English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Karan

Karan Çeviri Türkçe

2,066 parallel translation
Et chasser les démons qui ont entaché votre âme immortelle.
Ölümsüz ruhunu baştan çıkaran şeytanları içinden çıkartmak için.
Mais il est un de nos meilleurs acteurs.
Kendisi aslında en iyi iş çıkaran aktörlerimizden birisidir.
Un simple brigand dont on parle beaucoup.
Kentteki karışıklığı çıkaran sıradan bir hırsızdı.
Qui t'a emmenée voir La Belle au bois dormant en cachette?
"Uyuyan Güzel" filmini izlemen için seni gizlice evden çıkaran kimdi?
Tu sais, je la claquais avant que sa chatte ne devienne une fontaine, mais il y a une chose qu'elle adorait, c'était quand je m'habillais en femme.
Ben onu, vajinası döner kapıya dönmeden önce beceriyordum ama onu baştan çıkaran tek bir şey vardı : O da kadın gibi giyinmem.
J'ai aussi entendu dire que c'est Jack Bauer qui t'a fait sortir.
Seni çıkaranın Jack Bauer olduğunu da duydum.
Ce n'est pas un exorcisme chrétien que je veux.
Hıristiyan şeytan çıkaran aramıyorum.
C'est soit Esther, soit Daniel qui a allumé ce feu.
Yangını çıkaran ya Esther ya da Daniel.
C'est moi qui vous ai sortie de la voiture.
Seni arabadan çıkaran bendim.
Flinguez-les s'ils font les malins.
Gıkını çıkaran olursa harcamaktan çekinmeyin.
Je sais pas d'où est venue l'idée du sac.
Sırt çantasını ortaya çıkaran şey neydi bilmiyorum.
Comme le monsieur avec le pénis?
Penisini çıkaran adam gibi mi mesela?
C'est moi qui t'ai ramené des enfers. Bonjour, Dean.
Seni cehennem çukurundan çekip çıkaranım.
Je viens d'avoir Linton qui m'a insulté pour avoir mis J'adore Huckabees sur la liste des DVD de l'armée.
Biraz önce, askeriyede "I Heart Huckabees" filminin izlenmesine izin verdiğim için beni çileden çıkaran Linton ile konuştum. Evet.
À moins qu'un aigle tombe du ciel, genre...
Tabii gökten ürkütücü sesler çıkaran bir kartal inmezse!
Tu vires les mauvais garçons, tu écris à l'éditeur.
Kötü adamları ortaya çıkaran sensin. Editöre mektuplar yazan sensin.
Comme Cendrillon. Le moment où Cendrillon torchonne en attendant le prince charmant.
Beyaz atlı prensini beklerken lekeyi ovalayarak çıkaran kül kedisiyim.
Quand vous le dégustez sérieusement, quand vous ne buvez pas rien que pour le plaisir, quand vous y allez à la diafoirus, c'est réellement le sol qui détermine le vin.
Onu gerçekten irdelediğinizde, yani öylesine içmediğinizde, kılı kırk yardığınızda, şarabı ortaya çıkaranın toprak olduğunu anlarsınız.
Votre voiture est celle qui a poussé Dr Brennan et Dr Sweets hors de la route.
Araban, Dr. Brennan ve Dr. Sweets'i yoldan çıkaran kişi olduğunu gösteriyor.
Ned, Angie a toujours été une provocatrice, elle l'est encore.
Ned, Angie her zaman sorun çıkaran biriydi, ve bazı sebeplerden ötürü hala burada.
Il doit y avoir une courbe parfaite pour un lancer qui maximise les chances de faire un panier.
Basket olma şansını en yükseğe çıkaran elverişli bir kavis veya yer olmalı.
Directeur Deedle, je connais parfaitement la capacité de destruction de ces perturbateurs.
Müdür Deedle, ben bela çıkaran kişilerin zarar kapasitesine daha yatkınım.
C'est la dépanneuse qui nous a éjectés de la route.
Bu bizi yoldan çıkaran çekici.
C'est moi qui ai un problème.
Hayır, sorun çıkaran benim, Brian.
Qu'est ce qui est jaune... tout petit... et qui fait croc, croc...
Küçük, sarı ve krak krak diye ses çıkaran şey nedir?
Le type qui a lancé le mandat est un ancien camarade de classe
Arama izni çıkaran kişi benim eski bir sınıf arkadaşım.
Puis on a découvert une ressource encore moins contraignante et une nouvelle ère a commencé.
Daha az sorun çıkaran yeni bir enerji kaynağı keşfedildiğinde yeni bir dönem başladı.
