Galen?
J'ai longuement discuté avec le professeur Galen hier soir.
Geçen gece Profesör Galen'la uzun bir konuşma yaptım.
Signal de détresse provenant de la navette du professeur.
Kaptan, Profesör Galen'in mekiğinden bir yardım çağrısı var.
- Le professeur est à l'intérieur.
- Profesör Galen hala gemisinde efendim.
Téléportez le professeur Galen à l'infirmerie.
Işınlama Odası 1, Profesör Galen'a kilitlenin ve onu hemen Revir'e ışınlayın.
Lors de l'attaque, le professeur a protégé certains fichiers.
Saldırıya uğradığında, Profesör Galen bilgisayarının hafızasındaki bazı dosyaları korumaya almaya başlamış.
Nous avons essayé toutes les combinaisons possibles.
Profesör Galen bir tür kod olarak kullanmış olabilir diye, kayıtlardaki her şifre anahtarını denedik.
Possède-t-on le journal de bord de Galen?
Geminin uçuş kayıtları Galen'ın Atılgan'a gelmeden önce nerede olduğunu gösteriyor mu?
Il s'est rendu dans un système solaire inexploré, Ruah IV.
Kayıtlar, Profesör Galen'ın araştırılmamış bir yıldız sistemi Ruah 4'ü ziyaret ettiğini gösteriyor
Galen est venu ici, puis il a été assassiné en allant vers Indri VIII.
Profesör Galen burayı birkaç gün önce ziyaret etti ve öldürüldüğünde Indri 8 yolundaydı.
La mort de Galen ne restera pas vaine.
Galen'ın ölümünün boş yere olmasına izin vermeyeceğim.
Deux adversaires s'opposent à nous dans la résolution de cette énigme.
Görünüşe göre, Profesör Galen'ın bilmecesini tamamlama çabamızda 1 değil ; 2 rakibimiz var.
Nous sommes tous au courant des recherches du professeur Galen.
Bence "hepimiz" Profesör Galen'ın araştırmasını biliyoruz.
Nous observions le professeur quand il a été attaqué.
Profesör Galen saldırıya uğradığında gemim gizlenme cihazı altında seyir halindeydi.
Le professeur n'aura pas vu l'aboutissement.
Profesör Galen'ın araştırmasının sonucunu görememiş olması yazık.
Dr Galen.
Dr. Galen.
- Mon nom est Galen Calloway.
- Adım Galen Calloway.
Galen Calloway, le père de famille, s'en tire avec des brûlures aux bras et aux mains.
Galen Calloway, baba ve koca, hayatta kalmış ama kollarında ve ellerinde üçüncü derecede... yanık meydana gelmiş.
Je ne suis pas armé, Galen.
Silahlı değilim, Galen.
Je sais ce que vous faites.
Seni anlıyorum, Galen. Ne yaptığını biliyorum.
- J'ai peur, mais pas comme vous.
Korkuyorum, Galen, ama senin gibi değil.