English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Leur

Leur Çeviri Türkçe

145,501 parallel translation
Ça aura une certaine influence, voire même leur faveur.
Koz elde ederiz ve belki taraftarlıklarını bile kazanırız.
Leur pow-wow s'est soldé par un échec.
Müzakere etmek için bir toplantı yapmışlar ama fiyaskoyla son bulmuş.
Je suis leur unique chance et espoir.
Onların tek şansları ve umutları benim.
Il a raison de craindre que quelqu'un ne leur fasse du mal.
Birileri onlara zarar verir diye korkmakta haklı.
Un prophète avait prédit qu'il était destiné à être renversé par un de ses enfants, alors Chronos dévora ses fils dès leur naissance.
Bir kâhin, kaderinde evladı tarafından alt edilmek olduğu kehanetinde bulununca Kronos, oğullarını doğdukları an yutmuş.
Que leur est-il arrivé, papa?
- Onlara ne olmuş baba?
Ils mettent leur propre conception de la vertu au-dessus du bien-être de toute l'humanité.
Kendi yanlış yönlendirilmiş doğrularını tüm insanlığın refahının üzerine koyuyorlar.
Si, par contre, ils suivaient, je ne sais pas, mon exemple, qu'ils mettaient toute leur énergie à aider leurs prochains, ce ne serait plus aussi cauchemardesque, n'est-ce pas?
Bunun yerine kurallara uysalar, ne bileyim, mesela benim gibi bütün enerjilerini birine gerçekten yardım etmeye harcasalar o zaman bunlar kâbus gibi olmaz öyle değil mi?
Il fera partie de leur conscience collective.
Onların ortak bilincinin bir parçası hâline gelir.
- pour éliminer leur stupide Parte... - Essayer d'inspirer les gens?
İnsanlara ilham olmaya mı çalışıyorsun?
Leur théologie entière a été basée sur la fin du monde.
İnanışlarının temeli tamamen Dünyanın sonundan kurtulmaya dayalıydı.
Je pense qu'il y a une raison que "des cendres nous nous lèverons" provient d'une prière native tout comme je pense qu'il y a une raison qu'un logo d'entreprise soit devenu leur symbole sacré.
Sanırım, şirket logosunun dünyalıların kutsal sembolü haline gelmesini bir nedeni olduğunu düşündüğüm gibi, "Küllerden yükseleceğiz" sözünün de dua haline gelmesinin bir nedeni var.
Je sais qu'Azgeda a marché sur Arcadia et pourtant vous avait fait une autre alliance avec eux, un accord pour sauver leur peuple, pas le mien.
Benim bildiğim şey şu azgeda, arkadia'ya gittikten sonra onunla yeni bir ittifak kurdunuz onun insanlarını kurtarmak için anlaştınız, benimkiler için değil.
On leur fait croire que tu es d'accord.
John beni dinle. Bu konuyla sorunun olmadığını düşünmelerini sağla
Ne leur donne pas une raison de te choisir après.
Düşün. Bir sonrakine seni seçmeleri için onlara sebep verme.
Les Présidents Reagan et Bush fils ont transféré temporairement leur pouvoir au vice-président.
Başkan Reagan ve 43. Başkan Bush güçlerini geçici olarak yardımcılarına teslim etmişlerdi.
Les gens arrivent de partout, déposent des fleurs, brandissent des pancartes et prient pour que leur Président se rétablisse vite.
Her bölgeden insanlar iyi dileklerini sunmak için buradalar. Çiçekler bırakıp, pankartlar açıp Başkan'ın hemen iyileşmesi için dualar ediyorlar.
J'ai mis sa protection au parfum, qu'ils lâchent du lest s'il venait à le leur demander.
Güvenlik ekibiyle de görüştüm, eğer isterse Başkan Yardımcısı'na bol bol alan vermelerini söyledim.
M. le Président, j'ai passé toute ma carrière à traquer des criminels qui vous feraient croire à leur innocence.
Başkanım, kariyerim, insanı iyi adamlar olduklarına inandıran suçluların izini sürmekle geçti.
- Je vous jure que je leur ai tout dit.
- Yemin ederim, onlara her şeyi anlattım.
Peu importe leur philosophie... ils pensaient que vous ne seriez certainement pas un obstacle.
Belki anarşidir. Felsefeleri ne olursa olsun muhtemelen en az sizin engel teşkil edeceğinizi düşündüler.
Il ne leur reste que quelques propriétés, dont ils paient encore les taxes, bizarrement.
Geriye sadece birkaç mülkleri kaldı ama ilginçtir ki emlak vergilerini hâlâ ödüyorlar.
