English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Invitation

Invitation Çeviri Türkçe

3,353 parallel translation
Ce n'étais pas une invitation.
O bir davet değildi.
C'est une invitation à la fête de Noël d'axl.
Axl'ın Noel partisine davetiye.
Merci pour l'invitation, mais on est un peu pressés.
Tatil önerisi için teşekkürler ama biraz acelemiz var.
Nous sommes reconnaissant que Sarrum ait accepté notre invitation, honorant notre palais de sa présence.
Davetimizi kabul ettiği için Sarrum'a minnettarız, varlığıyla sarayımızı onurlandırdı.
Vous n'avez jamais accepté notre invitation à venir nous voir.
Bizim davetlerimizi de hiç kabul etmedin.
J'ai vu une invitation et j'ai pas pu m'en empêcher.
Süslü davetiyeyi görünce dayanamadım.
Wingman a accepté l'invitation.
Kanka daveti kabul edildi.
J'ai envoyé au Professeur Vinick une invitation pour l'ouverture de mon bâtiment, pour qu'il voie que je suis devenu architecte, et que je suis passé outre ses paroles mesquines et blessantes.
Binamın açılış davetiyesini Profesör Vinick'e yolladım. Böylece bir mimar olduğumu ve o dar görüşlü kırıcı sözlerinden etkilenmediğimi görmüş olacak.
Je tiens dans mes mains l'invitation de Professeur Vinick.
Şu an elimde Profesör Vinick'in cevap mektubunu tutuyorum.
C'était une invitation pour une sexe party en avril dernier.
Geçtiğimiz nisan ayındaki bir seks partisi davetiyesiydi.
Je n'ai pas besoin d'une invitation pour entrer à une fête de Blue Falcon.
Mavi Şahin partisi için davetiyeye ihtiyacım yok.
Je me réjouis que vous acceptiez mon invitation à boire après notre périple.
O korku dolu yolculuktan sonra içki teklifimi kabul etmenize sevindim.
C'est sur invitation uniquement.
Sadece özel davetliler girebilir.
J'ai une invitation, avec ton nom sur elle.
Davetiyem iki kişilik, o yüzden benimle geliyorsun.
Dis : "J'accepte l'invitation."
- "Davetini kabul ediyorum" de.
J'ai reçu une invitation.
Bir davetiye aldım.
Je dis bien, personne à part moi n'avait jamais reçu d'invitation officielle de sa part.
Demek istediğim, ben hariç kimse şimdiye dek Gatsby'nin evine bir davetiye almamış.
Mon invitation.
Davetiyem.
- Avez-vous reçu une invitation?
- Sen bir davetiye aldın mı?
Il m'a envoyé une invitation.
Bana gerçek bir davetiye gönderdi. Görünüşe göre davet alan tek kişi benim.
C'était pas une invitation.
Bu bir davet değildi.
- Merci pour l'invitation, monsieur Goddard.
- Davetiniz için teşekkürler, Bay Goddard.
ENFANT PERDU Tu as reçu mon invitation.
Bakıyorum da davetiyemi almışsın.
Je crois que j'ai égaré mon invitation pour votre petite fête.
Beni bu küçük akşam yemeğine davet etmeyi unutmuşsunuz.
J'ai passé plusieurs coups de téléphone pour lui avoir une invitation vu que... disons, vu qu'il est ami avec toi.
Ona bir davetiye elde edebilmek için oldukça fazla telefon görüşmesi yapmak zorunda kaldım. Seninle arkadaş... Seninle arkadaş olduğu için.
Je vous transmets au nom de M. Wilford une invitation à dîner.
I convey to you on behalf of Mr. Wilford an invitation to dinner.
"Sexy Chaton" accepte l'invitation de "Bien monté 4x4".
Seksi Kedicik arkadaş davetini kabul etti.
Vous avez eu mon invitation?
Davetiyemi almışsın.
On m'a dit que l'invitation que vous avez donnée à l'entrée était adressée à Damon Coldfield.
Girişte Damon Coldfield adına gönderilen davetiyeyi bıraktığınız söylendi.
- Vous avez une invitation?
- Girmeye mi çalışıyorsun?
C'est une invitation?
Bu bir davet mi?
J'accepte l'invitation si je fais le café cette fois.
Davetini kabul ederim ama bu sefer kahveyi ben yapacağım.
Je vous remercie d'avoir accepté l'invitation, M. Oldman.
Ben gerçekten minnettarım Bay Oldman, daveti kabul ettiğiniz için.
Cette invitation lui a plus. " Je vais vous rencontrer.
Davetiyeyi sevdi. "Seni göreceğim." dedi.
Merci beaucoup de l'invitation.
Bizi davet ettiğiniz için çok teşekkürler.
On a reçu une autre invitation de Mia.
Mia'dan bir davetiye daha geldi.
Une invitation du Lord Lieutenant du comté.
Kasabanın Kraliyet temsilcisinden bir davetiye.
Ah, je vois que Mme Oliver a été plutôt vague dans son invitation.
Ah. Buluşcağınız bendim, mademoiselle.
C'est une soirée sur invitation seulement, monsieur
Bu sadece davetlilerin katılacağı bir toplantı, efendim.
- Votre invitation, Monsieur Anthony.
Davetiyeniz, Sör Anthony.
Je n'ai jamais reçu d'invitation!
Davet edilmedim!
Je n'ai pas reçu mon invitation, mais j'ai pensé que le service postal américain avait manqué à son devoir, comme d'habitude.
- Davetiyemi almadım ama Amerikan posta hizmetlerinin her zaman ki gibi görevini yapamadığını varsaydım.
Merci d'avoir accepté mon invitation.
Davetimi kabul ettiginiz icin cok tesekkur ederim.
Il se peut que j'ai été en chemin pour faire la fête avec quelques cadeaux d'invitation.
Evet, o sırada elimde bazı güzelliklerle beraber bir partiye gitme ihtimalim vardı.
Avez-vous une carte d'invitation? Qu'est-ce?
- Davetiyeniz var mı?
Mon invitation officielle, doit être à votre porte maintenant.
Benim resmi davetiyem şu anda kapında olmalı.
Baa, si l'invitation est si de fantaisie, alors votre hospitalité sera la peine de vivre.
Oh, Baa, senin davetiyen de pek süslüymüş. Bu yüzden, misafirperverliğin hak ettiği değeri görecek.
Malheureusement, nous allons devoir décliner l'invitation du Comte.
Ne yazık ki Kont'un davetini geri çevirmek zorundayız.
Apparemment, des gens du théâtre ont répondu à l'invitation.
Tiyatro camiasından bir sürü insan geleceğini haber vermiş. Tüm yerleri sattık.
C'est essentiellement une invitation à la presse pour dire " le spectacle est un désastre.
Basına "Şov bir facia. Bıçaklarınızı bileyin" yazmaları için davetiye olur.
Sarah et vous avez enfin accepté notre invitation.
- Onu görmek bir zevk. - Dua için bir daveti kabul eder misin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]