Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Havana
Havana Çeviri Türkçe
582 parallel translation
Un vrai havane?
Havana'dan. Sumatra ağızlıklı.
Je vous ai apporté une boîte de Havanes authentiques.
Size bir kutu hakiki Havana purosu getirdim.
Partez à La Havane, je me chargerai de votre défense.
Bu gemiyle Havana'ya gidersen sen ülke dýţýndayken adýný temize çýkarabilirim.
Tout ce qu'elle veut, hein? Tu peux lui dire que je lui demanderai quand il neigera à la Havane, et tu peux lui dire autre chose.
Ondan istemem için beni bekliyorsa, Havana buz tutarsa belki.
J'ai là quelques havanes!
Güzel, elimde birkaç tane Havana var.
Si tu allais à La Havane?
Neden Havana'ya falan gitmiyorsun?
La Havane? "Toig, moig", La Havane?
Havana? "sen, ben" Havana?
"Nong", Toto. "Toig", La Havane.
Hayır Toto. "Sen" Havana. "Ben" burası.
Que va dire Drusilla à la famille à La Havane?
Drusilla Havana'dan döndüğü zaman ne söyleyecek?
Les filles élevées à La Havane ne s'intéressent aux hommes qu'une fois mariées à eux.
Gerçekten soruşturmuyorum. Havana kızları evlenene dek erkeklerinin yüzlerine bakmazlar.
Jack Stuart pourrait partir avec moi pour le sud. On radoube le Southern Cross à La Havane. Rappelez-vous...
Havana'da Güneyin Buharlısı'nı ona verirsek...
J'aimerais ne pas devoir retourner à La Havane demain.
Oh, Loxi. Keşke yarın Havana'ya dönmek zorunda olmasam.
Mais retourne à La Havane et parles-en d'abord avec maman.
Öğüt verme konusunda oldukça kötüyüm ama Havana'ya geri dön ve bunu önce annenle konuş.
Ma goélette vous amènera à La Havane ce soir.
Adamım seni bu gece Havana'ya götürecek.
Si on vous retient à La Havane, je retournerai cette ville...
Seni Havana'da tutarlarsa o zaman... Sana geleceğim, Dan.
Il est à l'abri à La Havane.
Havana'da, emniyette.
Je dois arrêter le Southern Cross à La Havane.
- Öyleyse kaptan sensin. Güneyin Buharlısı'nı Havana'da durdurmalıyım.
- En filant à La Havane pour le briser?
Onu mahvetmek için Havana'ya kadar yarışarak mı?
II ne commandera pas la moindre barque, une fois que je serai à La Havane.
Ben Havana'ya vardığımda bir daha kaptanlık yapamayacak.
Alors vous n'arriverez jamais à La Havane.
Öyleyse asla Havana'ya ulaşamayacaksın.
On serait à La Havane, si je n'avais rien fait.
Bun yapmasaydım Havana'da olacaktık.
Le Ciaiborne n'est pas arrivé à La Havane parce que je l'ai endommagé.
Claiborne'un Havana'ya ulaşamamasının nedeni onu etkisiz hale getirmemdi.
Elle a promis de revenir très vite de La Havane.
En kısa zamanda Havana'dan döneceğine söz vermişti, değil mi?
La Havane doit être joyeux en cette saison.
Bu sezonda Havana çok keyiflidir.
L'idiot! J'ai pris l'avion et suis remonté à bord à La Havane.
Havana'ya uçtum ve gemiyi orada yakaladım.
Un paquet de Havanes et un Hudson.
Bir paket Havana ve bir de Hudson.
De La Havane jusqu'en Amérique du sud.
Havana'dan Güney Amerika'ya geçmek çocuk oyuncağı.
Ils étaient devenus rares, mais ceux-ci viennent de Cuba.
Savaş sırasında bulmak zordu ama artık Havana'dan geliyor.
Une semaine à La Havane et on aura oublié votre père.
Sabah dokuzda güvertede olmam lazım. Havana'da bir hafta ve bütün bu iş bitmiş olacak.
Non, je suis venu la voir pour un contrat à la Havane.
Hayır, Havana'da ayarlayabileceğim bir iş için onu görmeye geldim.
Je suis arrivé ce matin.
- Bu sabah Havana'dan doğru buraya uçtum.
Un cigare?
Havana'dan.
Real Havana, le meilleur qu'on peut trouver à Albuquerque.
Gerçek Havana sigarası. Albuquerque'de bulabildiklerimin en iyisi.
Havanas, ce qu'il y a de meilleur.
Havana malı, paranın satın alabileceğinin en iyisi.
Se soûler dans tous les bars de la Havane.
Havana'nın bütün ucuz barlarında içiyor.
Un Havane?
Havana mı?
Il semble que le seul endroit où une poupée serait utile... ce serait au cours d'un voyage à La Havane.
Madem öyle, bence Havana'ya giderken bir kadın çok faydalı olabilir.
J'ai choisi de voyager seul, mais si je voulais partir avec une fille... y en a autant à ma disposition que de poissons dans la mer.
Ben yalnız gitmeyi tercih ediyorum. Eğer Havana'ya bir kadın götürecek olsam elimi sallasam ellisi.
Tu paries mille dollars que si je te nomme une poupée... tu es prêt à partir à La Havane avec elle?
Sana bir kadın söyleyeceğim, yarın onu Havana'ya götürebileceğine dair 1000 dolara bahse girer misin?
- A La Havane.
- Havana'da.
- La Havane, à Cuba?
- Havana, Küba mı?
- Vous en connaissez une autre?
Başka kaç Havana var ki?
- Vous m'emmenez dîner à Cuba?
Akşam yemeği için beni Havana'ya mı götüreceksiniz?
J'ai parié à Sky Masterson qu'il n'amènerait pas une fille à La Havane.
Sky Masterson'la bir kızı Havana'ya götüremeyeceğine dair bahse girdim.
Si j'étais une fille comme les autres... croyez-vous qu'une fille comme les autres serait prude... si elle refusait d'aller à La Havane avec un homme qu'elle n'a jamais vu?
Herhangi bir kız olsam... Önceden tanımadığı bir erkekle Havana'ya gitmeyi reddeden bir kız sizce aşırı ahlakçı mıdır?
- Je te l'ai dit... c'est le gars qui a essayé d'emmener la poupée de la mission à La Havane.
Dedim ya, misyoner kızı Havana'ya götürmeye çalışan adam o. Ha, o mu?
A propos de La Havane... je regrette de ne pas pouvoir te donner les 1000 $ pour le moment.
Sky şu Havana meselesi var ya... Keşke sana verecek 1000 dolarım olsaydı.
- Il a embarqué à La Havane.
- Havana'ya götürecektim.
On trouvera tout à La Havane.
Havana'da bir şeyler alırız.
Demain, je vais à La Havane.
Yarın Havana'ya uçuyorum.
Vous savez pourquoi je vous ai amenée à La Havane?
Sarah seni neden Havana'ya getirdim, biliyor musun?