Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Honnéte
Honnéte Çeviri Türkçe
100 parallel translation
L'HONNÉTE JOE STATLER ACHAT ET ÉCHANGE DE BONS CHEVAUX
DÜRÜST JOE STATLER CİNS AT ALINIR SATILIR TAKAS YAPILIR
Je vais être honnéte avec vous...
Sana karşı dürüst olacağım.
J'en ai autant envie que toi... mais j'ai besoin d'étre honnéte avec tout le monde.
bunu senden daha çok istiyorum... fakat, herkese karşı dürüst davranmalıyım.
Tu es la premiére personne avec qui je peux étre honnéte.
Birlikteyken dürüst davranabildiğim, tek insansın -
J'avais enfin l'impression d'étre honnéte.
Bu, haftalardır sıradan hissettiğim tek gün.
Pour étre honnéte, Lana, tu me sembles distante, ces temps-ci.
Dürüst olmam gerekirse Lana, son günlerde bana karşı biraz mesafeli davranıyorsun.
Je veux votre opinion honnete, c'est tout.
Tarafsız fikrini istiyorum, tek istediğim bu.
Son visage est honnete. On dit de lui :
Onun şu dürüst yüzü için.
"Voila un voleur honnete!"
Ona bir kez bakın ve söyleyin, "Burada dürüst bir hırsız var".
J'allais leur proposer un divertissement honnete, mais je ne pense pas que ça leur plaise.
Onlara güzel bir ders verecektim... ama bu hoºlarina pek gitmez sanirim.
Son visage est honnete.
Dürüst bir ifadesi var.
Oserais-tu parler de mariage a une femme honnete?
Sen ne hakla namuslu bir kadına evlilikten söz edersin?
On est honnete. Ou on l'est pas.
Dürüst olmak gerekirse çok yorulmuştuk.
Je ne vois pas ou est.. .. le malheur. C'est un honnete garcon.
Kızımızın dürüst biriyle evlenmesinin neresi kötü anlamıyorum.
Merci, vous etes honnete.
Çok dürüst bir adamsınız.
Jacqueline est la fille la plus honnete du monde.
Jacqueline, o evde hiç bulunmadı! O, dünyanın en namuslu kızı! - Olamaz!
Je suis une dame honnete!
Ben namuslu bir kadınım!
"L'HONNÊTE" PETE HARTMAN atterrit dans la prison du comté de Cook pour méfait, faute d'exécution et inaction fautive au travail.
"DÜRÜST" PETE HARTMAN, görevini kötüye kullanma, yolsuzluk ve görevini yapmamak suçlarıyla Cook Country Hapishanesine gönderildi.
Le principal, c'est avoir une base honnete!
Şimdi ayağımız yere sağlam basıyor.
C'est très honnete, monsieur Stein, très...
Bu çok ahlaki, Bay Stein, çok ahlaki gerçekten.
Si cela peut te consoler ton père était le plus honnete des hommes à Lodz.
Babanın, Lodz'un en dürüst adamı olduğunu bilmek seni rahatlatabilir.
( Sois Honnete. Ton Nom n'Apparaitra pas, Alors ca va ) "
( DÜRÜST OL, İSMİN YAZILI DEĞİL, GÜVENEBİLİRSİN )
Je peux etre honnete avec toi, le tare?
- Geyik, açık konuşabilir miyim?
Au moins tu es honnete.
Hiç olmazsa çok dürüstsün.
Il etait tres honnete.
Çok dürüstçe davrandı.
Sauf votre respect, l'ex-V.P. est un homme bien, un homme honnete.
Yanlış anlamayın ama eski başkan yardımcısı iyi ve namuslu biri.
On ne veut ni charite, ni aumone... juste un contrat honnete.
Yalan yok, ihanet yok. İstediğimiz sadece, adil bir anlaşma.
- Ca me semble plutôt honnete de te le dire : toi et moi, c'est fini.
- Anladığım kadarıyla... ilişkimiz bitti.
Soyez honnete avec moi, M. Garfield.
Bu yüzden bana karşı dürüst olmanızı istiyorum Bay Garfield.
"UN MARCHE HONNETE" C'est un vaste territoire.
Burası çok geniş bir alan.
Je n'en sais rien pour etre honnete
Ben dürüstlükten anlamam.
Pour etre honnete, Je... Je ne m'en rappelle plus vraiment.
Açıkçası ben pek hatırlamıyorum.
UN service HONNÊTE, COMME autrefois
İnanılmaz.
Pour etre honnete... je fais pas que les dire.
Pekala çocuklar. Madem öyle istiyorsunuz.
Vous avez ete honnete avec moi.
Bayan Russell bana karşı dürüsttünüz.
PIECES VOLEES DE L'HONNETE BENDER ET ORPHELINARIUM
( Dürüst Bender'ın Çalınmış Araba Parçası Dükkanı ve Yetimhanesi ) Alo!
Honnete.
- Öyle sanıyordum.
Gringoire qu'as-tu fait de ta femme? Qu'on ne voit plus danser a Notre Dame Je n'en sais rien pour etre honnete
Anneni aldığında ölüm Endülüs'de küçücüktün sen.
C'est tout de ma faute de t'avoir melé a ce trouble ll n'est pas facile d'etre un honnete homme
Bu işe benim yüzümden bulaştık. İyi bir insan olmak kolay değildir.
Mais pour etre honnete, ce que vous avez fait pour cet enfant M'a fait finir par vous respecter dans une certaine mesure vraiment!
Ama doğruyu söylemem gerekirse yaptıklarınız, size saygı duymamı sağladı.
Je vais être honnete avec toi.
Sana dürüst olacağım.
Bien, dur, honnete : travailler ne plus penser a rien.
İyi, Yoğun, dürüst iş Sizi başka şeyler düşünmekten uzaklaştırır.
Il est un hodja compétant, hônnete, bien mais un peu sévère.
Bayağı hocadır. Çok dürüsttür, hoştur fakat biraz sertçe bir arkadaş.
Pour être honnete, si j'étais tombé sur des photos cochonnes de toi et d'un ex, je pense que j'aurais eu les boules moi aussi.
- Şimdi doğruya doğru senin eski sevgilinle birlikte açık saçık fotoğraflarını görsem ben de esip gürlerdim.
Madame Bessolo, je vais etre honnete avec vous, d'accord?
Size karşı dürüst olacağım Bayan Bessolo, tamam mı?
L'offre est honnete.
Teklifim samimi.
- Je veux etre honnete.
- Sana karşı dürüst olmak istiyorum.
Si Ie bâton est en route, mais que tu es a toledo, je sens que tu n'es pas entierement honnete envers moi, Lefty.
Sopa yolda geliyorsa, sen niye Toledo'dasın? Doğruyu söylemediğinden şüpheleniyorum, Lefty.
Pour etre honnete, je n'etais meme pas sur que vous m'appreciiez.
Dürüst olmak gerekirse benden hoşlandığınızdan bile emin değildim.
Tu n'as pas été honnete avec toi-même.
Kendine karşı dürüst değilsin. Bence siz resmen tekrar....... birliktesiniz.
Tu sais... Pour etre honnete tu ne veux pas etre vivante quand je te ferai des choses
Biliyor musun, dürüst olmam gerekirse ; sana yapacaklarımdan sonra ne sen ne ben yaşamanı istemeyeceğiz.