Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Garces
Garces Çeviri Türkçe
327 parallel translation
Je perds mon temps et mon argent avec des garces comme toi.
Zamanımı ve paramı senin gibilerle harcamayacağım artık.
Oui, simplement que tu es la reine des garces, et que tu auras toujours un beau rôle dans mon spectacle.
Şirretlerin kraliçesi olduğunuz için şovumda her zaman bir yeriniz olacak.
l'alcool de riz, les religions, et puis les garces, et l'opium.
Pirinç Rakısı, fahişe ve afyon! Her dinden insan..
- Garces!
- Sefiller...!
C'est en cela que tu diffères des autres garces.
Alva'yı diğer aylaklardan farklı kılan şey bu!
Tu fais partie d'un tas de filles qui se multiplient en ce moment... pas vraiment des garces, pas vraiment des aventurières ou des putains, non...
Gerçek orospu, maceracı ya da fahişe olmayan ve gittikçe büyüyen kızlar yığınındakilerden birisiniz.
Il a dit qu'il allait être là. S'il y avait un prix pour les garces, elle le gagnerait.
Fahişelik ödülü olsaydı o kazanırdı.
Belles, un peu sottes, suffisamment... Garces.
Güzel, aptal ve kâfi derecede fahişe olanlardan.
Ne sois pas la pire des garces avec nous, chéri.
Bize tatlım ayaklarıyla gelme, tatlım.
En parlant de garces, j'ai rencontré ton ex-femme, la semaine dernière.
Kaltak konuşması, Geçen hafta, senin eski karınla karşılaştım.
Elles essaient de m'amocher, ces garces.
Bu kaltaklar beni mahvetmeye çalışıyorlar. Yemin ederim ki...
Dis à ces garces ton petit nom.
Söylesene ismini!
Sales garces...
Ucuz fahişeler.
Je veux ces garces hors de chez moi!
Bu serserileri buradan çıkarmanı istiyorum!
Garces!
Nedir derdiniz!
Tu peux être la pire des garces. Quand tu viens vers moi, je meurs.
Tanrı'nın yarattığı en büyük fahişe olabilirsin ama sonra bana böyle dönmen ve böyle olman, bunun için ölebilirim.
Mais je ne m'en plains pas, ça laisse plus de garces en rut pour nous, les vrais hommes!
Neden şikayet edeyim ki? Biz gerçek erkeklere biraz daha azgın hatun kalır.
Bande de garces... Laissez-moi.
Şerefsizler, adiler, defolun!
Pour moi, les chaussettes, c'est comme les garces... il n'y a que moi qui ne les enfile pas.
Bana göre, çoraplar seks gibidir : bir sürü sanarsın, ama hiç olmamış gibidir.
Je veux taper dans l'œil de ces garces légendaires!
Kendime, o harikulade Fransız piliçlerinden bakmak istiyorum.
Ingrates petites garces!
Nankör kaltaklar, haksız mıyım?
La reine des garces de l'univers.
Evrenin şirret kraliçesi.
Mais c'esr aussi dû à ces garces de Blanches qui se jerrenr sur eux.
Ama suçun bir kısmı da kendilerini siyah erkeklere bırakan beyaz kadınlarda.
On peur pas marcher avec son homme sans que ces garces ne l'abordenr.
Erkeğinizle birlikte, beyaz fahişeler onun üzerine gelmeden asla yürüyemezsiniz.
On arrive enfin à faire flipper ces garces.
Değil mi? Sonunda kaltakları kaçırdık.
Que faire de ces garces?
Bu pis fahişelerle ne yapacak?
Sissy, tu essaies de protéger ces ignobles garces...
Sissy! Bu fahişeleri korumaya mı çalışıyorsun? Tamam.
Tu te rends compte, toi Elena? Pendant que les maris travaillent pour des salaires minimum, ces garces sexy, avec une demie journée de débauches méchantes gagnent des millions!
Erkekler evlerine bir dilim ekmek getirebilmek için eşek gibi çalışırken bunlar....... yarım günde beşmilyon kazanıyorlar.
Qui voudrait peloter ces sales garces, hein?
Kim bu vahşi orospularla birşeyler yapmak ister?
Ces garces qui sont parties.
Burayı terkediyorlar.
Mais les garces sont zarbi ici.
Tüm orospular ürkütücüler..
Les garces m'aiment car je suis Casper
¢ Ü kaltaklar beni sever çünkü ben kahrolası Casper ım ¢ Ü
Les garces m'adorent car je suis Casper.
¢ Ü kaltaklar beni sever çünkü benim adım Casper. ¢ Ü
Il a assez de garces comme ça.
yeteri kadar kaltak var onun etrafında.
Ils aiment les garces avec plus de plastique en elles qu'une fabrique de Coca-Cola.
Erkekler üzerinde bîr şişe fabrikasından daha çok plastik bulunduran ve sürekli kırıtan şırfıntıları sever.
Hé, les gars, démolissons ces garces!
Hey, çocuklar, şu sürtükleri dövelim!
Pire, c'est la plus calculatrice et égocentrique des garces.
Bir kaltaktan daha fazlası şef. O Kurnaz ve egoist bir kaltak.
Avec toutes les garces sans principes qu'on pouvait trouver là-bas... on a déniché une gaga de Jésus-Christ?
Holy fuck! All the fiine, immoral bitches out in front of that place and we gotta get the one Jesus freak?
Tant qu'on les pelote sur le divan, ça va. Après elles deviennent grandes et... de vraies garces.
Çünkü kanepedeki oynaşmalarda her şey harikadır sonra büyürler ve sürtükleşirler!
- Vous êtes au courant, garces.
İkinizde buradasınız. - Adiler.
Vous savez? J'ai vraiment pas envie d'être invitée au brunch des garces.
Aslında, fahişelerin kahvaltısına hiç de davet edilmek istememiştim.
Je vais mettre ça sur mon petit cul... et voler la vedette à ces garces.
Popomu bunun içine sıkıştırıp... bütün karılara hava atacağım.
Ensuite, ce sera au tour de ces garces jusqu'à ce qu'il n'en reste plus aucune.
Sonra o cadılar... Amazonların biri bile nefes alana kadar devam edeceğim.
Ça gaze les meufs, les garces, les nulles?
Neyiniz var sizin pis fahişeler, budalalar?
Chacun de vous, fils de garces, devrez m'appeler Grand-Père... je te tuerai.
Eğer siz orospu çocuklarından biri beni büyükbaba diye çağırırsa... Hepinizi öldürürüm.
Et certaines de ces garces ne savent pas ce qu'est un divan.
Ve bu kaltakların çoğu kanepe nedir bilmezler.
- Sont toutes des garces.
- Anlamıyorum. Bunların hepsi fahişe.
Garces!
Cadaloz bakire.
Et de jésuites. poète. et ne jamais revoir ces garces de maudites montagnes.
Birde Cizvit papazları. Thomas Jefferson demiş ki ben bir savaşçıyım, öyleyse oğlum bir çiftçi olabilir. Şair de olabilir.
Plutôt la déesse des garces, oui.
Tanrıça falan değil.
C'est vrai qu'on est des garces!
Vay, gerçekten kaltakmışız.