Arathorn et ses Rôdeurs menèrent donc la famille endeuillée vers le Nord, au-delà des puissantes rivières et à travers les vastes forêts du Rhudaur, un pays qui profitait toujours de l'oeil attentif des Dúnedains, et les emmenèrent à son père, le Seigneur Arador,
Ve Arathorn ve kolcuları Kuzey Ailesinin, Güçlü nehirleri geçerek ve Rhadaur'un geniş ormanları içinden. Dunedain'in uyanık gözünün keyfini çıkaran bir diyar.
Si tu le dis plus, je le dis plus.
Tamam. Sustum. Ama o lafı çıkaran ben değilim.
Le type en costume qui les a fait sortir d'ici, ce n'était pas un avocat.
Onları buradan çıkaran takım elbiseli adam var ya... O bir avukat değil.
Dans mon monde, vous êtes soit celui qui me facilite la vie, ou qui la complique.
Bu da sizi hayatımda yer alan iki şeyden biri yapıyor. Sorun çıkarmayan adam ya da sorun çıkaran adam.
Et croyez-moi, vous ne voulez pas être ce dernier.
İnanın bana, sorun çıkaran adam olmak istemezsiniz.
Tu vois je viens juste d'apprendre une nouvelle qui m'as foutu le moral complètement à zéro.
Beni çileden çıkaran bir şey, bir olay olduğunu fark ettim.
Le plus discret.
En az sesi çıkaran.
Police de l'État a saisi vos ami vitesses de avant qu'ils ne tuent quelqu'un.
Polis şu sorun çıkaran arkadaşı birini öldürmeden önce yakalamış Güzel
Mais aussi les trois mecs qui ont découvert le tombeau.
Oh, ve tabii lahiti bulup ortaya çıkaran üç adam.
Je pourrais t'éclater la cervelle, ils m'écriraient - une chanson! - Quoi?
Pekmezini akıtırım da gıkını çıkaran bile olmaz!
Ses tenues de scène marient ceinturons et pantalons en cuir. Intentionnellement conçues pour mettre en évidence son entrejambe.
Kemerlerinden apış arasını ortaya çıkaran deri pantolonlarına, tüm kıyafetlerini kendisi seçer.
Il ôte sa chemise mouillée et incite le public à faire de même.
Islak tişörtünü çıkaran Jim, herkesi kendisine katılmaya çağırır.
Vous vous souvenez de cette statue dénudée qui avait fait sensation à Tampa?
Tampa'daki yaygarayı çıkaran çıplak heykeli hatırlıyor musunuz?
C'est toi qui m'as séduit quand tu as su que j'étais le chirurgien plastique qui pouvait te donner ce que tu voulais.
İstediğin herşeyi yapabilecek bir plastik cerrah olduğumu farkedince beni baştan çıkaran sendin.
"Pour parvenir à la moralité, le Noir, le sombre, le nègre, doit " disparaître de la conscience.
Ahlaklılığa ulaşmak için siyahın, karanın, zencinin bilinçten kaybolması gerekir.
Ça n'en vaut pas la peine. Je n'aime pas plus que vous l'idée que Robert Dunbrook sauve la mise de la police de New York.
New York polisini beladan çekip çıkaranın Robert Dunbrook olması senin kadar benim de hoşuma gitmiyor.
Moi, je me suis toujours sentie déconnectée, comme un rouage sans visage dans une énorme machine déshumanisante.
Mesela ben, kendimi hep kopuk ve kişiyi insanlıktan çıkaran büyük bir makina çarkının kimliksiz dişlisi gibi görmüşümdür.
Tu lui dis pas pour le bien de l'équipe ou pour protéger la femme qui t'a pondu?
Generale ekibin iyiliği için mi yalan söylüyorsun yoksa seni karnından çıkaran kadını korumak için mi?
Elle a appelé l'ambassadeur à Abuja, qui a envoyé un agent nous libérer.
Ve o da Abuja'daki büyükelçiyi, bizi dışarı çıkaran adamı gönderen.
On peut être les premiers à révéler cette affaire.
Bu hikayeyi ilk çıkaran biz olabiliriz.
C'est quoi, ça?
- Anneni hayatından çıkaranın iyi bir sebebi olmalı. - Ne oluyor?
Un divorce n'est jamais facile.
İçi sana zorluk çıkaran insanlarla dolu.
Je pensais qu'il était naze, mais il est pas mal plus naze que je pensais.
Yazın fabrikada olay çıkaran çocuk değil mi o?
Je ne t'ai pas séduit.
Seni baştan çıkaran ben değildim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]