Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Left
Left Çeviri Türkçe
283 parallel translation
Cette soirée sur la rive gauche. La robe que je vous avais achetée.
Irmağın Left Bank yakasındaki o geceyi hatırladın mı, sana aldığım o mavi elbiseyi giymiştin hani?
Depuis que tu es partie?
You mean all these weeks since you left me?
Sauf que les artistes de la rive gauche... habitaient dans des mansardes... et que c'était des meurt-de-faim.
- Evet. Left Bank'ta yaşayan çocuklarla ahbaplık kurunca yıkık dökük tavan aralarında yaşadıklarını ve çoğunun son derece yetersiz beslendiğini gördüm.
C'est là que nous avons notre farm. On the left. A gauche.
Biz buradayız, küçük bir çiftlik solda da Sinistra.
Vous connaissez. "J'ai laissé mon coeur à San Francisco"?
"I Left My Heart in San Francisco?" yu biliyor musun?
- Oui, et elle s'appelait... "J'ai laissé mon coeur à San Diego".
Önce biz yazdık ancak adı, "I Left My Heart in San Diego" ydu.
- On est sur la rive gauche?
Left Bank'tayız değil mi? Ne?
- La rive gauche?
Left Bank.
C'est celui d'une petite maison isolée, de la rive gauche.
Bu numara Left Bank üzerinde küçük bir eve ait.
Je broie du noir à Istanbul le cafard d'Istanbul on me colle 30 ans je n'ai plus rien à perdre...
Got the old lstanbul blues lstanbul blues they give me 30 years ain't got nothing left to lose...
A présent, vous pouvez inspecter la rive gauche et Montmartre incognito.
Artık Left Bank ve Montmartre'da kimse sizi tanıyamaz.
Il parie à tour de bras.
He's making bets left and right.
Continuez tout droit, tournez à gauche, puis tout droit.
Via Layetana, right? Go straight, turn left and go straight
Il a éliminé Burton en début de manche, mais a concédé une base à Sazlo et deux à Billy Left.
I lite trubbel här, han fläktade Burton i första omgången. Släppte Saslo och dubblade Billy Left.
Left Hand Lacey au piano.
Piyanoda, "Sol El" Lacey.
- On t'a sonné, Left Hand?
Sana soran oldu mu "Sol El"?
- Où est Left?
Sol nerede?
Left, tu es encore en retard.
Sol, yine geç kaldın.
Left, vire-la. Et vite.
Sol, defolup gidelim buradan.
Left, tu ne devrais pas l'amener ici.
Yanlış seçim, Sol. Buraya hatununu getirmek yanlış seçim.
- Assure, Left.
Doğru olanı yap, Sol.
Left, tu crains.
Sol, senin lanet sıran geldi.
Tu parles aussi pour Left Hand, qui est en retard?
Yani demek istediğin, "Sol El" yine gecikti.
"Had left the flushing..."
"... kızarmış... "
Tiens, Lefty. Prends un verre.
Left, şarabın.
C'est qui, lui?
Left, Bu adam kim?
C'est la bague de ma femme.
Left, o karımın lanet olası elmas yüzüğü.
C'est un fugazzi.
Taklit., Left.
- Hé, Left, du calme...
- Hey, Left, yapma...
Je regrette, Left, mais je suis à la bourre, tu sais? Alors...
Affedersin, Left, ama biraz acelem var.
Left, c'est Donnie. Quelles sont les nouvelles?
Left, Donnie. kontrol ediyorum
Sonny Black est ton ami.
Left, Sonny Black senin dostun.
- Un verre, Left?
- Şarap ister misin, Left?
Salut, Left.
Hey, Left.
- Qu'est-ce que tu fous, Left?
- Ne yapıyorsun, Left?
Qu'est-ce que je ferais sans toi, Left?
Seninle ne yapacağım, Left? Seninle ne yapacağım?
- Left, tu lui plais.
- Left, sanırım senden hoşlandı.
- Left, je suis de ton côté.
- Yapma, Left, ben senin tarafındayım
Je déconnais, c'est tout.
Left, hadi. Boş konuşuyordum.
- Je ne sais pas, Left.
- Bilmiyorum.
- Si c'était pas pour Left, je... - Ça suffit.
- Bu Left için olmasaydı, ben- -
Left, occupe-toi de l'enregistrement, veux-tu?
Left, işlemleri hallet.
Tu sais quoi faire si tu trouves cet indic, Left?
O fareyi bulunca ne yapacağını biliyorsun, değil mi, Left?
Raconte-toi des histoires, Left.
Kendini istediğin gibi kandır, Left.
- Left. - Oui, quoi?
- Left.
I just left Mr McGregor.
McGregor'u gördüm az önce.
À gauche. Il y a une fontaine.
Turn left until you see the fountain
Left Hand.
Sol El.
Left Hand, j'en ai vraiment besoin.
Sol El, buna cidden ihtiyacım var
He fled town, and left chaos and disorder... "
Terketti kenti... kaosu ve düzensizliği ardında bırakarak
Left, qu'est-ce qu'on fait?
Left, Ne yapıyoruz?