Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Grouper
Grouper Çeviri Türkçe
22 parallel translation
J'aime bien grouper mes rendez-vous
Randevularımı birbiri ardına vermeyi severim.
Le problème c'est pour grouper les ADN.
Sorun, DNA'nın gruplandırılması.
Je me demande si, en fin de compte, on ferait pas mieux de grouper tout le monde de l'autre côté
Bir taraftan da misafirlerle çok ilgilenemeyiz diye korkuyorum.
C'est pourquoi tu vois, on a préféré grouper les gens là-bas
Misafirleri de o yüzden burada ağırlamak istedik.
- Mme Grouper, on vous attend.
- Bayan Grouper toplantı odasındayız.
Nous allons mener ce procès, docteur Grouper.
Bu davadan vazgeçmeyeceğiz Bayan Grouper.
Allez, on peut se grouper.
Hadi. Parti yapıyoruz.
J'aurais dû grouper et rouler.
Yuvarlanmam gerekirdi.
Mon ami, quand tu seras en bas, et que tu verras ce trophy grouper 15 mètres en dessous de toi, n'oublie pas, vérifie la profondeur.
Pekâlâ ahbap şimdi aşağı indiğinde, 50 adım altında grubu gördüğünde unutma, derinliği kontrol et.
Ca empêche les ondes sonores de se grouper.
Ses dalgalarının bir araya gelmesini engelliyor.
R. Raie torpille au beurre, rouget en filet, roussette au fenouil, raggamuffin cendré...
G. Ghost pipefish, grill fish, goaler fish grouper fish, greenback...
Même si l'île de sel est assez grande, les flamands, qui sont des oiseaux sociaux, préfèrent se grouper étroitement, et défendent la parcelle qu'ils ont choisie pour faire leur nid.
Tuz adacıklarının çok geniş olmasına rağmen sosyal canlılar olduklarından, flamingolar birbirlerine yakın kalmayı tercih eder ve seçtikleri yuva yerlerinin sınırları tayin eder.
- ça va. On s'est tous écarté comme ça dans la voiture, mais il a fallu se grouper, non?
Kaza sırasnda yaralanmamak için kafanı hemen korumalısın kaza sırasında yanlış yaptınız.
Il faut grouper les avoirs de ton père avec d'autres biens plus intéressants.
Planımız babanın arsalarını daha ileri mülklerle paketlemek.
Grouper mouth
* Orfoz gibi bir ağız *
T'as dit qu'on pouvait les grouper?
Bir saniye, puanlarımızı bir araya getirebileceğimizi söylemiştin, değil mi?
Cet hosto a l'habitude de grouper tous les patients nécessitant une ablation.
Bu hastane bütün günü birlik kitle ve tümör alma işlerini bir güne yığmaya bayılır.
Dave... excuse moi, mais j'ai l'impression que tu es juste en train de grouper un tas d'idées inutiles, et que tu essayes de les faire passer comme les banques ont fait passer leurs titres adossés à des créances hypothécaires
Dave kusura bakma ama, görünüşe göre yine bir avuç anlamsız fikrini iç içe geçirip, tıpkı bankaların ipotek teminatlı menkul değerleri satmaya çalıştıkları gibi, kakalamaya çalışıyorsun.
Le monstre en chef... un Dr Hans Gruper.
Canavarların başı Doktor Hans Grouper.
Un général SS... de grade supérieur à celui de mon tortionnaire, le Dr Gruper... voulait de nouvelles étagères.
- Bir SS General'i işkencecim Doktor Grouper'dan daha yüksek mevkideki biri yeni bir kitaplık istedi.
Pour faute professionnelle, c'est hors de prix, mais on pourrait grouper.
Görevi kötüye kullanma sigortası bir şans ama acele etmeliyiz.
Lieutenant, je ne pense pas qu'il faille rester grouper.
Komiser, kümelenmemiz gerektiğini sanmıyorum.