Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Jobs
Jobs Çeviri Türkçe
529 parallel translation
J'ai eu des jobs, mais je ne peux pas les garder.
İşler bulabiliyorum ama bunlar uzun süreli olmuyor.
Et faire passer à ce monsieur l'envie d'embaucher des...
As for those jobs, that gentleman is handing out...
Il y a mille jobs plus avantageux.
Bulabileceğim bir sürü meslek var. Bundan daha avantajlı!
Jamais envisagé d'autres jobs?
Kendine başka bir meslek düşünmedin mi?
Qu'ils gardent leurs ordures, leurs escrocs, leur clim et leurs jobs!
Çöpleri de, hırsızları da, klimaları da, işleri de onların olsun!
J'ai deux jobs, je vais pas distribuer des brochures en plus!
Benim iki işim var. İzin günümde broşür dağıtacağımı mı sanıyorlar?
Celle-ci pour des petits jobs, celle-là pour n'importe quand... et une autre pour le dimanche.
İşte bu ayak işleri için, bu gündelik giyim için ve bu da güzel günlerde giymek için.
Si je marche bien sur celui-là, il m'associera à ses autres jobs.
Bu sefer iyi gidersem beni diğer işlerine de alacak. Ya gitmezse?
Fini, les jobs!
İş falan istemiyorum.
Kat a déjà quatre jobs.
Kat'in şimdiden 4 işi var.
J'ai aussi fait des tas de jobs pour le Boss.
Baba için, ben de birçok görev yaptım.
Disons que tous les jobs de cow-boys ont été pris par des hommes.
Farz edelim bütün kovboy kadrosu erkekler tarafından doldurulmuş
J'ai deux jobs à temps plein.
Birbirinden beter iki işte çalışır gibiyim.
J'ai fait tous les jobs du milieu avant d'être un super-héros.
Bu işte süper kahraman olmadan önce her türlü pis işi yaptım.
Je pense qu'on a les deux jobs les plus excitants de la ville.
Herhalde kasabadaki en heyecan verici işler bizim işler.
On peut te trouver plein de jobs légaux.
Bak, sana pek çok yasal iş bulabiliriz.
Comment, on est égaux aux blancs? Nos jobs dépendent d'eux.
Demin de söylediğim gibi beyaz insanlardan iş dileniyorsak, onlarla...
On sera pas égaux tant qu'on aura pas autant de jobs...
Dediğim gibi, onlarla aynı haklara...
J'ai trois jobs.
Üç ayrı işimiz var.
Tu vas avoir les deux jobs?
- Herşeyi sen mi yapacaksın?
Mais on a des jobs, des responsabilités!
Ama bazı insanların gerçek işleri var, biliyorsun sorumluluklar.
Lui et ses amis ont de vrais jobs.
Onun gerçek bir işi var.
Lui et ses amis ont des vrais jobs, alors on se rencontre.
Biliyorsun, ikimizin de gerçek işleri var. Bu yüzden arada sırada rastlıyorum.
Contrairement à ces deux animaux, on a de vrais jobs... et pas le temps de se peloter.
Hayır, sorun yok. O iki hayvanın tersine, bizim gerçek iş ve sorumluluklarımız var. Bütün gün birbirimizi okşayamayız.
Elle a eu des centaines de jobs.
Yüzlerce işe girip çıktığını gördüm.
Ecoute, c'est un peu la dèche. On est entre deux jobs.
Bakın, bir işsizlik dönemi geçiriyoruz, iki iş döneminin tam ortasındayız
J'ai eu des tas de jobs.
Birçok işte çalıştım.
Pourquoi on me file toujours les jobs merdiques?
Bütün bu bok işleri hak edecek ne günah işledim ben?
Ils viennent chez nous, ils nous volent nos jobs et nos femmes et ils agissent comme s'ils étaient chez eux, bon sang!
Buraya geliyorlar, işlerimizi ve kadınlarımızı çalıyorlar ve bu sittiğimin yerinin sahibi gibi davranıyorlar.
Jobs et Wozniak chez Apple, Gates et Allen avec BASIC, les débuts du Homebrew Computer Club. Gelman y était. Des pontes, des milliardaires.
Jobs ve Wozniak, Apple'da Gates ve Allen, Basic yazıyor ev yapımı Bilgisayar Kulübü'nün ilk buluşması.
- Steve Job?
- Steve Jobs?
- Jobs.
- Jobs.
Vous connaissez peut-être Steve Jobs.
Daha önce Steve Jobs ile tanışmış mıydın?
Pour être franc, j'étais satisfait d'être le président de Pepsi-Cola jusqu'au jour où Steve Jobs est venu me débaucher en disant :
Gerçeği söylemek gerekirse, Pepsi-Cola'nın başkanı olmaktan son derece memnundum ta ki Steve Jobs bana gelip şöyle diyene kadar :
On a inventé la souris et des tas d'autres choses et ces crétins de New York voudraient qu'on déballe tout devant Steve Jobs.
Biz fareyi icat edelim, ve New York'taki ahmaklar onu Steve Jobs'a göstermek istesin.
Je suis Steve Jobs.
Ben Steve Jobs.
Bonjour, Steve Jobs.
Paul. Selam, Steve Jobs.
Steve Jobs veut nous couler.
- Steve Jobs bizi öldürüyor.
Steve Jobs!
Steve Jobs.
"Monsieur Jobs désire vous voir dans son bureau ce soir."
"Bay Jobs sizden bu gece ofisinde olmanızı talep ediyor."
Étonnamment, Steve Jobs était le seul mec après qui Bill ne criait jamais. Au contraire.
Tuhaf olan şuydu ki Steve Jobs, Bill'in hiç bağırmadığı tek kişiydi.
Steve Jobs, l'homme qui a su nous guider, l'homme qui voit l'avenir.
Steve Jobs, gerçek bir rehber ışık. Geleceği gören adam. - Doğru, doğru.
Trois mois plus tard, John Sculley renvoyait Steve Jobs
Üç ay sonra John Sculley Steve Jobs'u işten kovdu.
Lisa fait maintenant partie de la nouvelle famille de Steve Jobs
Lisa artık Steve Jobs'un yeni ailesinin bir parçası.
Steve Jobs réintègre Apple en 1997
Steve Jobs 1997 yılında Apple'a geri döndü.
Tu n'avais pas une minute à New York. Trois jobs pour financer ta vie sociale.
Yani, New York'ta çok az zamanın vardı, sosyal hayatına para yetiştirmek için üç işte çalışıyordun.
Vu les jobs que tu m'as piqués à moi et à mes potes.
Benim için batırdığın onca iş düşünülürse.
Je l'étais, mais j'en ai marre des jobs ringards.
Ama şu halime bak. Bir boktan işten diğer boktan işe sürüklenip duruyorum
J'ai eu 43 jobs différents depuis que j'ai arrêté l'école.
Okuldan ayrıldığımdan beri kırküç işte çalıştım.
Dans tous mes jobs, j'ai jamais fait de courbettes à mes patrons.
Çalıştığım hiçbir işte patronlarıma el pençe divan olmadım.
Un, je n'ai rien de mieux, je suis entre deux jobs.
Herşeyden önce, yapacak daha iyi bir işim yok.