Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Hour
Hour Çeviri Türkçe
389 parallel translation
Pas encore l'happy hour.
İçki saati bile değildi.
Vous écoutez The American Hour de Rome, et nous continuons notre émission musicale.
Amerikan Saati, seçme müziklerle programına devam ediyor.
Vous écoutez The American Hour de Rome, et nous vous présentons un bulletin spécial en anglais et en italien.
Amerikan Saati programı özel bir haber bülteniyle devam ediyor.
Vous savez, "l'Heure Dazzledent".
Söyledim ya, The Dazzledent Hour.
Car avec les autres, je ne pouvais pas faire ça, même du feedback sur Midnight Hours.
Ama birlikte çaldığım çoğu insan buna izin vermiyordu. Mesela Midnight Hour'daki feedback.
Restez auprès de votre voisin, c'est "happy hour" à Salmontail.
Komşunuza sarılın, Salmontail'in mutlu saati.
Rudy Vallee exige votre attention pour The Royal Gelatin Hour.
Rudy Vallee, Kraliyet Jelatin Saati için dikkatinizi buraya vermenizi istiyor.
Ca y est : fin du "happy hour"!
Pekâlâ, eğlence saatimiz sona ermiştir.
La Happy Hour a fait des ravages.
Akşamları iki tek atman artık zarar vermeye başladı.
Non, c'est l'happy hour. C'est seulement 50 cents.
Hayır, indirimli içki zamanı.
C'est la "happy hour" toute le journée, on dirait!
- Burada bütün gün indirim var galiba.
C'est l'Happy Hour.
İndirimli içki saatindeyiz.
Traiteur Happy Hour.
Happy Hour catering.
You know how pale and wanton thrillful comes death in the strange hour? Unannounced, unplanned for, like a scaring, over-friendly guest you ve brought to bed.
Biliyor musun ne kadar soğuk ve şehvetli gelir ölüm... en garip zamanda... uyarmadan.hazırlanmadan... tıpkı ürkütücü ve aşırı dostane bir konuk gibi yatağına aldığın.
Donne-moi une heure, puis traverse le vortex.
Give me an hour, then head for the wormhole.
On se voit au bar, à 18 h.
- Saat 6'da Happy hour. Görüşürüz. - Tamam.
Je viens juste de les entendre sur Nostalgie.
King Biscuit Flower Hour parçasını dinlemiştim.
Vous tombez à pic pour l'happy hour.
Kaptan, "Mutlu Saatler" için tam zamanında.
J'ai rencontré Frank chez Maxwell's à l'happy hour.
Frank'le, Maxwell'in indirimli içki saatinde tanıştık.
Tom Dayton est un habitué.
Tom Dayton "happy hour" müdavimiydi.
Et voilà. Happy hour dans la vallée des hommes perdus.
Ve ucuz içki saatinde Kayıp Erkekler Vadisi'ndeydik.
Ce serait une vraie happy hour.
- Çok mutlu bir an olabilir.
On doit arrêter ce traître d'Apu. Après la happy hour.
Hain Apu'yu durdurmamız gerekiyor.
C'est le "happy hour" chez Swingles.
- Swingles'da ucuz içki saatleri var.
Oh oui. Juste après le "happy hour".
Ucuz içkilerimizi içtikten hemen sonrasında.
Vite, on va rater le happy-hour.
Çabuk. İndirimli saati kaçıracağız.
Fin d'après-midi, le laboratoire de bio organise un barbecue.
Ayrıca, Happy Hour bugün Biyoloji Laboratuvarında yapılacaktır.
You grow more beautiful by the hour
You grow more beautiful by the hour
On n'a plus que deux heures d'Happy Hour.
Barda indirimli içki saati bitmek üzere.
En 1953, la NBC fut la 1ère chaîne à retransmettre une émission... en couleur de "Colgate Comedy Hour".
1953'te NBC, "Colgate Komedi Saati" boyunca ilk renkli yayınını yaptı.
Techniquement, c'est encore un peu tôt.
Teknik olarak hala'happy hour.'
L'Happy hour, c'est plus tard.
- 4 : 00'e kadar unut bunu.
- Tu m'as dit que tu voulais La Rumeur.
- "Children's Hour" u okumak istediğini söylemiştin.
Oh mince! Qu'il soit notifié que quand ma demande pour Harvard est arrivée je regardais "The Brady Bunch Variety Hour"
Harvard başvurum geldiğinde, Brady Bunch Variety Hour'u seyrediyorduk.
Et dimanche, je prie chez St Patty, ou chez "Rusty Nail", celui qui a des "Happy Hour".
Pazarları da St. Patty'de gidip ibadetimi yapacağım. Ya da Rusty Nail'e hangisinde bedava içki varsa.
"Les aventures d'Ouragan".
"The Thunderbolt Adventure Hour" u sunar.
Nouveau départ pour "Les Aventures d'Ouragan".
Bu tamamen yeni bir yol olacak. "The Thunderbolt Adventure Hour"!
"Les Aventures de Courant d'Air".
"The Little Lightning Adventure Hour"... kulağa hoş geliyor, değil mi?
Vous profitez de l'happy hour? - Non.
Kafa mı dağıtıyorsun?
Je dois dire que tu étais fantastique dans 24 Hour...
Harika olduğunu söylemeliyim... Özellikle 24 Saat'te.
Sérieux, 24 Hour Party People, c'était génial.
24 Saat Parti İnsanları, muhteşemdi.
C'est toujours happy hour.
İndirimli saatteyiz.
"Happy Hour" et musique le soir.
Özel indirimli içki servisi ve canlı müzik var.
L'happy hour est de 16 à 18h!
Saat dörtle altı arası İndirim Saati!
Et par-dessus tout je pense que le terme "happy hour" devrait être banni du language.
Bence "mutlu saatler" ifadesi dilimizden kaldırıImalı.
J'en suis à une par jour. Juste après le "happy hour". A côté de l'entrée du personnel.
İndirimli saatten sonra o tek sigaramı, barın arkasında içerim.
Avec un menu mis à jour, le "happy hour",
Menüyü güncellersen yeniden "mutlu saatleri" getirebilrsin.
L'happy hour!
-'Mutlu Saatler'di.
La vache! Il sera pas dans Rush Hour 3.
Lanet olsun!
Je déteste la happy hour.
İndirim saatlerinden nefret ediyorum.
Saison 8 - Episode 04 Zero Hour
SG-TURK Çeviren :