Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Mani
Mani Çeviri Türkçe
911 parallel translation
J'aimerai jouer dans votre équipe si vous acceptez.
Sizce de bir mani yoksa futbol takımınızda oynamak isterim.
Je ne t'empêche pas de t'amuser, mais ça tournera mal.
Eğlenmene mani olmak istemiyorum ama bu işin sonu kötü olacak.
Si c'est le cas, tu es un lâche.
Mani olmazsan bil ki kokuşmuş döneğin tekisin.
S'ils ont pu te jeter dehors, comment pouvais-je lui échapper?
Seni dışarı atmasına mani olamadıysan bana sarılmasına nasıl mani olabilirdim?
Je veux que rien ne perturbe votre week-end.
Hafta sonunuza mani olmak istemezdim.
Rien ne le perturbe jamais et passez-moi vos familiarités.
Benim hafta sonuma kimse mani olamaz! Benimle öyle samimi olmayın!
Mary Baring, avez-vous quelque chose à ajouter qui pourrait vous éviter la peine de mort?
Mary Baring, idam cezasına mani olmak üzere ekleyeceğin bir şey var mı?
Seulement parce que... quelque chose risque de m'empêcher d'aller à terre.
Sebebi şudur ki karaya çıkmama mani olabilecek bir durum içerisindeyim.
On n'a pas été présenté mais que ça vous empêche pas de manger.
Tanışmıyoruz ama karnın açsa bu sana mani olmasın.
Tout le monde m'interrompt.
Herkes işime mani oluyor.
Le caractère un peu spécial de ma démarche me l'interdit!
- Lütfen oturun. - Ziyaretimin sebebi buna mani oluyor.
Et si quelqu'un tente de vous en empêcher, qu'il vienne me voir!
Ama o fırsatı almana mani olan varsa, hele bir denesin!
Pourquoi ne devrions-nous pas nous marier et être heureux?
Neden sizin izninizi alamayıp evlenmeyerek mutluluğumuza mani olalım ki?
Un ventre proéminent finit par vous boucher la vue.
Ama büyük bir mide göbek yapar, Mösyö La Rue. Etrafta neler olup bittiğini görmenize mani olur.
Après cela, votre retour s'imposait.
Eve dönmene mani olabilecek hiçbir şey kalmadı artık.
Si vous devez partir, Jacob, je ne vous retiens pas.
Gitmen gerekiyorsa Jacob, ben sana mani olmayayım.
C'était plus fort que lui.
Kendine mani olamazdı.
Ne respectez pas mes cheveux blancs!
Ağarmış saçlarım sana mani olmasın.
- Je ne veux plus de ça.
- Bunu yapmana mani olamam.
Je n'écrirai aucune lettre, sauf une visant à l'empêcher de faire à une autre ce qu'elle m'a fait.
Ona mani olacak mektuptan başka bir şey yazmayacağım.
Si je n'avais été absent, je vous en aurais empêché.
Burada olmuş olsaydım size mani olurdum.
Honnêtement, je ne veux pas semer le trouble dans votre romance.
Açıkçası aşkınıza mani olmak istemem.
Puis-je ajouter que le faux-pas d'une de vos filles, a des conséquences fâcheuses pour le futur des autres.
Oh! Eklemeliyim ki... kızınızın yaptığı bu hata... diğer kızlarınızın da kısmetine mani olacaktır.
Ni toi ni Paul ne m'empêcherez de voir Taylor.
Taylor'u görmeme mani olamazsın. Ne sen, ne de Paul.
Après tout, grand-père haissait le pétrole... cela faisait couler ses yeux... mais ça ne l'a pas empêché d'y gagner des millions.
Neticede büyükbabam petrol işinden tiksinirdi. Onun gözlerini sulandırıyordu ama bu onun milyonlar kazanmasına mani olmadı.
Ma femme est ponctuelle!
- Karım bu zamana kadar hiçbir gösteriye mani olmamıştır.
- Le bruit ne me gêne pas.
- Gürültü bana mani değil. - Beyler!
Ils ne gênent pas, si?
Mani olmuyorlar, değil mi?
Ils peuvent vous rouler.
Seni kazıklamalarına mani olacak hiçbir şey yok.
Vous avez refusé mon chèque.
Çekle ödememe mani oldun.
Je ne peux pas vous en empêcher, bien sûr.
Tabii ki bunlar olurken sana mani olamam.
- Vous êtes loin des roues.
- Sizi, tekerlek üstü bir yere koymalarına mani oldum.
Une autre fois peut-être, je vous gênerai.
Ama görmek istediğinde de ben mani olacağım.
- Une interdiction?
- Bana mani mi olacaksınız?
Je pourrais tous vous tuer!
Hepinizi temizlememe mani olacak birşey yok!
Au contraire, le Diable encouragera la Religion et l'Église sans qui il n'aurait pas pu vaincre.
Bilakis ; dini teşvik edecek ve insanların kiliseye gitmelerine mani olmayacak, çünkü kiliseler çok işine yarıyor kendisinin.
Emmène-moi à ton travail, Pop, je ne t'embêterai pas, promis.
Beni de seninle işe götür baba. Sana mani olmam. Valla bir şeye karışmam.
Une fausse déclaration sous serment, c'est dangereux.
Yanlış ifade vererek başkasının ceza almasına mani olanların başına bu gelir.
Ça a été plus fort que moi.
Seni o kadınla görünce kendime mani olamadım.
Comment vous arrêterez ça, oncle Shiloh?
Buna nasıl mani olmayı düşünüyorsun, Shiloh amca?
On voulait juste que tu parles, mais on a perdu le contrôle.
Sadece konuºmani istiyoruz. Ama iºler çigirindan çikiyor gibi.
S'il vous gêne, jetez-le par terre.
Oturmana mani oluyorsa yere atıver.
Tout cela parce que, en dansant, incapable de me taire, je lui avais dit :
Çünkü, dans pistinde kendime mani olamamış ve demiştim ki :
J'en veux à votre vertu, c'est ça?
Sana mani olacağımı mı sanıyorsun?
Ce n'est peut-être pas une mauvaise idée.
Veya belki de mani olmak, o kadar da kötü olmaz.
Mais tout cela dépasse votre esprit rétrograde.
Yo, sözümü kesmeyin. İlerlemeye mani olanlar, sizin gibi dar görüşlülerdir.
Rien n'y interdit la cession de l'entreprise de presse dénommée The Day.
Burada The Day isimli basın kuruluşunun satışına mani olacak bir şey görmedim.
Ça me gêne dans mon travail.
Yaptığım işe mani oluyor.
claude, je n'ai rien pu faire.
Claude, mani olamadım.
Oui, bien sûr.
- Buna nasıl mani olabiliriz?
Je n'ai rien pu faire.
- Mani olamadım.