Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Jem
Jem Çeviri Türkçe
430 parallel translation
Jem est dans l'arbre.
Jem ağaca çıkmış.
Jem.
Jem.
Jem reste dans l'arbre... jusqu'à ce qu'Atticus accepte de jouer pour les Méthodistes.
Jem ağaca çıkmış, inmiyor... Atticus Metodist takımında oynamaya... razı olmazsa inmeyecekmiş.
- Jem, il est assez vieux.
- Jem, o oldukça yaşlandı.
- Parce que Jem le fait.
- Çünkü Jem öyle diyor.
Jem dit que oui.
Jem öyle söylüyor.
Je vous ai dit, à Jem et toi, de laisser ces pauvres gens tranquilles.
Scout, sana ve Jem'e o zavallıları rahat bırakmanızı söylemiştim.
Jem dit que cette montre sera à lui un jour.
Jem bu saatin bir gün kendisinin olacağını söylüyor.
- Bonne nuit, Jem.
- İyi geceler, Jem.
Hé, Jem... je te parie un "Fantôme gris" contre deux "Tom Swift"... que t'irais pas plus loin que le portail de Boo Radley.
Hey, Jem... İki "Tom Swift" e bir "Boz Hortlak" veriyorum... Boo Radley'in bahçe kapısından öteye gidemezsin, iddiaya var mısın?
- Jem Finch?
- Jem Finch?
- Scout, Jem.
- Scout, Jem.
- Je retourne chercher ma salopette. - Non, Jem.
- Pantolonumu almaya gidiyorum.
Rentre à la maison.
- Jem, lütfen eve gir.
Jem, Scout, rentrez!
Hadi içeri gir.
Jem et moi devions reconnaître qu'il était très bon à ça.
Jem ve ben onun bunda çok başarılı olduğunu itiraf etmek zorundaydık.
Je ne pourrais même plus dire à Jem ou à toi... de ne pas faire quelque chose.
Sana ve Jem'e bile bir şeyi bir daha... yapmamanızı söyleyemezdim.
Regarde, Jem.
Bak.
Jem et moi ne devions pas... reparler de Boo avant longtemps.
Jem ile ben bir daha uzun bir süre... Boo'dan söz etmedik.
Jem, rentre à la maison et emmène Scout et Dill avec toi.
Jem, eve git ve Scout ile Dill'i de götür.
Personne ne va traiter Jem comme ça!
Kimse Jem'e böyle davranamaz!
Jem dit qu'il m'accompagnerait à la salle de l'école.
Jem, okulun toplantı salonuna kadar benimle geleceğini söyledi.
T'as pas besoin de me tenir, Jem.
Jem, beni tutmana gerek yok.
Atticus, Jem est mort?
Atticus, Jem öldü mü?
Jem m'a trouvée.
Sonra Jem beni buldu.
Puis M. Ewell, je suppose, l'a attrapé et Jem a crié.
Sonra sanırım Bay Ewell onu yeniden yakaladı ve Jem bağırmaya başladı.
Et puis j'ai vu quelqu'un qui portait Jem.
Sonra birinin Jem'i taşıdığını gördüm.
Tu veux souhaiter bonne nuit à Jem, M. Arthur?
Bay Arthur, Jem'e iyi geceler demek ister miydiniz?
Je ne me souviens plus si Jem a 12 ou 13 ans.
Jem'in 12'sinde mi yoksa 13'ünde mi olduğunu hatırlayamıyorum.
M. Finch... vous pensez que Jem a tué Bob Ewell?
Bay Finch... Bob Ewell'ı Jem'in mi öldürdüğünü düşünüyorsunuz?
Je repensai bien des fois à ces jours... à Jem et Dill... et à Boo Radley et Tom Robinson.
O günleri daha sonra pek çok kez düşünecektim... Jem'i ve Dill'i... ve Boo Radley ile Tom Robinson'ı.
Il passerait la nuit dans la chambre de Jem... et il y serait quand Jem se réveillerait au matin.
Bütün gece Jem'in odasında oturur... Jem sabahleyin uyandığında orada olurdu.
