Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Gym
Gym Çeviri Türkçe
2,241 parallel translation
Neuf ans de gym, pétasse.
Dokuz yıllık cimnastik kaltak.
Quand le docteur Cox est comme ça, on se croirait dans un cours de gym de CE 1.
Dr. Cox böyle davrandığında ikinci sınıfta beden dersindeymişim gibi hissediyorum.
Jusque là, ce que nous savons c'est que Summer et Ellen ne sont jamais allées au même club de gym.
Summer ve Ellen'ın ortak noktalarını bilmekten çok uzağız. Aynı jimnastik salonuna gitmediler.
Le cours de gym a été annulé.
Yaşlılar fitnes programı iptal edildi.
Mec, ma vie est comme la gym!
O zaman, n'ber?
Jules et moi, on va à la salle de gym.
Jules'la beraber bisiklet dersine gideceğiz.
Vous n'avez pas de gym par ici?
Buralarda hiç spor salonu yok mu?
- Qu'est-ce que tu faisais à mon cours de gym?
Benim beden dersimde ne arıyordun?
Dans la salle de gym, après le départ des filles.
Spor salonunda. Kızlar gittikten sonra.
Il va à la salle de gym, puis fait je ne sais quoi.
Spor salonuna gidiyor, sonra da kim bilir ne yapıyor.
Il était à la salle de gym de Sunset la nuit des meurtres.
Çifte cinayet gecesi Sunset'teki spor salonunda olanlardan biri.
Parfois, il va à la salle de gym avec Bill.
Bazen önce spor salonuna gider. Bill'le birlikte.
J'ai dû m'inscrire à la gym quand je suis revenue.
Döndüğüm zaman spor salonuna yazılmam gerekti.
Je le mettais sur le côté en gym. J'avais toute l'attention.
Beden derslerinde güzelce sallar ve dikkat çekerdim.
J'ai une compète de gym, demain.
Katie, yarın jimnastik dersim var.
- Moi? Je m'entraîne pour la gym.
- beden dersi için yoga hareketi.
Il y a ce type que j'ai connu par quelqu'un de la gym et qui fait de la photocopie en gros.
Crunch'taki birisi aracılığıyla bir adamla tanıştım. Fountain'da bir fotokopi mağazasında çalışıyor.
Elle est partie à la gym avec Gambetto, son coach.
Maestro Gambetto, en iyi spor hocalarımızdandır.
Je faisais juste ma gym.
Sadece antrenman yapıyordum.
Avoir une apparence parfaite sans passer par la gym ou la chirurgie plastique
Spora veya plastik cerraha gerek kalmadan mükemmel bir görünüme kavuşmak.
De faire de la gym?
Benim... - Eksersiz aletim.
- Vous faites de la gym?
Egzersiz yapar mısınız?
Dommage. Adam aime la gym...
- Hay aksi, Adam sporu sever.
J'ai pas joué au tennis, j'ai fait de la gym.
- Tenis oynamadım, spor yaptım.
Es-tu deja allé a la gym?
Hiç spor salonuna gittin mi?
Salle de conférence, salons privés, salle de bains avec douches, salle de gym, cuisine.
Toplantı odaları. Özel kafeterya. Banyolar, duşlar, Spor salonu ve mutfak.
J'en ai marre de passer mes nuits avec des filles d'un soir, de squatter ton appart depuis 6 mois, de pleurnicher parce que ma fiancée s'est tapé un con à la gym et m'a jeté après 5 ans de bonheur.
- Aferin sana. - Evet, yoruldum artık. Tek gecelik ilişkilerden yoruldum, son altı ayımda senin evinde gözümü açmaktan yoruldum, ve kendime acımaktan yoruldum.
Il était fiancé à une fille, Cynthia, mais six semaines avant le mariage, elle l'a trompé avec un mec de la gym et l'a plaqué.
Cynthia isimli bir kadınla evlenmesi gerekiyordu, fakat düğünden altı hafta önce kadın spor salonundan biriyle yattı,... -... ve onu terk etti.
C'est pas ta fiancée qui t'a trompé avec le mec de son club de gym?
Aman Tanrım evleneceğin kız o muydu? Sonra da spor salonundan biriyle yatarak her şeyi bitirmişti?
Je suis Coach Malone, votre prof de gym.
Ben Koç Malone ve beden öğretmeninizim.
Et bien, Je suis vraiment à fond dans la gym, tu vois?
Formuma cidden düşünümdür, anlarsın ya?
De la gym?
Kalça boksu mu?
Je suis bonne en lecture. Mais je préfère la gym et le sprint.
Okuma konusunda iyiyim, ama en çok beden eğitimini özellikle de depar atma yarışını seviyorum.
Tu as gym aujourd'hui, non?
Bugün beden eğitimi var, değil mi?
Quand je suis au club de gym, que j'essaye de surpasser la douleur,
Jimnastik yaparken... Acıyı yenme ile uğraşıyordum.
Ta mère t'a fait un mot d'excuse pour que tu loupes la gym.
Annen beden dersinden muaf kalman için senin adına dilekçe yazmak zorunda kaldı.
Tu fais de la gym?
Egzersiz filan mı yapıyorsun?
Tu devais pas te mettre au sport?
Gym'e gitmeyi düşünmüyor musun?
Pour lui, c'est toujours mieux d'aller au gym que de retourner dans le quartier - de retourner à la maison.
Ona hep kasabaya gelmektense aşağıdaki eğlenceye gitmek daha cazip gelmiştir. Eve gelmek...
Il vient jouer au basket dans notre gym parce qu'il aime foutre la merde.
Adam bizim alanımıza top oynamaya geldi ve saçmalamaya falan başladı.
- T'as déjà vu Nana ailleurs qu'au gym?
- Onu hiç salon dışında gördün mü? - Hayır.
L'autre jour, je suis allé à la gym.
Geçen spor salonundaydım. Niyeyse?
Derrière la salle de gym?
Spor salonunun arkasında mı?
Et qu'est-ce que tu fais, tu vas à la gym?
Ne yani sen şimdi yapacağız spor salonu vurdu?
Ici la salle de gym.
Egzersiz odasında yardıma ihtiyacımız var!
aller à la salle de gym, manger chez un voisin, mais qu'est-ce qu'il s'est passé?
Spor salonuna, mahalledeki lokantaya gitmişsin.
Elle se douche toujours là après sa gym.
Pilatesten sonra hep burada duş alır.
T'es perpétuellement en chemin pour la gym?
Kanka, benim hayatım spor!
Aux E.U, j'avais l'habitude de faire de la gym aux LAP,
Hızlıyım bak.
Le mec de la gym, c'est toi?
Spor salonundaki adam sen miydin?
La bagarre au gym?
Salondaki kavga hakkında mı?