Liên Çeviri Türkçe

Liên, lève-toi.

Liên, uyan.

Liên, il est tard.

Liên, geç oldu.

Liên, et l'échalote en feuilles?

Liên, arpacık soğanlarını ocağa koydun mu?

Liên dit que tu adores le marché, c'est vrai?

- Liên alışveriş yapmayı sevdiğini söyledi.

Je vais dire à Liên de te préparer un café.

- Liên sana bir kahve yapsın.

Liên t'appelle "grand frère" et tu lui dis "grande soeur".

O sana "ağabey" diyor, sende ona "abla" diyorsun.

Il faut d'abord qu'il arrive à dire : "petite soeur Liên".

Ama ilk önce "küçük hanım Liên" demeyi öğrenmeli.

Liên, dressons l'autel pour la cérémonie.

Liên, sunağı merasim için süsleyelim.

Liên, Toân voudrait quelque chose.

- Liên, Toán bir şey istiyor.

Liên...

Liên?

Liên.

- Liên.

Liên est partie?

Liên gitti mi?

Liên ne mérite pas d'être maltraitée.

Liên bunu hak etmiyor.

Tout à l'heure, j'ai invité Liên à entrer.

Az önce Lien'den içeri gelmesini istedim.

C'est ça, au revoir Liên.

- Aynen öyle. Hoşça kal, Liên.

Allons-y, Liên.

Hadi gidelim, Liên.

Liên me l'a dit.

Liên söyledi.

Liên m'a servi des fruits.

Liên biraz meyve ikram etti.

Tout à l'heure, je l'annoncerai à Suong et Liên.

Birazdan gidip kız kardeşlerime gebe olduğumu söyleyeceğim.

- Bonjour, "grande soeur" Liên.

- Liên Abla.

Liên a raison.

- Liên haklı.

Bonjour Liên, que fais-tu sous la pluie?

Bu yağmurda ne yapıyorsun?