English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Mangér

Mangér Çeviri Türkçe

35,660 parallel translation
Désolée! Il me donnait du fromage à manger
Beni peynirle besliyordu, ve ben...
Parce que quand il aura vraiment plus de nourriture, il commencera à te manger le visage, littéralement.
Çünkü yemekleri bittiği zaman kelimenin tam anlamıyla yüzünü yiyorlar.
Je pourrais manger.
Yiyebilirim.
Je vais faire à manger.
Bir şeyler yiyeceğim.
Faut s'activer le midi et manger apr � s.
Bu yüzden öğle saatinde çalışıp yemeği daha sonra yiyoruz.
Fermes-la, Jax, ou je t'arrache les yeux et je te les fait manger.
Çeneni kapamazsan gözlerini söküp ağzına tıkarım, Jax.
Pourquoi voudrais-tu manger les...?
Neden bunları yiy...?
Après dîner, emmène-les manger une glace.
Yemekten sonra onlara dondurma al.
Les sirènes ont attiré les marins vers la côte avec leur chanson avant de les manger.
The Sirens lured the sailors into shore with their song before they ate them.
Je suppose qu'elle a finalement eu assez à manger.
Well, I guess she finally had enough to eat.
Un jour libre où je peux... sentir le soleil sur mon visage, manger un cheeseburger, regarder l'océan.
Hamburgerimi yiyebileceğim... güneşi yüzümde hissedebileceğim ve okyanusu izleyebileceğim bir gün..
En attendant, il faut réduire le sel et manger plus de légumes.
Bu arada, tuzu azaltıp... daha çok sebze yemelisiniz.
Mais depuis que je sais ce que vous avez fait avec Heather, je n'arrive pas à manger à table.
Ama Heather'la ne yaptığınızı duyduğumdan beri... mutfak masasında yemek yiyemedim.
Je te déconseille de manger au bar.
Öyleyse bu barda da yemek istemeyebilirsin.
Il ne te reste plus qu'à le nettoyer et le manger.
Sana sadece onu temizleyip yemek kalır.
- J'aurais dû manger.
- Bir şeyler yemeliydim.
Si je pouvais m'envoler en Italie et manger de la pizza toute la journée, je le ferais aussi.
- Özür dileme. İtalya'ya uçup bütün gün pizza yiyebilseydim ben de giderdim.
On pourrait manger de la glace au lit, regarder un film.
Yatakta dondurma yer, kötü film izleriz.
Je suis fatiguée de manger seule.
Yalnız başıma yemekten sıkıldım.
Dans ce cas, tu peux me regarder manger.
O zaman ben yerken izlersin.
Tu veux venir manger?
Öğle yemeğine gelmek ister misin?
Je vais voir Sue demain, donc vous devrez vous faire à manger.
Yarın Sue'nun yanına gidiyorum yemeği kendiniz halledersiniz.
Il est libre jusqu'à La Journée de l'Arbre, donc il vient manger avec nous.
Ağaç Dikim Günü'ne kadar protestosu yok, bizimle yemeğe gelecek.
Ta mère etait sérieuse quand elle a dit qu'on devait se faire à manger.
Annen yemeği halledersiniz derken şaka yapmıyormuş.
Tu veux manger quoi?
Ne yemek istiyorsun?
Je n'ai pas le temps de manger.
Yemeğe vaktim yok.
Je ne peux même plus manger de tacos.
Bir daha taco yiyemeyebilirim.
Il ne va rien manger.
Bir şey almayacak.
Prépare-toi à manger.
Yemeği kendin halledersin.
Je vais devoir manger de la soupe à l'oignon et des quignons de pain?
Soğan çorbası karışımı ve ekmekleri yemek zorunda mıyım?
Tant que vous avez à manger, ça me va.
Yemek olduğu sürece umurumda değil.
Est-ce que je peux prendre ma pizza et manger devant la grande TV maintenant?
Pizzamı alıp büyük televizyonun önünde yiyebilir miyim? - Evet.
Comment est-ce qu'on est passé de manger nos pizzas dans des pièces séparées à aller dîner avec Merv et LuEllen?
Farklı odalarda pizza yemekten Merv ve LuEllen'la pizza yemeye nasıl geldik?
A quelle heure veux-tu manger?
Ne zaman yemek yemek istiyorsun?
Tu veux manger quoi?
Ne yemek istersin?
A manger, à boire, vous étiez normale, souriante...
Yemek, içkiler, normal, gülümseme.
Bien sûr qu'elle va prétendre y être allée pour boire et manger..
Tabii ki oraya yemek yemeye ve içki içmeye gittiğini söyleyecek.
Inviter de jolies filles à boire et à manger par simple bonté de coeur... Pourquoi refuser de l'admettre?
Sık sık rastgele kızları içmeye ve yemeğe davet eden bir altın kalp olarak neden suçunuzu kabul etmiyorsunuz?
Quand elles sortent manger ou boire avec un garçon.. ... elles voient ça comme une sortie.
Bir erkekle yemeğe ve içmeye çıktıklarında sadece akşam gezmesine çıkıyorlar.
Uh, écoutez, vous voulez aller manger?
Bir şeyler yiyelim mi?
J'apporte à manger et à fumer.
Yiyecek bir şeyler getiririm ve tüttürürüz.
Tu vas manger ce truc?
O şeyi yiyecek misin?
Je m'en vais avant que les tarés ne finissent de manger.
Kafa açar. Şu sersem kahvaltısını bitirmeden ben yola çıkmış olacağım.
J'apporte à manger pour Lena. J'ai appris que t'étais malade.
Lena için biraz yemek getirmiştim, hasta olduğunu duydum da.
Mon père veut savoir si tu veux manger mexicain ou italien.
Babam Meksika mı yoksa İtalyan yemeği mi istiyorsun, merak ediyor.
- Pas grave. Je t'invite à manger.
Sana yemek ısmarlayayım.
Juste... Les dimanches soirs, s'ils étaient pas fauchés, on allait manger des burgers à Ruby's, on allait sur la jetée et on regardait les gens pêcher.
Pazar geceleri eğer parasız kalmadılarsa Ruby'nin yerinden hamburger alır iskeleye gider, balık tutan insanları izlerdik.
C'est juste que, cette place est connue pour ses 24 heures de salle à manger, donc j'ai pensé que nous pourrions avoir un dernier repas, assis sur la terrasse au clair de la lune.
Hayır, bu mekân 24 saat açık lokantası olmasıyla meşhurdur ben de düşündüm ki ay ışığı altında terasta oturup geç bir yemek yiyebiliriz.
Et dire qu'on a tous eu super chaud ici, et que Sly lui s'amuse à parier et à manger chic?
Dostum, hepimiz burada heyecandan ölürken Sly kumar oynayıp süslü yemekler mi yiyor?
Et ceux qui ne sont pas prêts à accepter l'arrangement dans le style "famille" pour Scorpion. n'ont pas le droit de manger... les cadeaux du style "famille"
Ve Scorpion'da aile tarzı tertipleri kabullenmeye niyeti olmayan varsa aile tarzı teklifleri yiyemez.
J'accepte de manger dans le style "famille".
Aile tarzı yemek istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]