English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Maas

Maas Çeviri Türkçe

5,793 parallel translation
Mes cours particuliers et la retraite de Ben...
Hımm, benim özel derslerimle ve Ben'in emekli maaşıyla...
Un des hommes de mon père s'appelait Dickman.
Babamın dağıttığı maaş bordrolarında Dickman diye biri vardı.
Grâce à un salaire régulier, merci Worldwilde Cup!
- Evet. Düzgün bir maaş alıyorum artık, dünyaca ünlü bir kupa sayesinde.
Chaque mois, tu déposes une partie de ton salaire sur ton livret épargne et l'entreprise y verse le même montant net d'impôt.
Her ay maaşının bir kısmını 401k hesabına yatırırsın şirket de aynı miktarı yatırır ; vergisizdir.
Déposer une partie de mon salaire?
Maaşımın bir kısmını mı?
Elle était employée par le père de Tuttle.
Tuttle'ın babasından maaş çeki almış.
La paye est pas mal, mais il peut pas m'embaucher tant qu'il y a cette injonction.
Maaşı, bahşişi falan iyi ama uzaklaştırma emri varken beni almıyor.
qui sont payés une misère.
Ayda 1000 dolar maaş ancak alırsın.
C'est un travail honnête, salaire constant.
Biliyorsun, düzgün bir iş, düzgün bir maaş.
Les Bloom acceptent d'abandonner les plaintes pour harcèlement sexuel et agression si on lui paie un an de salaire et que vous acceptez ceci.
Bloom Ailesi her iki davayı da yani, cinsel taciz davasını ve darp davasını geri çekmeye razı ancak karşılığında ona bir yıllık maaşının ödenmesini ve sizin de bunu imzalamanızı istiyorlar.
Ça paie combien?
Peki maaşım ne olacak?
Rick, essayer de négocier ton salaire avec l'économie, c'est presque impossible.
Rick, mevcut ekonomik koşullar içerisinde maaşına zam yapabilmemim imkânı yok.
Maintenant, ils ont du travail, une retraite, des médecins.
Şimdi hepsinin bir işi, maaşı ve doktorları var.
Et je paie même les salaires de toute ton équipe.
Molly'nin de tüm personelinin de maaşını ben ödüyorum.
Je paie en sandwichs.
İyi tamam, işe alındın. Maaş yok.
Tu vas avoir un salaire hebdomadaire maintenant.
- Artık haftalık maaş alacaksın.
300 000 $ par an.
Başlangıç maaşı olarak yıllık 300 bin dolar.
Que crois-tu que ton directeur de la CIA pensera quand je lui dirai que tu as été un de nos employés pendant les trois dernières années?
Müdürün, senin son üç yıldır bizim maaş bordrosunda olduğunu söylediğimde ne düşünecek sence?
Tout le monde encaisse un joli gros salaire grâce aux nouveaux propriétaires, mais à quel coût?
Herkes yeni patronlarından dolgun bir maaş alıyor ama bu neye mâl oluyor?
Payroll est à côté.
Maaş bordrosu yan tarafta.
Non, parce que si t'étais mort, on aurait reçu de l'argent - retraite, assurance.
Hayır, ölmen bile yapmazdı, çünkü senin ölmen demek para demek - emekli maaşı, sigorta.
Elles seront mes employées.
Benim çalışanım olarak maaş alacaklar.
Un salaire honnête pour un travail honnête?
Adil işe, adil maaş?
Un salaire honnête pour un travail honnête.
Adil işe, adil maaş.
Et ils m'offrent le salaire d'Allan.
Allan'ın maaşını öneriyorlar.
Je signe vos chèques. Vous allez m'accueillir?
Maaşını ödeyen adamı kimse karşılamayacak mı?
À ce jour, il me reste 17 ans, 62 jours, 14 heures... 32 minutes et 55 secondes... avant ma retraite et mes énormes chèques de pension.
17 yıl, 62 gün, 14 saat 32 dakika ve 55 saniye sonra emekli olup gayet iyi bir maaş alacağım.
L'autre ordure est payée grâce à mes impôts, qu'il enquête!
O ciğeri beş para etmez herifin maaşı benim vergilerimden çıkıyor. Ne olduğunu araştırmalı!
Ils me payent toujours.
Hâlâ maaşımı ödüyorlar.
