Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Isabel
Isabel Çeviri Türkçe
1,636 parallel translation
- Isabel a plus de 46 ° de fièvre.
- Isabel'in ateşi 112 derece.
Comment va Isabel?
Isabel nasıl?
Isabel, tu as été excellente.
Isabel. Gerçekten iyiydin.
J'ai épousé Isabel Evans.
Ben Isabel Evans ile evlendim.
Mais Isabel Evans n'existe pas.
Ama ortada Isabel Evans diye birisi yok.
Isabel est le nom derrière lequel tu te caches.
Isabel senin arkasına saklandığın kişi.
Isabel, qu'est-il arrivé aux meubles?
Isabel, mobilyalarınıza ne oldu?
- Comment va Max, Isabel?
- Max nasıl, Isabel?
Mais je crois que cela nous regarde, Isabel et moi.
Ama bu şeyin benle Isabel'in arasında kalması gerek.
Isabel?
Isabel?
- Parce qu'il n'est pas stupide.
- Çünkü aptal birisi değil, Isabel.
- Isabel.
- Isabel.
- Mais tu l'as fait!
- Fakat yaptın, Isabel, yaptın!
- Isabel, ça va, chérie?
- Isabel, iyi misin tatlım?
Crois-tu que Tess est liée à ce qui se passe avec Isabel?
Sence Isabel'e olan şeyle Tess'in bir alakası olabilir mi?
Isabel, à propos de cette vidéo?
Isabel bu kasetle ilgili.
On n'a pas besoin d'une grande explication, je...
Isabel, her şeyi anlatmanı istemiyoruz, sadece...
Isabel, de quoi tu parles?
Isabel, neden bahsediyorsun?
Ça n'a pas de sens.
Hiçbir anlam ifade etmiyor, Isabel.
Elle est toujours Isabel.
O hala Isabel.
Ils ont trouvé la couette du bébé.
Arayan Isabel'di. Bebeğin battaniyesini bulmuşlar.
Isabel.
Isabel.
J'étais pareil quand nous vous avons adoptés, toi et Isabel.
Sen ve Isabel'i evlat edindiğim zaman ben de öyle hissetmiştim.
- Max, Isabel, Michael, et moi.
- Max, Isabel, Michael ve ben.
D'après la boule de cristal, ceux qui sont en danger sont... moi, Max, Isabel et Liz.
Buradaki kristal küreye göre, şu an tehlikede olan kişiler ben, Max, Isabel ve Liz.
- Tu es sûre?
- Isabel, emin misin?
- Isabel, non...
- Isabel, hayır...
- Non, je t'ai entraîné dans tout ça sans te dire la vérité et c'était mal.
- Isabel... - Hayır. Gerçeği söylemeyerek seni bu şeyin içine sürükledim ve bu yanlıştı.
Hé, Isabel, c'est moi.
Isabel, benim.
Je t'ai demandé de laisser tes boules extra-terrestres hors de la voiture.
Isabel, sana daha kaç kez uzaylı küreni arabada bırakmaman gerektiğini söyleyeceğim?
- Bonjour, vous êtes Isabel?
- Merhaba, sen Isabel misin?
Salut, Isabel.
İyi fikir. Görüşürüz Isabel.
Je veux écrire une histoire sur toi et Isabel.
Sen ve Isabel'le alakalı bir hikaye yazmak istiyorum.
- Quand as-tu rencontré Isabel?
- Isabel'le ne zaman tanıştınız?
Certainement, Isabel.
Tabii ki, Isabel.
Tu connais Max et Isabel depuis longtemps?
Max ve Isabel'i ne zamandır tanıyorsun?
Je croyais que Max et Isabel avaient été trouvés - errant dans le désert. - Oui.
Bekle çölde dolaşırken bulunan çocukların,....... Max ve Isabel olduğunu sanıyordum.
C'est sur Max, Michael et Isabel.
Max, Michael ve Isabel ile alakalı.
Max, Michael et Isabel sont les extra-terrestres de Roswell.
Max, Michael ve Isabel Roswell'deki uzaylılar.
Isabel, c'est assez grave que tu en aies épousé un, mais rappelle-toi que tu es d'une race d'êtres supérieurs.
Isabel, onlardan birisiyle evlenmen zaten yeterince kötü. Fakat ne kadar üstün bir ırktan geldiğini hatırla.
Quelle leçon en tires-tu, Isabel?
Öğrenmemiz gereken şey neymiş, Isabel?
Max, va chercher Isabel et conduis-la au labo.
Maxwell, sen Isabel'i al ve fabrikaya getir.
Isabel et toi, vous vous séparerez, pour être plus efficaces.
Fabrikayı baştan sona aramanız için ayrılmanız gerekecek.
J'ai épousé Isabel Evans.
Isabel Evans ile evlendim.
Soyons clairs. Isabel est quelqu'un de bien.
Şunu açıkça söyleyim, Isabel iyi birisidir.
Ecoute, Isabel, je suis désolé.
Bak, özür dilerim, Isabel.
Je suis désolé, Isabel.
Üzgünüm, Isabel.
Et Isabel, appelle ta mère.
Ve Isabel, lütfen annene haber ver.
Je veux être ton mari, Isabel.
Seninle evli kalmak istiyorum, Isabel.
Isabel est passée.
Isabel uğradı.
Isabel.
- Isabel.