Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Jockey
Jockey Çeviri Türkçe
290 parallel translation
Faites-en le jockey de "Hi Hat"!
Gil, Stuffy'i iºe alsana. Hi Hat'e binsin.
Burns, c'est le jockey.
Bazi günler at yerine jokeyin ismini verir.
Mais le jockey est descendu aux trois quarts... et a dut le trimballer sur son dos.
Gumlegs kazandı ama jokey 3. çeyrekte düştüğü için kurdeleye kadar onu sırtında taşımak zorunda kaldı.
C'est un mouton. Le jockey était un gars très insultant.
Jokey çok küstahtı.
- On a tué Goldez, le jockey qui a fait exprès de perdre, hier.
- Goldez isimli jokeyi tanıyor musun? Dördüncü yarışı satarken yakalanan mı?
Le jockey a été tué dans la salle de douches. Or il n'y a pas de traces de pas dehors.
Katil bu taraftan giremezdi dışarıda da ayak izleri yok.
La police a découvert quelque chose sur la mort du jockey?
Whitey, gazeteleri okumadım. Jokey olayı ne alemde? Polis ipucu bulmuş mu?
Du nouveau sur le jockey?
Jokeyle ilgili bir şey var mı? Şu öldürülen jokey.
- Ce jockey me cause du souci.
- Beni asıl düşündüren şu jokey.
- Là où le jockey a été tué?
Jokeyin vurulduğu duş mu?
Tu sais qui a tué le jockey?
Jokeyi kimin öldürdüğünü biliyor musun?
L'arme qui a tué le jockey.
- Bu jokeyi öldüren tabanca. - Nick! Bu muhteşem!
Le jockey n'a pas été assassiné.
Teğmen, jokey öldürülmedi.
Je n'ai pas tué ce jockey!
Jokey cinayetini bana yüklemeye çalışıyorsan hiç uğraşma.
Tout allait bien, puis nous avons relâché Paul, laissant la mort accidentelle du jockey comme appât.
Biz Paul'ü bırakana ve jokeyin rastlantısal ölümünü yem olarak kullanana kadar her şey yolunda gidiyordu.
Le célèbre jockey.
- Şu ünlü jokey.
Je n'avais pas l'air d'un jockey.
Bir cokeye bile benzemiyordum.
Hé, gauchito. Allez, prends l'air d'un jockey.
Bir cokeye benze.
Barrez-vous, sauf Guillaume et Raymond.
Sen de Jockey. İçeri geçip diğerleriyle otur.
Toi aussi, Jockey. Ça vaut mieux.
Hepiniz ahmaklar gibi dışarıya çıktınız.
- Bonsoir, Jockey. Tu m'excuseras.
Hepinizle yarın görüşürüm.
Sauf que j'étais le cheval et Altar Keane, le jockey.
Atlardan birisi ben olmuştum ve Altar Keane de benim jokeyimdi.
Je ferais bien un galop d'essai, vous m'engagez comme jockey?
Beni jokey olarak kabul etmeye ne dersiniz?
- Demande au disc-jockey.
- Disk jokey'e sor.
Le frère du jockey est un ami à moi
Üstelik arkadaşım olur jokeyin ağabeyi
Cependant, le jockey Danny Freed paraît être indemne.
Ancak binici Danny Freed yaralanmamış.
Le jockey, Danny Freed, s'en est tiré avec des blessures légères.
Atın binicisi Danny Freed olaydan hafif yaralarla kurtuldu.
- Ce disc-jockey?
- Şu DJ mi? Şaka yapıyorsun.
Le jockey est l'expérience.
Deneyim jokeydir.
Dites, vous connaissez celle de la joueuse de tuba, échouée sur une île avec un jockey unijambiste?
Söylesene, tek bacaklı jokeyle bir adada mahsur kalan tuba çalan kız için söylenenleri biliyor musun?
Alors le jockey unijambiste dit...
Tek bacaklı jokey böyle demişti...
Un jockey unijambiste?
Tek bacaklı bir jokey mi?
Mercredi, le prince va au Jockey-club.
Prens çarşamba günü Jokey Kulübü'ne gidiyor.
Tu veux être un bon jockey, hein?
Jokey olmak istemiyor musun?
Comme un jockey sur son cheval, grisé par la vitesse et la puissance.
Bir jokeyin, atının üstünde o hıza ve güce hâkim olduğunda ne hissettiğini anlıyorum.
Faut que je les achète avant d'en avoir besoin.
- Çok konuşma, Jockey. Sadece ihtiyacım olduğunda ve sadece bir elma almalıyım.
Suivez là sur votre écran! Son jockey porte une toque claire sur une casaque foncée
Jokeyinin açık renk kaskı ve koyu renk forması var!
Non, à cheval... comme jockey.
Hayır, at yarışları. Jokeydim.
Jockey.
Jokey ha.
Jockey.
Jokey ya.
Le tour du monde à la petite semaine, et puis au retour, tout le monde se file au régime jockey.
Ucuza dünyayı dolaş, sonra gel cimrilik yaparak borcunu biriktir.
Avant la guerre, j'étais jockey.
Savaştan önce jokeydim.
Y mettre un ballon de barrage, ce serait comme... mettre un jockey poids-plume sur un éléphant?
Bir baraj balonunu onlara koymak sanki... Tüy sıklet bir jokeyi file bindirmek gibi mi?
Je n'aimerais pas cela non plus si j'étais routier ou disc-jockey.
Bir kamyon sürücüsü de olsam, plak çevirip duran biri de olsam... yalan söylemenizi istemezdim.
Notre animateur Kip Larkin vous présentera.
Bir disc jockey seni takdim edecek, Kip Larkin.
On ne connaît pas le jockey.
Hiç bilgi yok. Jokeyin adı bile yok burada.
Tu es un jockey, maintenant.
Artık yarış atı jokeyisin.
Mon jockey ne fait qu'utiliser sa cravache.
Benim jokeyim sadece kırbacını kullanıyor, değil mi?
Ici votre meilleur disc-jockey, pour le meilleur du rock,
Üstün DJ Tatlı Al Monte'nin sıkı rock programı başlıyor.
Un jockey?
Jokey tutamayiz.
C'est un jockey.
O jokeydir.