English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Hamburger

Hamburger Çeviri Türkçe

2,436 parallel translation
HAMBURGERS
HAMBURGER
Un hamburger à la dinde.
Bana hindili burger.
Je vais faire simple. 17 hamburgers et 17 frites.
Dur siparişleri ben vereyim... 17 tane hamburger ve patates kızartması.
Je ne mangerai pas de hamburger.
Ben hamburger yemem.
Comment tu sais que j'ai acheté un hamburgers?
Hamburger yediğimi nereden biliyorsun?
On va manger un burger?
- Aşağı inip, hamburger yiyelim mi?
- Un hamburger?
- Hamburger?
On était sur le point de faire des hamburgers au barbecue.
Biz de mangalda hamburger pişirecektik tam.
Y a des putains de morceaux dans ce hamburger.
Bu burgerde büyük parçalar var.
Je peux pas manger. - On ira manger un hamburger.
Daha sonra hamburger yemeye gideriz.
On mange mieux ici que chez moi en ce moment. À moins d'aimer Hamburger Helper.
Açıkçası, yemekler beni evdekilerden çok daha iyi.
Ils ont un room service, tu crois?
Çünkü hamburger istiyorum.
Il n'y a pas de menu, tu vas devoir m'emmener manger un hamburger.
Menü yok, beni hamburgerciye götürmen gerekiyor. Kendini nasıl hissediyorsun?
Allons manger des hamburgers, tu pourras m'en dire plus.
Neden iki hamburger eşliğinde bana... -... devamını anlatmıyorsun?
Parfois, du hamburger.
Bazen hamburger tadında da oluyor.
Je te commande un hamburger?
Hamburgere ne dersin?
Non, je n'aime pas les burgers.
Hamburger sevmem.
C'est comme manger un hamburger à un premier rencard. Il y en a qui n'ont aucun savoir-vivre...
Sürekli hamburger yiyen birisi, iyiyle kötü arasındaki farkı nasıl anlasın ki?
Si vous êtes toujours là au dîner, je vous file un hamburger.
Yemek vaktinde hala burada olursan bir hamburger ayarlarım.
C'est vrai, on devrait aller manger un bout.
Haklısın ya. Hadi gidelim. Hamburger falan yeriz...
Il s'est arrêté à tous les stands de hot-dogs, chez tous les marchands de hamburgers de la vallée d'Ojai.
Baksana, Ojai vadisindeki tüm sosisli sandviç ve hamburger yapan yerlerde durmuş.
Hein? Oh, il va tenter avec la fille qui tient le hamburger là bas.
Şuradaki obura sulanacak.
Pas de burritos, chérie. Que de la salade,
Hamburger yemek yok tatlım, sadece salata.
Et c'est intéressant. ... qu'un dealer moyen pourrait gagner plus d'argent en servant des burgers.
Biliyor musunuz, bir yerde okumuştum çok ilginç bir şey- - Ortalama bir uyuşturucu satıcısı hamburger satışı yapanlardan daha iyi kazanıyormuş.
Pardon, j'ai commandé des petits fours.
Pardon ama ben ıslak hamburger sipariş etmiştim, bu hamburgerler sadece küçük.
Ton hamburger n'est pas assez cuit.
Hamburgerin pişmemiş.
C'est un autre hamburger cru que tu es prêt à manger.
O sadece senin razı olduğun başka bir az pişmiş hamburger.
Depuis quand les anges ont des envies secrètes de Burger King?
Ne zamandan beri melekler hamburger sever oldular?
- T'es quoi, le Hamburglar?
Nesin sen, hamburger bağımlısı mı?
Toute cette histoire pour un hamburger à la dinde?
Bu kadar şey bir hindi burger için mi?
Les hamburgers n'attendent pas.
Yapma, sana kaç tane bedava hamburger verdim?
Non, j'ai mangé un hamburger.
Hayır, gelmeden Hardee'de bir şeyler yemiştim.
Tu veux aller manger un hamburger?
Hey Jake, hamburger ister misin? Hamburger ya da başka bir şey?
Viens, je t'offre un hamburger avant que tu partes.
Ama içinde bulunduğumuz durumları düşünürsek, acımıyorsam bağışlayın.
Vous voulez fêter la victoire et avaler un hamburger?
Şöyle bir galibiyet turu atıp birer burger yesek nasıl olur?
Je vais en ville chercher des hamburgers.
Grandstand'e gidip hamburger alacağım.
Un hamburger et des frites ne sont pas le dernier repas idéal.
Patates kızartması ve hamburger son yemek gibi durmuyor.
Mais papa a été frustré car il n'a pas pu le trouver, donc on a mangé un fast-food dans le parking.
Evet biliyorum, o gün babacığa kızdım. Çünkü hamburger yemek için park alanında yer bulamadık.
Viens, je t'offre un hamburger avant que tu partes.
Gitmeden sana hamburger ısmarlayayım, ne dersin?
Ils restent dans leur bagnole toute la journée, elle leur apporte à manger et ils lui font une réduction.
Tamam mı? Bunlar sürekli arabada oturdukları için acıkıyorlar, kız da hamburger götürüyor. Kız yemek getirdiği için de fiyattan biraz kısıyorlar.
Tu livres seulement des hamburgers.
Sadece hamburger götürüyorsun.
Ce n'est pas la même chose.
Sadece hamburger götürmüyorum işte!
Ton hamburger arrive dans une minute.
Hamburgerin birazdan hazır olur.
Je sais pas, se faire un burger?
Ne bileyim, hamburger yemeğe falan gideriz.
On dirait que tous les autres sont en couple. De plus, je n'ai pas mangé un Beach Burger depuis... hier.
Herkes çift olarak gezmeye başladığından beri, plajda hamburger yemedim.
Paie-moi un hamburger. - On sera quittes.
Bana bir hamburger ısmarla ve ödeşelim.
Coop ne mange rien d'autre.
Sürekli hamburger yeniyor.
Je vais vérifier la viande.
Hamburger köftelerini kontrol etsem iyi olur.
Plus personne n'aime les temps morts.
Hamburger ve peynir var mı?
J'ai saisi.
Hamburger al, hamburger ver, anlıyorum.
- manger un hamburger.
Sanırım bizimle kalıp burger yemek istemezsiniz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]