Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Honoré
Honoré Çeviri Türkçe
1,972 parallel translation
Je serais honoré de vous faire visiter, qu'on puisse parler de votre nouveau livre,
Ayrıca size etrafı gezdirmekten onur duyarım. Yeni kitabınız hakkında konuşma fırsatımız da olur.
Je suis toujours en train d'apprendre sur les subtilités de l'amitié, mais je serais honoré de te compter parmi les miens.
Arkadaşlıkların karmaşıklıkları hakkında hala birşeyler öğreniyorum. Ama beni de arkadaş saydığın için Onur duydum.
Honoré.
Şerefle.
J'en serais très honoré.
Onur duyarım.
S'il y avait une guerre avec la France, je serais honoré de faire partie de l'état-major.
Olur da Fransa ile savaş çıkarsa, ordunun kurmay sınıfında hizmet etmekten şeref duyarım.
Une étoile montante dans le domaine des neurosciences et un membre honoré de la faculté de Leyland.
Nöroloji Bilimi alanında yükselen bir yıldız ve Leyland Üniversitesi'nin ödüllü bir üyesi.
C'est moi qui suis honoré, monsieur.
Şeref duyarım, efendim.
Mais pas contre, j'ai besoin de cette carte de crédit pour m'acheter un panneau, me mettre dessus et montrer au monde entier que Dennis Reynolds a toujours un corps d'enfer qui mérite d'être honoré.
Ama ihtiyacım olan şey şirketin kredi kartını almak, bu sayede kendime bir pano satın alacağım, oraya çıkıp tüm dünyaya Dennis Reynolds'ın hâlâ tapılmaya değer ve mükemmel vücudunu göstereceğim.
Peut-être que mon impatience me perdra, mais si vous vouliez de moi, je serais honoré de vous appeler ma femme.
Belki sabırsızlığıma yeniliyorum ama eğer beni kabul ederseniz, size eşim demekten büyük onur duyarım.
J'en serais très honoré, Chloé.
Onur duyarım, Chloe.
En fait, je suis honoré que tu aies pensé que je puisse aller à cette vitesse.
Aslında benim süper hızlı olduğumu düşündüğün için gurur duydum.
J'ai honoré la requête de M. Luthor qui spécifiait une discrétion absolue.
Bay Luthor'un tedbirli davranma isteğine uyuyordum.
Je suis honoré que vous le soyez.
O onur bana ait...
La presse a honoré sa demande de n'être jamais photographié en fauteuil roulant ou avec ses béquilles.
Gazetecilere tekerlekli sandalyedeki ya da takma bacaklı halini çekmemelerini rica etmişti. Vay canına.
Tu n'as pas honoré notre pacte!
Anlaşmamızı bozmuş olsan bile...
J'en serais honoré.
Şeref duyarım, efendim.
Aujourd'hui je suis juste très honoré de vous serrer la main.
Ama şimdi elini sıkmak benim için bir onur olacaktır.
Je serai honoré de me battre à vos côtés.
Savaşta yanınızda yerimi almaktan onur duyarım.
Oh, je suis honoré.
Onur duydum.
Mais si j'étais lui, je vous dirais combien je suis honoré et quel plaisir j'éprouve en recevant ce prix prestigieux.
Ama Tony olsaydım ne kadar gurur duyduğumu söylerdim. Ve bu saygın ödülü almanın ne büyük bir zevk olduğunu eklerdim.
- Mais on m'a dit que tu serais vraiment honoré de recevoir ce prix.
Ödülü sana ben verirsem, bundan şeref duyacağını söylediler.
Bien sûr que je serais honoré.
Tabii şeref duyarım.
- Très honoré. - Tout l'honneur est pour moi.
- Seninle tanışmak bir onur.
J'ai été honoré de servir avec lui!
Ve onun yanında hizmet vermek benim için şerefti!
Un agent honoré part à la retraite ll a pris ma paie, disant que c'était pour la cagnotte.
Polis Memuru Emekli Oluyor Bütün paramı aldı. Kurabiye kavanozu içinmiş.
