English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Houston

Houston Çeviri Türkçe

1,915 parallel translation
Agustina a un vœu secret : se faire soigner dans une clinique de Houston.
Agustina'nın bir umudu var, Houston'da tedavi görmek.
Mais, pour aller à Houston, il faut que tu parles franchement.
Ama bunun için, dürüst bir şekilde konuşmanız gerekir.
Ce n'est pas pour me justifier, mais ils m'ont offert de m'emmener à Houston, Où, parait-il, on guérit tout.
Bahane etmek istemiyorum ama beni Houston'a göndereceklerdi görünüşe göre, orada herşeyi tedavi ediyorlarmış.
Le quarterback des Oilers de Houston.
Houston Oilers'ın idare oyuncusuydu.
- Whitney Houston.
- Whitney Houston? - Evet, kafayı bulduğu zaman.
C'est un peu plus que la population d'Houston.
Bu rakam Houston'ın nüfusunu aşıyor.
Bientôt, nous logerons dans nos propres immeubles quand nous irons à Houston ou Manille
Houston ve Manila'ya gittiğimizde bize ait evlerde kalacağımız günler yakın.
L'évacuation de la station 2nd Avenue, sous Houston Street, résulte d'une attaque de rats.
Bu sabah, Houston sokağındaki, Second Avenue Metro İstasyonu fare baskını yüzünden boşaltıldı.
- Que c'est tu penses de ça, toi, la rumeur que Toronto serait vendu à Houston?
Hani Toronto takımı Houston'a satılabilirmiş deniyor! O... o dedikodu değil!
- Toronto à Houston? Ouais, non, non!
Dinle, ben onun % 100 doğru bir bilgi olduğunu biliyorum.
Mais pourquoi détester Montréal si l'équipe est à Houston?
Ama Montreal, Houston'a giderse, nefret etmenin ne anlamı kalacak ki?
Il y a un vol pour Houston demain à 7h.
Houston'a bir uçuş var. Yarın saat yedide.
Mesdames et messieurs... le vol pour Houston est complet.
Bayanlar, baylar... Bu sabah Houston'a oldukça dolu bir uçuşumuz var.
Alors, tu es à l'aéroport de Houston.
Sanırım Houston hava alanındasın.
Tu devrais partir demain sans aller à Houston.
Bence yarın çık ve Houston'a hiç geçme.
Houston, nous avons un problème.
Houston, bir sorunumuz var.
Bill Yeoman l'a mis au point à Π— oï... ston'mais en dehors de West Virginia personne ne le pratique ici.
Bunu Houston'da Bill Yeoman çıkardı ama aslında Batı Virginia hariç, Teksas dışında bunu uygulayan yok.
Vous n'aviez pas dit que vous aviez vécu sur Houston street?
Houston caddesinde yaşadığını söylememiş miydin?
Vous viviez à Houston.
- Houston'da yaşadın.
À Houston, on appelle ça un shampoing qui en vaut la peine!
Houston'ın aşağısında biz buna Fort Worth şampuanı diyoruz.
Houston.
Houston'da.
- Houston, on a un problème.
- Houston, bir sorunumuz var. - Ne oldu?
Vous ne me connaissez pas mais, voudriez-vous me rencontrer au Houston devant un mojito?
Siz beni tanımıyorsunuz ama Houston'un yerinde bir mojito * içip tanışmaya ne dersiniz?
Tout de suite, Géorgie Sports avec Alicia Houston.
Sırada, Alicia Houston'la Georgia Spor Haberleri.
HOUSTON, TEXAS JUILLET
Houston, Teksas Temmuz
QUATRIEME SERIE DE MEURTRES A HOUSTON
"Houston'da dördüncü çoklu cinayet"
- Pensacola, Baton Rouge, Houston...
Pensacola, Baton Rouge. Houston...
Houston appelle Artémis 2.
Houston Artemis ll'yi arıyor.
Bonjour Houston.
Günaydın Houston. Bekle, Nate.
Tous les systêmes fonctionnent.
Tüm sistemler normal, Houston.
On peut bien blaguer.
Sadece rahatlatıcı, küçük bir şaka Houston.
Il me semble voir un O.V.N.I.
Burada tanımlanamayan bir uçan nesne var Houston.
Houston, répondez!
Houston cevap ver. Houston
- Houston appelle Artémis.
- Artemis ll, burası Houston.
Artémis, parlez. Ici Houston.
Artemis ll, cevap ver lütfen.
Ils viennent de ce lieu nommé Houston.
Oradan geliyorlar. Houston diye bir yerden.
C'est donc la planête Houston.
Demek burası Houston gezegeni.
Ce matin, East Houston est tenaillée par la peur.
Bu sabah doğu Houston'da batıya doğru baktığımda korkuya sarılmış bir kasaba gördüm. - Bu adam da kim?
La planête Houston?
Bütün Houston gezegeni mi?
J'ai été un SDF quelque part en Dallas, j'ai vécu 15 ans dans la pauvreté à Houston.
Bir noktada evsizdim. 15 yıl Houston da fakirlik içinde yaşadım.
Et ensuite il a eu une grande opportunité à Houston.
Sonra Houston'daki bu büyük fırsat çıktı..
Dans un bus en direction de Houston.
Houston'a doğru giden bir otobüste.
Je sais juste qu'elle est à Houston avec les avocats de Burt, et qu'elle disperse ses cendres.
Telefonlarıma cevap vermiyor. Tek bildiğim, Burt'ün avukatlarıyla Houston'da onun küllerini döküyorlar bir yerlere.
Houston, le contact est établi.
Houston, bağlandık.
Bien, il peut aller à Houston.
Houston'a gidebilir.
L'alibi de Justin Ferrara tient la route. Il était au club de poker de Trinity Place. Bien, voilà ce que j'ai.
Cynthia'nın eşkaline uyan bir kadın Houston, Denver ve Chicago'da emlak dolandırıcılığından aranıyormuş.
Une femme de la description de Cynthia est suspectée dans des arnaques immobilières et à l'assurance à Houston, Denver, Chicago.
Ortağı var mıymış? Hayır, bence Stark'la 7 ay önce ortak oldu. Çünkü veri girişi işini o zaman bırakmış.
- Non. Et tu étais au courant de ça?
Houston'a daha sık gitmeye başlamıştı.
Hé bien, je savais qu'il se rendait souvent à Houston.
Ama hayır, "Gizem Peçesi'ni" bir türlü delemedim.
- D'Huston.
Houston'dan mı?
Nous comprenons... - N'importe quelles voies je Sont Agastya - Et moi-même est
Her neyse, ben Agastya Rao, NASA Houston Texas'tan Amerika Birleşik Devletleri.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]