Républicains modérés, aux liens minimes avec le lobby des armes, il leur reste assez de temps
Ilımlı Cumhuriyetçiler. Silah lobisiyle az bağı olan, hem de gelebilecek tepkileri
- Ça aiderait les habitants à fermer les yeux sur le vote de leur sénateur républicain.
- Colorado'luların, Cumhuriyetçi senatörlerinin evet oyunu görmezden gelmelerinin fiyatını sordun.
On remercie les sénateurs qui ont voté oui pour leur courage en promettant de continuer notre combat.
Evet diyen senatörleri cesaretleri için tebrik eder, bu mesele için savaşacağımızı söyleriz.
Si les coûts les inquiètent, rappelez-leur ce que ça coûte de nettoyer leurs dégâts, surtout quand ils auront une amende.
Dertleri oysa pisliklerini temizlemek kaça mal oluyor, hatırlat, özellikle de vereceğimiz cezalardan sonra.
Il m'a dit que leur programme de musique allait perdre ses subventions.
Müzik programlarının parası kesilecekmiş.
Malheureusement, leur subvention va s'arrêter.
Ancak ne yazık ki bursları kesilmek üzere.
Ils peuvent seulement donner leur recommandation.
Sadece Meclis'e tavsiyede bulunabilirler.
Si vous leur faites confiance, moi aussi.
Sen güveniyorsan ben de güvenirim.
Ce n'est pas l'auditorium de leur lycée.
Lisenin konser salonunda değiller sonuçta.
- Ils s'en souviendront toute leur vie.
- Bunu asla unutmayacaklar.
Vous leur donnez les faits, et je leur force la main.
Sen bilgi verirsin, ben gözlerini korkuturum.
Mais devant l'OTAN, les Français veulent que nous soyons les premiers à amener le sujet, ce qui leur donnera le choix d'en débattre ou même de sans retirer si ça leur chante.
Ama istiyorlar ki NATO'nun önünde meseleyi masaya önce biz yatıralım, böylelikle isterlerse eleştirsinler, hatta geri çekilsinler.
Et cela repose entièrement sur le fait que les Russes réduisent leur armement nucléaire stratégique en réponse proportionnelle aux actions de l'OTAN, ce que le président russe m'a assuré être prêt à faire.
Rus Federasyonu'nun da NATO'nun hareketlerine karşılık olarak stratejik nükleer silahlarda azaltmaya gideceği oldukça beklenen bir sonuç. Rus Başkanı, buna hazır olduklarını bana bizzat bildirdi.
Leur leader, Majid Nassar, a été payé pour s'en attribuer le mérite.
Liderleri Majid Nassar, saldırıyı para karşılığı üstlendi.
Ils ont cru l'histoire que Lozano leur vendait.
Lozano'nun yemini yuttular.
Je ne leur parlerai pas.
Konuşmuyorum.
Ils pensent que vous pourriez être un témoin potentiel dans leur enquête sur l'explosion du Capitole.
Soruşturmalarında muhtemel bir tanık olabileceğini düşünüyorlar.
Je ne vais pas leur lâcher mes sources!
Kaynaklarımı vermem.
Stepulov est pratiquement leur chef, il ne risquerait pas de franchir une frontière à moins que ça soit vraiment important.
Stepulov onların lideri olduğuna göre çok önemli bir şey olmadıkça sınırı geçmeyi riske etmezdi.
Stop les bavardages à propos de leur activité ici, on sait qu'il y avait des traces de nitroglycérine dans le conteneur.
ABD'de Dabbur Zann faaliyetleri konusunda pek ses yok ama tıbbi inceleme konteynerde nitrogliserin kalıntılarına rastladı.
Et Dabbur Zann ont augmenté leur recrutement en Amérique.
Dabbur Zann son zamanlarda Amerikalı eleman alımlarını artırdı.
Leur système a enregistré un avis de décès.
Sistemleri ölüm girdisi yapmış.
Ils ont fait tout leur possible.
Ellerinden geleni yaptılar.
Je leur ai déjà dit tout ce dont je me souvenais.
Onlara zaten tüm hatırladıklarımı söyledim.
Les Rois sont réputés pour leur silence.
Konuşmaz... Kings'in sessizlik yemini var.
On ne peut pas attendre la phase deux. Sandstorm pourrait à tout moment lancer leur prochaine attaque.
Sandstorm bir sonraki saldırısını her an başlatabilir.
Si on a un groupe de terroristes qui est après nous pour leur HMX.
Ne farkeder? Eğer bir sürü terörist HMX'leri için bizi kovalarsa farkeder.
Ils attendent leur expédition en Algérie.
Kargoyu Cezayir'de bekliyorlar.
J'ai tiré dans leur gilet. Ces gilets ont des coutures.
O yeleklerde dikiş yerleri var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]