Quand on veut être honoré par le monde, on veut sa famille près de soi.
Dünya tarafından onurlandırılacağın zaman aileni yanında istiyorsun.
J'ai honoré mon contrat.
Görevimi layıkıyla yaptım.
Je suis honoré de vous rencontrer.
İkiniz ile de tanışmaktan onur duydum, efendim.
Elle m'a offert son honneur, j'ai honoré son offre.
Bana onurunu teklif etti ; ben de teklifini onurlandırdım.
Zai jian, honoré ami.
Zai jian, şerefli dostum.
Mais dans peu de temps, Omar Anoke sera mort et honoré comme un héros de la Fédération et je serai le prochain maréchal de l'air.
Ama çok yakında Omar Anoke ölmüş olacak ve bir kahraman olarak onurlandırılacak. Ben de yeni hava mareşali olacağım.
Je serai honoré d'occuper le poste.
Bu görevde hizmet etmekten onur duyarım.
Vous avez honoré votre engagement, mais vous ne vous adapterez jamais à cette guerre.
Şimdiden çok şerefli davrandınız ama bu savaş ortamına adapte olmanıza imkân yok.
J'ai été honoré de travailler sous le commandement du légendaire L.
Efsanevi L`nin emri altında çalışmaktan gurur duydum.
Je suis honoré.
Çok etkilendim.
Je serais plus qu'honoré si tu voulais la porter à l'Opera.
Bu gece bunu giymenden şeref duyarım.
Je suis honoré que ma fille me prenne pour un séducteur diabolique, même s'il est encore à l'Age de Pierre.
Gerçi, Taş Devri'nden kalma olsa bile babanın hala yakışıklı olduğunu düşünmene sevindim.
- Honoré de vous connaître.
Bay Dostoevsky, sizinle tanışmak benim için şereftir.
Dans ce cas, votre indigne serviteur sera honoré de devenir votre partenaire en amour.
Öyleyse, ruh eşimi aşkın doruklarına çıkarmalıyım...
Je serais honoré de le faire.
Bu işe girmekten onur duyarım.
Il serait si honoré de savoir qu'un officier gradé l'a ramené chez lui.
Onu eve kıdemli bir subayın getirdiğini bilse bundan gurur duyardı.
Si quelqu'un sur cette planète aime, honore et chérit un avocat, c'est qu'on n'est pas détestable.
Bu dünyada birileri, bir nedenle, bir avukatı onurlandırmak ya da saygı göstermek istiyorsa, neden ben olmayayım?
- Parce que je serais honoré.
Gurur duyarım, kardeşim.
Si Quinn est toujours en vie, il est possible qu'il honore la mémoire de Roger Grant, en se rendant au Mémorial à chaque anniversaire de sa mort. Le 24 décembre.
Quinn hayattaysa Roger Grant'in ölüm yıldönümünde 24 Aralık'ta onu anmak için anıta gidebilir.
Je dirai à tout le monde de Vegas à Houston qu'Alan Foss n'honore pas ses paris.
Vegas'tan Houston'a kadar herkese... şu Alan Foss'un bahisinde durmadığını söyleyeceğim.
Votre Altesse. Prince Nuada votre retour nous honore.
Ekselansları Prens Nuada geri dönüşüzle bizi onurlandırdınız.
J'ai confiance et honore les hommes de valeur.
Kabiliyetli kişilere güvenir ve onları onurlandırırım.
en gage de gratitude envers votre bien-aimé, qui a honoré et servi loyalement son pays.
hiçbir zaman unutmayacaktır.
Honore le 7e jour.
Kutsalligini korumak icin Sabbath gunune saygi goster.
Fang Shije honore la tradition de la First University!
Fang Shijie, şimdi First Üniversitesi Basketbol Takımının tarihini ve geleneklerini temsil ediyor.
Celui qui honore son maître, mérite lui-même l'honneur.
Öğretmenini onurlandıran kişi, kendisini de onurlandırır.