Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Luke
Luke Çeviri Türkçe
8,053 parallel translation
Depuis que Luke est mort.
Luke öldüğünden beri konuşmadım.
Luke?
Luke?
Parfait. Merci, Luke.
Teşekkürler, Luke.
Matthieu, Marc, Luc, John, Quelque chose... Comme, ce que tu entendrais dans une église.
Matthew, Mark, Luke, John bir şey gibi, kiliseden duyacağın türden.
À St Luc, ils ont reçu quelques nouveaux appareils.
St. Luke'ta çoğunu B-Model cihazlarla yapıyorlardı.
Arnold est assistant à St Luke.
Arnold bu arada St. Luke'ta çalışıyor.
Ça fait trois voix pour "on se débarrasse du bateau."
"Tekneden kurtulmalıyız" a üç oy oldu. - Luke?
- Luke? - Ne comptez pas sur moi.
- Beni saymayın.
Mon fils Luke joue un championnat.
Oğlum Luke şampiyonlar gibi oynuyor.
Luke est mort.
Luke öldü.
J'étais censé fusionner ma magie avec toi, mais j'ai eu Luke à la place.
Gücümü seninle birleştirmem gerekiyordu. Ama Luke ile birleştirdim.
La fusion s'est faite avec Luke, et j'ai gagné, donc j'ai absorbé la magie de Luke, j'ai dû aussi hériter des ses qualités comme l'empathie.
Kardeşim Luke'la birleştim ve kazandım, yani Luke'un gücünü emdim, empati gibi bazı özeliklerini almış olmalıyım.
Je ne sais pas si tu le sais mais quand Kai a fusionné avec Luke il est passé par une métamorphose.
Biliyor musun bilmiyorum ama, Kai Luke'la birleştiğinde bir metamorfoz geçirmişti.
Luke, t'es prêt pour ça, pas vrai?
Luke, buna hazırsın değil mi?
Je veux dire, Luke.
Yani Luke.
Tu continues de secouer ma main, Luke.
Hala elimi sıkıyorsun, Luke.
Euh, où est Luke avec mon "Drank"?
Uhh, içkim ve Luke nerede kaldı?
Est... Est ce que Luke sait que tu es toujours là?
L-Luke senin hala burda olduğunu biliyor mu?
Ça à l'air fun... Mais je traine avec Prudence, et on est en quelques sortes en train de faire "Un jour dans la vie de Luke".
Kulağa hoş geliyor... ama şu anda Prudence'yle takılıyorum ve sanki "Luke'un Yaşamından Bir Gün" gibi.
Luke, je dois te dire quelque chose.
Luke, sana bir şey söylemeliyim.
Où est Luke?
Luke nerede?
Dieu merci Prudence rentre en Angleterre demain avec son corps de poupée gonflable avec ses caprices sans effort, et enfin j'aurais Luke pour moi.
Allah'a şükür Prıdence, yarın o küçük, bebeksi, seksi vücuduyla İngiltere'ye dönüyor. Ve kaprisli mizahı ile. Ve sonunda Luke geri gelecek.
Luke, es-tu fou?
Luke, çıldırdın mı sen?
Prudence, Luke est le père.
Prudence, babası Luke.
Elle veut une carte verte, Luke.
O yeşil kart istiyor, Luke.
Luke, on va avoir un bébé.
Luke, bir bebeğimiz olacak.
Tu t'es engagé.
Luke, bir anlaşma yapmıştık.
On va avoir une famille, Luke.
Bir aile kuruyoruz, Luke.
Mais Luke t'aime.
Ama Luke seviyor.
Il veut nous emmener dîner, Luke et moi.
Luke'la beni yemeğe çıkarmak istiyor.
Si toi et Luke avez 22 ans, vous êtes assez âgés pour fusionner.
Luke ve sen 22 olduysanız,... birleşmeye hazırsınız demektir.
C'est pourquoi on a utilisé notre super pouvoir de persuasion pour que notre père pense que Jo est assez forte pour vaincre Kai, afin que Luke et moi n'ayons pas à fusionner.
İŞte bu yüzden Luke ve ben tüymemek için ikiz güçlerimiz konusunda babamı ikna edeceğiz, Jo'nun Kai'den güçlü olduğunu söyleyeceğiz, böylece Luke ve ben birleşmek zorunda kalmayacağız.
Toi et Luke fusionnez, Luke gagne, tu meurs.
Sen ve Luke birleşirsiniz, Luke kazanır, sen ölürsün.
Au cas où papa Parker dit non à Liv et Luke, vous lui mettez juste lâche, et elle fusionne avec Jo quand même?
Baba Parker Liv and Luke'u reddederse, onu serbest bırakacak ve Jo'yla birleştirecektin ha?
Luke, où vas-tu?
Luke, nereye gidiyorsun?
Luke, réveille toi.
Hadi. Luke, Luke, uyan.
Luke, réveille-toi.
Luke, uyan.
Luke est apparu, et il a fusionné avec Kai.
Luke ortaya çıktı, ve Kai'yle birleşti.
Luke, réveille-toi.
Luke! Luke, uyan. Uyan, Luke.
Pourquoi Luke ne me rappelle pas?
Luke beni neden geri aramıyor?
Réveille-toi, Luke.
Uyan, Luke.
Il est p...
O... Luke.
- Luke, non!
Luke, yapma!
Alors la fusion a eu lieu avec mon frère Luke, et j'ai gagné, ce qui a été génial car j'ai absorbé sa capacité à faire de la magie, mais là je ne peux pas arrêter de penser à la façon dont Luke est mort,
Sonra kardeşim Luke ile şu birleşme hadisesi yaşadı. Ben kazandım. Çok iyi oldu çünkü onun büyü yapabilme özelliğini aldım.
Quand j'ai absorbé la magie de Luke, j'ai dû avoir quelques-unes de ses qualités comme l'empathie.
Evet. Luke'un gücünü alırken onun bir başka özelliğini daha almış olmalıyım. Empati gibi mesela.
Comment Luke a-t-il pu faire ça?
- Luke bunu nasıl yapabildi?
Alors prends tout ce dont tu as besoin et partons d'ici, ou Luke sera mort pour rien.
Bu yüzden ihtiyacın olan şeyleri al da buradan gidelim. Yoksa Luke bir hiç uğruna ölmüş olacak.
Au moins, Luke et moi serions toujours ensemble.
En azından o zaman Luke ile hâlâ birlikte olabilirdik.
Luke ne m'a pas complètement envahi.
Luke beni tamamen ele geçirememiş.
J'aurais été bien avec n'importe quelle qualité de Luke, les cheveux, tout le truc gay...
Bu arada Luke'un herhangi bir özelliğini almamda sıkıntı yok. Saçları olur, eşcinsel tavırları olur...
et que la vie de Liv est ruinée.
Ama şimdi de Luke'un nasıl öldüğünü ve Liv'in hayatının nasıl mahvolduğunu düşünmeden duramıyorum.