Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Gérer
Gérer Çeviri Türkçe
8,220 parallel translation
Je peux gérer tout ce que les envahisseurs du Sud nous enverrons.
Güneyli işgalciler ellerinden geleni ardına koymasınlar.
Tout ce que tu as à faire, c'est gérer son divorce.
Tek yapman gereken boşanma davasını almak.
On peut gérer ça, mais on ne peut pas leur donner une offre.
Üstesinden gelebiliriz ama onlara bir teklif sunamayız.
Niklaus et moi allons gérer ça.
Niklaus ve ben bu işi hallederiz.
Je trouve que c'est inspirant de voir notre communauté gérer la peur avec un festival et de la crème glacée maison.
Cemaatimizin, korkuyla baş etmek için festival ve ev yapımı dondurma kullanması çok güzel bence.
Parce que ma vie est en bordel et je suis obligée de m'occuper des autres quand j'arrive pas à gérer ma vie.
Çünkü hayatım karmakarışık ve kendimle ilgilenemesem de başkalarıyla ilgilenebiliyorum.
- Je pouvais gérer ça.
- Biz hallederdik.
Laisse Klaus et Elijah gérer cela.
Bak. Bırak bunu Klaus ve Elijah halletsin.
Laisse-moi le gérer.
- Bırak ben anlaşayım, tamam mı?
Je l'ai convaincu de me laisser gérer sa fusion.
Birleşmesiyle ilgilenmemize ikna ettim de ondan.
Je peux le gérer, je l'ai déjà fait.
Kendimi gözlemleyebilirim. Bunu daha önce de yaptım.
Je peux gérer.
Hallederim.
Maintenant que nous savons, nous pouvons le gérer.
Şimdi bildiğimiz için, bununla başa çıkabiliriz.
Tu ne peux pas gérer une fillette?
Küçük bir kız senin uğraşman için çok mu fazla?
Les câbles en cuivre pour gérer la vitesse de traitement
Palmet Uyduları'nın işlemci gücünü karşılamak için bakır kablo kullanacaksınız.
En mettant la menace d'une apocalypse zombie de coté, n'est ce pas agréable de ne pas avoir à gérer la douleur de dire au revoir?
Zombi kıyameti bir kenara veda etmenin acısından kurtulmak güzel değil mi?
J'ai essayé de trouver comment les gérer.
Onlarla nasıl başa çıkacağımı düşünüyordum.
Tu peux gérer la hotline?
- Yardım hattı tamam mı?
Vous savez, je ne pensais jamais que je dirais cela, Stefan, mais je manque les jours où vous venez de laisser votre grand frère gérer tout le sale boulot.
Biliyorsun, ben bu derdi hiç düşünmemiştim, Stefan, ama günler özledim Eğer sadece big brother izin
Je n'ai pas vraiment gérer ça de la bonne manière.
Tam olarak bir şeyleri doğru yollarla halledemedim.
Je peux gérer ça.
Ben hallederim.
Si tu peux t'en occuper en étant enceinte, je peux gérer une partie en ne l'étant pas.
Eğer sen hamileyken bütün bunları halledebiliyorsan ben de hamile değilken altından kalkarım.
Je peux gérer les gens difficiles.
Zor insanlarla baş edebilirim.
Oh, vous ne pouvez même pas gérer Tristan.
Tristan'la bile başa çıkamıyorsun.
Je peux gérer ça.
- Kendi başına halledebilirim.
Je peux gérer ça.
Ben halledebilirim.
Oh, nous pouvons gérer cela.
- Onu hallederiz.
Vous pensez pouvoir gérer celui-ci?
- Bunu halledebilir misin sence?
Si sa relation s'est mal finie, gérer des mariées heureuses peut alimenter sa colère.
Kötü biten bir ilişkisi olduysa her gün mutlu gelinlerle uğraşmak öfkesini arttırabilir.
Il est désespéré de gérer ses affaires avant que ça se sache.
Haber yayılmadan önce kendi işlerini halletmesi gerekiyor.
Je vais gérer.
Ben halledeceğim.
Quand je vous dis que je vais gérer, je vais gérer.
- Hallederim dediysem hallederim. - Tamam.
Il faut que tu leur dises que c'est bien d'enlever ce bracelet. C'est le seul moyen de gérer tout ça.
Bu kelepçeyi çıkarmaları gerektiğini söyle.
Tu as décidé que tu pourrais tout gérer toute seule.
Her şeyi tek başına çözmeye çalıştın.
Tu dois gérer cette réunion toute seule.
Rachel, bu görüşmeye tek başına girmelisin.
Alors arrête de vouloir tout gérer.
Yani beni kontrol etmeyi kes.
Qu'est-ce que je viens de te dire sur vouloir tout gérer?
Kontrol etme hakkında ne demiştin?
Mais il faut gérer ces sentiments.
Ama o hisleri detaylarıyla incelememiz gerek.
Je vais gérer ça officiellement, ne vous en faites pas.
Resmi olarak halledecegim merak etme.
Le seul moyen de gérer ça... le seul moyen... est de se concentrer sur la médecine.
Bununla başa çıkmanın tek yolu tıbba odaklanmaktır.
Mais parce que tu as vu ces enfants avec leurs parents et tu ne pouvais pas gérer cette peine.
Attın çünkü o çocukları aileleriyle beraber gördün ve bu acı sana fazla geldi.
Et vous serez capable de gérer ça.
Ve sen bununla baş edebilirsin.
Alors, pourquoi tu ne me laisses pas gérer la facture de carte de crédit ce mois-ci, hein?
Bu ayki kredi kartı faturasını ben karşılasam ya?
Ils veulent gérer ça diplomatiquement.
Bunu diplomatik olarak halletmek istiyorlar.
Rien que l'on ne puisse gérer.
- Başa çıkamayacağımız bir şey yok.
Un blackout, je peux gérer.
Kesinti ben hallederim.
Je croyais pouvoir tout gérer.
Siz iki serserinin başıma açtığı işlerle baş edebilirim sandım.
Sans moi pour gérer les invités récalcitrants.
Azılı bir misafirle uğraşıyorum.
Je ne devrais pas non plus gerer 200 000 hôpitaux pediatriques et 12 millions de friteuses
Ya da 200.000 çocuk hastanesi işletmemeliyim. Ya da 12 milyon fritöz kullanmamalıyım.
Tu peux gérer quoi?
- Neyi halledeceksin?
Tu dois gérer la réunion toi-même.
Mike, bu bir şakaydı.