Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Haz
Haz Çeviri Türkçe
138,582 parallel translation
Tu es prêt? A m'attraper?
Hazır mısın... beni yakalamaya?
- Je veux être sûr...
Sadece hazır olduğundan emin olmak...
- Quand vous voulez. - Allez-y.
- Hazırsanız bekliyoruz efendim.
- M. le Président. Nous sommes tous surpris.
Sayın Başkan, buna çok hazırlıksız yakalandık.
L'armée assure les contrôles et la sécurité.
Askerler yerleştirildi, güvenlik önlemleri, kontrol noktaları hazırlandı.
J'ai aussi écrit un discours de défaite.
Yenilgi konuşması da hazırladım.
On se prépare à gagner l'élection.
Seçimi kazanmaya hazırlanıyoruz.
Les avocats pourront engager des poursuites...
Avukatlar hazır. Dava açabilir, bastırma suçlaması yapabiliriz ama...
LeAnn, prévenez les avocats.
LeAnn, avukatları hazır tut.
Prépare un déjeuner pour huit.
- Sekiz kişilik öğle yemeği hazırla.
Tu pensais que ta mère faisait ces gaufres entièrement?
Anneniz waffleları kendi hazırlıyor mı sanıyordunuz.
Je mangeais des Eggos?
Hazır mıydı onlar?
Je suis prêt... à explorer.
- Sanırım keşfetmeye hazırım. - İşte benim oğlum.
Les enfants sont prêts?
- Çocuklar kamp için hazır mı?
Si elle est aussi bien que vous le dites elle devrait déjà avoir un stage.
Eğer dediğin kadar iyiyse hali hazırda stajyerliği vardır muhtemelen.
En la soutenant, tu ne fais que retarder l'effondrement inévitable. "
Hazırlıklı ol çünkü yalnızca kaçınılmaz çöküşü erteliyorsun.
Tu dis que ce puzzle a été conçu - pour les androïdes améliorés?
Bu bulmacanın, güncellenmiş androidler için hazırlandığını mı söylüyorsun?
Alors ils sont prêts à employer tous les moyens.
- Bunun için her şeyi yapmaya hazırlar.
On savait que ce jour viendrait, on est prêts.
Bu günün geleceğini biliyorduk, hazırlıklıyız.
Raza, sois prête à sauter.
Raza sıçramaya hazırlan.
J'ai demandé à l'un des gardes de lui préparer une chambre.
O'na misafir odası hazırlanması için korumalardan birine talimat verdim.
Bien, le Maraudeur est prêt à entrer en jeu.
Pekala, Marauder gitmeye hazır.
Qu'en est-il du Blink Drive? Il est opérationnel?
Peki ya Blink Drive, kullanıma hazır mı?
Alors, il l'est?
Hazır mı?
Je vous ai dit que nous n'étions pas été équipés pour ça. Je vous ai dit que le Blink Drive n'était pas prêt!
Bunun için donanımlı olmadığını söyledim Blink Drive'ın hazır olmadığını söyledim!
On pourra recommencer demain, mais maintenant, nous devons nous préparer pour la fête.
Yarın daha fazla okuma yapabiliriz, ama şu an, partiye hazırlanmalıyız.
On a fait des cookies pour l'occasion.
Kurabiye hazırladık.
On est prêts?
Hazır mıyız?
- On s'apprête à décoller.
- Kalkış için hazırlanıyoruz.
Quand tu as fini, je serai prête dans mes quartiers.
İşin bittiği zaman odamda hazır olacağım.
Prête?
Hazırlanıyor musun?
- Tu es prête? - Oui.
- Hazır mısın?
Prête?
Hazır mısın?
Ils ont rempli une fiche d'arrestation pour Adrian Maro.
Adrian Maro için tutuklama raporu hazırlanmış.
Configure un trajet qui nous amène à portée. Et prépare une fuite si on en a besoin.
Rotayı ayarla ve bizi yakınında bir yere götür ve gerektiğinde bizi çabucak çıkarmaya hazır ol.
Selon les espions de Mikkei, ces vaisseaux n'étaient pas opérationnels avant un mois au moins.
Mikkei istihbaratına göre o gemiler bir aydan önce hazır olmayacaklardı.
Il est opérationnel? Alors, il l'est?
Peki ya Blink Drive, kullanıma hazır mı?
Je vous ai dit que le Blink Drive n'était pas prêt! Attention à votre ton, Docteur.
Bunun için donanımlı olmadığını söyledim Blink Drive'ın hazır olmadığını söyledim!
- Préparez les missiles, - et les armes périphériques.
- Füzeleri ve savunma silahlarını hazırlayın.
- Missiles prêts. Armes périphériques prêtes. Attendons vos ordres.
Füzeler ve savunma silahları hazır emirlerinizi bekliyoruz.
Oui, monsieur. - Allez-y.
Başüstüne efendim hazır efendim.
Protocoles défensifs. Préparez l'assaut aérien.
Savunma protokollerini başlatın hava saldırısı için hazırlanın.
Les colonies qu'on aide pourront nous aider dans le futur, si on a besoin d'elles.
... bugün yardım edeceğimiz koloniler ihtiyacımız olmasa da ileride bize yardım etmeye hazır olacaklar.
Vous n'êtes pas prêts pour ce combat. Les armes manquent. Vous l'avez dit vous-mêmes.
Bu çatışmaya hazırlıklı değilsiniz silahsızsınız, bizzat sen söyledin.
On ne veut rien déclencher, mais s'ils viennent, soyez sûr qu'on sera prêts pour eux.
Bir şey başlatmaya niyetimiz yok ama onlar başlatırlarsa, emin ol hazır olacağız.
Quelqu'un doit être responsable d'avoir déclenché cette explosion. Je sais que ces gardes nient
Birisi o patlamayı hazırlamaktan sorumlu muhafızlar bununla ilgileri olduğunu inkar edecekler ama...
Tiens, quand on parle du loup.
İti an çomağı hazırla.
Vous m'avez volé le Blink Drive, Détruit un bâtiment de recherche qui a renvoyé mes efforts de guerre plusieurs années en arrière et maintenant vous prenez un de mes navires?
O diski çaldınız... bir araştırma tesisini yok ettiniz... bu benim savaş hazırlıklarım seneler öncesine götürdü... şimdi de bir gemimi mi çalıyorsunuz?
Soyez prêt.
Hazırlanmalısın.
Je ne suis pas prête de partir.
Ama ben gitmeye hazır değilim.
Théoriquement, oui.
Hazır mı?