Mais Jem! Qu'est-ce qu'il y a? Tu as très mauvaise mine!
Bunun için, sanki iş içinmiş gibi dışarı çıktım ve bu konuda düşünmek için kızkardeşimin evine gittim.
Je pensais que c'était la fin de mes problèmes. Et puis... Mais qu'est-ce que tu fais avec cette oie, Jem?
Parmaklarımın ulaşabildiği noktaya kadar taşı kazın boğazından içeri ittim.
J'ai déjà mis ton oie de côté. Je l'appelle "l'oie de Jem."
Sen yılbaşı için bir tane alabileceğimi söylemiştin, ben de sadece bunun için en şişmanı hangisi diye bakıyordum.
Je n'aimerais pas tomber sur des Jem'Hadar en cueillant des fleurs.
Aşağıda çiçek toplarken Jem'Hadar'la karşılaşmak istemem.
Les gens veulent savoir ce qui s'y passe. Ils pourront jouer à repousser une attaque cardassienne ou à affronter des vaisseaux Jem'Hadar.
İstasyondakiler orada neler olduğunu merak ediyor ve Kardasya saldırısını savuşturmanın veya Jem'Hadar filosuyla karşı karşıya gelmenin hayalini kuruyorlar.
C'est un Jem'Hadar.
Misafirimiz Jem'Hadar.
Si vous voulez des réponses sur les Jem'Hadar, je vous les apporterai.
Jem'Hadar hakkında sorularınıza cevap arıyorsanız, bu cevapları sizin için bulabilecek kişi benim.
Sûrement une autre altération génétique implantée par les Fondateurs pour s'assurer la loyauté des Jem'Hadar.
Muhtemelen Jem'Hadar'ın sadakatini sağlama almak için Kurucuların yaptığı başka bir genetik değişiklikten dolayı.
Ce que les Fondateurs ont fait à ce garçon n'est pas de votre faute.
Kurucuların bu çocuğa ve tüm Jem'Hadar'a yaptıkları senin hatan değil.
C'est toujours un Jem'Hadar.
O yine de bir Jem'Hadar.
Sans doute un autre moyen pour les Fondateurs de s'assurer leur loyauté.
Sanırım, Jem'Hadar'ın Kuruculara bağımlılığını garantilemenin başka bir yolu.
On m'a dit qu'il avait emménagé chez vous.
Jem'Hadar'ın evinde yaşamasına izin verdiğini duydum.
J'aimerais lui donner un choix autre que celui de devenir un cobaye de laboratoire ou un soldat Jem'Hadar.
Sadece, laboratuvar örneği ya da Jem'Hadar askeri olmak dışında başka seçenekler sunmaya çalışıyorum.
Mais n'oubliez pas que c'est un Jem'Hadar et qu'il est dangereux.
Yalnız onun Jem'Hadar olduğunu unutma. O tehlikeli biri.
Nous pouvons trouver une planète où personne ne te gênera, où tu pourras t'épanouir, sans avoir peur d'être envoyé dans un laboratoire.
Ne Yıldızfilosu ne de Jem'Hadar'ın bizi rahatsız etmeyeceği bir yer bulabiliriz. Laboratuvara götürülme endişesi olmadan büyüyüp gelişebileceğin, kendini tanıyabileceğin bir yer.
Je suis un Jem'Hadar et c'est ce que je veux être.
Ben Jem'Hadar'ım, ve olmak istediğim de bu.
Je sais que quiconque n'est pas un Jem'Hadar est mon ennemi.
Artık Jem'Hadar olmayan herkesin benim düşmanım olduğunu öğrendim.
Starfleet a exprimé sa déception d'avoir manqué l'occasion de connaître un peu mieux les Jem'Hadar.
Yıldızfilosu, Jem'Hadar hakkında daha fazla bilgi edinmek için bunu kaçırılmış bir fırsat olarak gördüğünü ve bu yüzden uğradığı hayal kırıklığını ifade etti.
- Salut, Jem.
- Hey, Jem.