Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Laser
Laser Çeviri Türkçe
1,999 parallel translation
Ca rend l'enlèvement au laser beaucoup plus facile.
Lazerle yok etmek daha kolay olacaktır böylece.
Quoi, l'épilation au laser?
Epilasyon işine mi?
Vous le savez bien, à des petits bonhommes verts avec des antennes et des fusils laser.
Neye benzediklerini biliyorsunuz. Antenli, lazer silahlı küçük yeşil insanlar. "Beni liderinize götürün, Dünyalılar" falan derler.
On me fait de la chirurgie au laser.
Lazer tedavisine gittim bile.
- C'est marqué qu'ils utilisent le laser et que c'est une nouveauté révolutionnaire.
- Burada lazer kullandıkları yazıyor çok büyük olay yaratması bekleniyormuş.
Je peux dessiner un sabre, un sabre laser ou une épée normale.
Bir kılıç çizebilirim, bir ışın kılıcı ya da normal bir kılıç.
Sauve-toi, Laser!
Koş, Laser, koş!
Tu sais, tu m'as toujours plu, Laser.
Bilirsin hep senden hoşlandım, Laser.
Ils verront le laser.
Lazeri görecekler.
Pas de ficelles laser dans la classe, s'il vous plaît.
Ders sırasında lazerle oynamayın, lütfen.
Je peux aller au garage prendre mon pistolet laser?
Garaja gidip lazer silahımı alabilir miyim?
Châssis en carbone. Système anti-recul Hellfire. Visée laser Zayonn.
İnanılmaz bir sistem ve mekanizma.
La procédure en soi est semblable à une opération oculaire au laser.
Lazerli göz ameliyatı kadar basit bir ameliyattır.
Le télescope laser aura besoin de plus, pour observer ça. Quoi que ça puisse être.
Şu şey her neyse, daha yakından bakmak istersek lazer teleskopunun daha fazla enerjiye ihtiyacı olacak.
le laser désaligné, la fuite d'antimatière...
Önce lazer sapması, sonra da anti madde sızdıran enerji pili.
J'ai fait un carton hier soir... j'ai dégommé 3 noobs avec un laser.
Dün gece en manyak 3'lüyü yaptım. Bir Sparta Lazeri ile 3 eziği aldım.
Tu connais les règles des échecs d'agent secret à obstacle laser.
Yazık oldu. "Gizli Ajan, Lazer Engelli Satrancı" kurallarını biliyorsun.
On amène des filles ici pour jouer aux strip-échecs laser.
Buraya birkaç kız getirip "Lazer Görüşlü Striptiz Satrancı" oynayalım.
Désolé, le déjeuner d'agents secrets avec obstacles laser, c'est stupide.
Kusura bakmayın beyler ama "Gizli Ajan Lazer Engelli Akşam Yemeği" aptalca.
Il crée des empreintes en 3D au laser.
Lazer, izin üç boyutlu görüntüsünü oluşturuyor.
Ça a été fait avec un laser.
Plazma bıçağıyla kesilmiş bu.
Tes stats de Laser Tag sont presque inexistantes.
Lazer savaşında isabetin yok.
Vous croirez pas ce qu'il s'est passé au laser tag hier soir.
Dün gece lazer savaşlarında ne olduğuna inanmayacaksınız.
Écoutez, vous êtes un bon joueur de laser tag.
Bak, sen iyi bir lazer savaşları oyuncususun.
{ \ pos ( 192,210 ) } Je peux pas croire que tu sois viré du laser tag.
Lazer savaşlarından atıldığına inanamıyorum.
{ \ pos ( 192,210 ) } Barney, on est trop vieux pour mettre du papier toilette { \ pos ( 192,190 ) } parce que tu peux plus jouer au laser tag.
Barney, sırf senin lazer savaşlarında oynamana müsaade etmiyorlar diye bir mekânı tuvalet kâğıdıyla kaplamak için çok yaşlıyız.
{ \ pos ( 192,190 ) } Et au passage, trop vieux pour le laser tag.
Aslına bakarsan lazer savaşları için de çok yaşlıyız.
{ \ pos ( 192,210 ) } Ted, le laser tag n'a aucune limite d'âge.
Ted, lazer savaşlarında yaş sınırlaması soktur.
{ \ pos ( 192,210 ) } J'ajoute le laser tag à la liste de Murtaugh.
Lazer savaşlarını Murtaugh Listesi'ne ekliyorum.
Et après ça, tu passes le laser tag au PQ avec moi.
Ve ben yaptıktan sonra, benimle birlikte lazer savaşları mekânını TKlayacaksın.
Si tu peux finir ta liste avant moi, on va au laser tag le couvrir de PQ et tu payes le papier toilette.
Eğer ben listeyi senin listenden önce bitirirsem benimle beraber lazer savaşlarını TKlamaya geleceksin. Tuvalet kâğıtları da senden olacak.
Allons recouvrir le laser tag de PQ.
Haydi Lazer Savaşları'nı TKlamaya gidelim.
C'est une lame d'acier et titane, antirouille, biseautée au laser, et la pointe agrandit la longueur totale du manche usiné en thermodurcissable, qui ne se fissure pas, ne s'ébrèche pas ne se ternit pas et n'absorbe rien.
Lazerle eğim verilmiş, titanyum çelik, paslanmaz bıçak. Sapa giren uzantısı, ısıl reçine sapın sonuna kadar uzanıyor. Çatlamıyor, kırılmıyor, solmuyor, herhangi bir maddeyi soğurmuyor.
Il se l'est fait enlever au laser.
Lazerle sildirmiş.
Galuski nous a fait une clé sur la tourneuse laser du service.
Galuski mühendislik bölümündeki lazerle yaptı.
- on a un laser peut-être.
Lazer kesici kullanırsınız, belki.
Oh mon Dieu le laser de la mort s'attaque à vos jambes.
Aman Tanrım! Ölüm lazeri bacaklarına saldırıyor.
Laisse moi investir dans ce scalpel au laser.
Lazer neşter işine yatırım yapmama izin ver.
- Première classe, visée laser.
- En iyisinden. Lazerle çalışıyor. Ben bunu...
Dès que tu la trouves, vise-la au laser. - Je m'occupe du reste.
Önce onu bulup silahla hareketsizleştir ve ben de sizi güvenli bir şekilde çıkarayım.
C'était un laser à visée automatique en orbite basse.
Projesi, kendinden hedeflemeli düşük yörüngeli lazerdi.
Ils avaient des hélicoptères et des armes à viseur laser, ils nous ont mis dans l'hélicoptère...
Helikopterleri, lazerli silahları vardı sonra bizi helikopterlere atıp...
Une grille laser aléatoire se répète toutes les 5 minutes.
Lazerin hareketi her 5 dakikada bir değişiyor.
Pas évident sans... sabre laser.
Şey olmadan zor açıkçası... Işın kılıcı, sağ olun.
Où est ton sabre laser?
Işın kılıcınız nerede?
Voici son sabre laser.
Bu onun ışın kılıcı.
- Un sabre laser?
- Yani bir ışın kılıcı mı?
J'ai été touché par la torpille laser d'un transport blindé
Az önce İmparatorluk askerlerinden lazer yedim..
Mesdames et messieurs, c'est l'heure du combat au sabre laser.
Baylar ve bayanlar, bu sizin ışın kılıcı savaşınız.
On ne veut pas de ce genre de combat au sabre laser.
Bilirsin, ışın kılıcı savaşında bunlar olmaz.
- Scie laser.
Lazer testeresi.