Où êtes-vous dans l'échelle des salaires, Mme Walsh?
Hangi maaş aralığında olduğunuzu söyler misiniz Bayan Walsh?
Désolé de vous dire que vous êtes plus bas dans l'échelle des salaires que vous le pensez.
Öyleyse, maaş aralığında düşündüğünüzden daha düşük seviyede olduğunuzu söylemek zorunda kaldığım için üzgünüm.
Il aime les contrats, c'est comme ça que je sais exactement où je me situe dans l'échelle.
Sözleşmeyi çok sever, Christopher da öyle ki maaş aralığında nerede olduğumu tam olarak böyle biliyorum.
Vous me mettez sur cette liste, Je vous donnerais deux semaines de salaire.
Sen beni bu listeye koy ben de sana iki haftalık maaşını vereyim.
Ma cliente fait verser son salaire sur ce compte pour payer les mensualités du prêt immobilier.
Müvekkilim maaşını kendi hesaplarına yatırıyor. Hâlâ ipoteklerini ödüyorlar.
"Il t'apporte son salaire, n'est pas dépensier, " ne court pas les filles, " te donne tout, ne fume pas,
Maaşını sana veriyor, eve yardımda bulunuyor parayı har vurup harman savurmuyor karıyla kızla işi olmaz, kumar oynamaz ne iskambille işi olur ne de piyangoyla, sana elini kaldırmaz.
Il a eu une augmentation et un grand bureau.
Maaşına zam ve ona bir ofis vermiş.
Mais je ne suis qu'un petit inspecteur de la crim'. On ne me paie pas suffisamment pour que je me préoccupe des animaux sauvages.
Yardım ederdim ama ben sadece düşük rütbeli dedektifim ve maaşım vahşi hayvanlarla uğraşmak için yeterince fazla değil.
Dis, tu penses que je pourrais obtenir une petite avance sur ma paie?
Baksana, belki maaşımdan biraz avans alabilirim, ne dersin?
Voici trois mois de salaire.
Üç aylık maaşın kadar.
En fait, ils étaient tellement à court d'argent, qu'ils ont dû payer le pauvre salaire de Halley avec des copies de leur livre le moins vendu.
Aslında, paraya çok sıkışmışlarken en az satan kitabın kopyalarıyla Halley'in maaşını ödemek zorundaydılar.
C'est mon salaire de la Society
Bu benim Cemiyet'ten aldığım maaş.
Non seulement le recteur propose de vous réintégrer comme professeur... Aucunes questions, pas d'excuses... Il vous donne une augmentation de 35 %, de nouveaux fonds de recherche, et une place de parking, doc.
Rektör sadece işinizi geri vermekle kalmıyor hiç bir soru ve özür olmadan maaşınıza % 35 zam yapıyor ve araç park yeri veriyor.
Mais je pense que le salaire de Liam pourra couvrir cette dépense.
Ama eminim Liam'ın maaşı hepsini karşılayacaktır.
J'ai dû faire rééditer un salaire.
Sadece maaş çekimi bozduracaktım.
Quand j'ai donné à Dean son dernier chèque, il a dit que tu as dormi en bas. parce que tu ne te sentais pas en sécurité ici.
Dean'e son maaş çekini verdiğimde bana aşağıda uyuduğunu çünkü kendini burada güvende hissetmediğini söyledi.
Je suis inquiet à propos de... d'avoir un salaire, payer mon loyer...
Ben maaşımı almayı, kiramı ödemeyi dert ederim.
! Avec un salaire de prof?
Bir öğretmen maaşıyla mı?
Détends-toi et encaisse ton chèque comme tu le fais toujours.
Gevşe biraz ve her zaman yaptığın gibi maaşını say.
Fini de vivre sur le dernier salaire, toujours à un accompte du gouffre.
Maaş gününden maaş gününe yaşamak yok artık, biri parasını nehirde kaybetti.
Alors que si t'es un sportif pro, tu as un salaire.
Sporcuyken, geçimini sağlayabileceğin bir maaşın vardır.
Le gamin à qui on disait qu'il jouait trop aux jeux vidéo, pourrait bien être celui qui va faire 250 000 $ par an.
Çok fazla bilgisayar oyunu oynadığını düşündüğünüz çocuk, belki de yılda 250 bin dolar maaş aldığı bir konuma ulaşacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]