English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Lar

Lar Çeviri Türkçe

219,573 parallel translation
Je ne sais pas. Les investisseurs sont bouleversés.
Bilmiyorum, yatırımcılar üzgün.
Ils ont mes dossiers, tous les commerces.
Dosyalarımı, yaptığım her işi aldılar.
C'est juste que les gens se font plein d'opinion sur Eliza.
İnsanların Eliza'yla ilgili önyargıları var.
Ils étaient la grande histoire d'amour.
Muhteşem bir aşk hikayesi yaşadılar.
Um, la lar... Um, ils prennent au moins un... quelques mois pour devenir adultes.
Larva en azından yetişkinliğe ulaşmak için birkaç ay geçirmeli.
Non. Je n'ai pas besoin de détails.
Ayrıntıları duymak istemiyorum.
Ha, ça devrait le faire!
Kapılar buna neden olabilir.
Ils ont signé un accord dès qu'il s'est réveillé.
Uyanır uyanmaz AMA imzaladılar.
Holly, je sais que les autres docteurs vous ont laissé tomber, mais ils ne voulaient pas sortir des sentiers battus.
Holly, diğer doktorların seni hayal kırıklığına uğrattığını biliyorum ama onlara olaya farklı açıdan bakmayı başaramadılar.
- Elle l'ont prise.
- Fırsatı kendileri yarattılar.
Ces beaux garçons m'ont traitée comme une reine.
Yakışıklı oğlanlar bana kraliçe gibi davrandılar.
Ils sont partis par là.
Buradan geçmiş olmalılar.
Elles étaient sur le toit.
Çatıdaydılar.
Je veux dire, ils l'ont confirmé?
Kimliğini onayladılar mı?
Owen et Amelia sont en chemin.
Owen'la Amelia yola çıktılar bile.
Du fric, de l'herbe et des meufs.
Para, ot ve karılar.
" Du fric, de l'herbe, des meufs.
" Para, ot ve karılar.
Il a pas tué de Romains.
Romalıları öldürmedi ki.
- Je pense que les Chrétiens en ont tué.
- Hristiyanlar Romalıları öldürdü sanırım.
Parce que quand vous prenez des drogues illégales...
Evet, torbacılar. Çünkü uyuşturucu yasa dışı olursa
- Et les dealers...
- Torbacılar da...
Ils nous ont appelés et on a répondu.
Bizi aradılar, biz de adamla konuştuk.
Ce n'est plus comme avant.
Eskisinden farklılar.
Mais du fric, de l'herbe et des meufs!
Ama para, ot ve karılar.
Certaines personnes disent que c'est le Citizen Kane des films de Michael Jordan.
Bazıları der ki, Michael Jordan filmlerinin Yurttaş Kane'i gibidir.
Les dealers sont les pires.
Torbacılar ne fena ya.
C'est facile de me considérer comme un monstre. J'ai rencontré les monstres de l'histoire, Raymond, et croyez-moi, je n'en suis pas un.
Beni bir canavar olarak görmenin kolay olduğunu biliyorum ama zaman canavarlarından bazılarıyla karşılaştım Raymond ve inan bana, ben onlardan biri değilim.
Ils sont mignons à finir les phrases de l'autre.
Ne kadar yakınlar. Birbirlerinin kötü uyarılarını tamamlıyorlar.
Ils m'ont raconté comment je suis mort pour vous. Je ne les croyais pas. Croire qui?
Evet, nasıl yumuşayıp siz ezikler için öldüğümü anlattılar ama inanmadım.
Je dois souffrir de ce qu'on appelle l'"obusite", que certains appellent "lâcheté".
Sanırım siperde "savaş bunalımı" denen şeyi yaşıyorum. Ama tabii bazıları "korkaklık" demeyi de tercih edebilir.
Suffisamment longtemps pour qu'on retire les blessés du champ de bataille.
Sadece yaralıları savaş alanından alabilene kadar.
Et pour que les Anglais fassent de même.
İngilizler de kendi yaralılarını alabilir.
Votre attention, combattants.
Tüm savaşçıların dikkatine.
Mais je vous implore, à cet instant, d'être alliés et de respecter un cessez-le-feu pour que les blessés soient retirés du champ de bataille.
Ama iki ordumuzdan da rica ediyorum yaralılar savaş alanından alınabilene kadar dost olun ve ateşkes yapın. Gün gelir ;
Tu viens de déclencher l'alarme silencieuse?
Lian Yu. Suikastçılar Birliği.
Ce sont des chansons originales.
Pekâlâ... Bunlar orijinal şarkılar.
Elles t'ont volé ta jeunesse?
Gençliğini çalıp seni sıkıcı mı yaptılar?
Tu as l'habitude de mal parler à tes domestiques, mais ce n'est pas une raison pour maltraiter cette aide transsexuelle.
Eminim yardımcılarınla böyle konuşuyorsundur Xan ama bu cinsiyet değiştirmiş hünerli işçiye ayrımcılık yapma.
Les plus grands tubes sont écœurants.
En büyük hitlerimizden bazıları iğrenç.
J'ai pensé que ça aiderait à raviver de bons souvenirs.
Eski güzel anıları canlandırabileceğini düşündüm.
Un méli-mélo de, je ne sais pas, comme un vieux testament de feu et de soufre mélangé à un commerce de gobelins d'Halloween et de remède de charlatan.
Eski Ahit'teki cehennem azabıyla yılan yağı ve Cadılar Bayramı goblinleri karışımı bir yer.
Ça surprend les Américains quand ils ont des ennuis ici.
Burada başı belaya giren Amerikalılar buna hep şaşırır.
Ils viennent de mettre Reid en examen pour le meurtre de Nadie Ramos.
Reid'i Nadie Ramos'u öldürmekle suçladılar.
Ils ont approuvé l'extradition.
- İadeyi onayladılar.
Notre rétention? Vigoureuse tirant sur le porno.
Kullanıcıları tutmakta başarılıyız, hatta ırzına geçiyoruz.
Il suffit pas de tortiller ton boule pour faire bander les financiers de la vallée.
Kıçını sallayıp Vadi'deki yatırımcıların sikini kaldırmayı bekleyemezsin.
Les dieux de la tech devaient s'exprimer à travers moi.
Sanırım teknoloji tanrıları benim vasıtamla dile geldiler.
Il suffit à n'importe quel crétin de dire "VR" dans une pièce, les financiers jettent du cash.
Hangi salak o odaya girip "V" ve "R" harflerini söylese, yatırımcılar paraları üzerine saçmaya başlar.
Visiblement, 33 % de vos utilisateurs ont moins de 13 ans.
Görünen o ki, kullanıcılarınızın üçte biri, on üç yaşın altında.
Oui, mais nos utilisateurs tchattent entre eux, pas avec de vieux pervers.
Evet ama bizim kullanıcılarımız birbirleriyle konuşuyorlar Jared, yaşlı heriflerle değil.
Que t'ont-ils fait?
Sana ne yaptılar böyle?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]