Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Mason
Mason Çeviri Türkçe
3,016 parallel translation
- Convaincre Mason que Nash en a après sa femme.
- Mason'ı Nash'in karısının peşinde olduğuna ikna edeceğiz.
- Si Mason trouve la maison sécurisé, alors...
- Mason güvenli evi bulursa...
Ton boulot s'est de sortir Mason des rues, Jack, mais "par tous les moyens" ne te donne pas le pouvoir d'utiliser les agents de police et faire tuer les témoins sous leur protection.
Jack, senin işin Mason'ı sokaklardan temizlemek. "Her ne olursa olsun yakala" derken polis memurlarının ve tanıkların hayatını tehlikeye at demek istememiştim.
Mason a mordu à l'hameçon.
Mason yemi yuttu.
Nicholas Mason, je vous arrête pour soupçon de braquage à main armée.
Nicholas Mason, silahlı soygun işlediğiniz iddiasıyla tutuklusunuz...
Ton boulot c'est de sortir Mason des rues, Jack, mais "par tous les moyens" ne te donne pas le pouvoir d'utiliser des agents de police et faire tuer des témoins sous leur protection.
Jack, görevin Mason'ı sokaklardan temizlemek fakat "ne olursa olsun yap" derken tanıkların ve polislerin hayatını riske at demek istemiyordum.
Vous savez, je ne pense pas vraiment que vous ayez pris l'argent de Mason.
Biliyor musun, aslında Mason'dan para aldığına inanmıyorum.
J'ai appris que Mason est en garde à vue.
Duyduğuma göre Mason gözaltına alınmış.
Officier Mason, monsieur, Madame.
Polis memuru Mason, efendim, hanımım.
Mason, vous attendez ici.
- Mason, sen burada bekle.
écoute, si Tom Mason était là, tu sais qu'il ne voudrait pas...
Tom Mason burada olsaydı yapmayacağını...
En retirant la sonde Espheni de Hal Mason.
Hal Mason'ın vücudundaki Espheni böceğini çıkararak.
Tom Mason ne reviendra pas, Monsieur.
- Tom Mason geri dönmeyecek efendim.
J'ai communiqué toutes ces informations au Professeur Mason, et il a reconnu que cela créerai seulement une panique générale si on le révélait à l'ensemble de la population.
Bu bilgilerin tamamını Profesör Mason'a aktarmıştım ve o da bunların topluma açıklanmasının sadece aşırı panik ve endişe yaratacağını kabul etmişti.
Je me suis dit que sans aucun Mason autour, vous auriez juste besoin d'un ami.
Mason kuluçkasının yokluğunda bir arkadaşa ihtiyacın olabilir diye düşündüm.
Donc, si tu as raison, Hal Mason n'est pas la taupe.
Eğer haklıysan köstebek Hal Mason değildi.
Ce qu'ils ont fait de Mason...
- Baba. - Mason'a yaptıkları şey senin için yeterli bir mesaj değil miydi?
Dites-nous, qui est Jennifer Mason?
Anlat bize. Jennifer Mason kimdir?
Quoi, se retrouver devant un repaire de franc-maçons, à projeter le vol d'un très vieux et fragile vitrail de 100 kg?
Hangi günün, bir mason kalesinin dışında durup 90 kiloluk çok eski ve hayli kırılgan bir pencereyi çalmayı planladığımız günün mü?
Une question à laquelle seul un franc-maçon italien expatrié génie fou, expert en peinture, métallurgie, et ingénierie peut répondre.
Yalnızca sürgün edilmiş mason İtalyan, resim, matelurji ve mühendislikte eğitim görmüş deli bir dahinin yanıtlayabileceği bir soru.
Le jour J, tu nous amènes 55 grammes de la semence de ton mari dans un pot Mason.
Büyünün yapılacağı gün, kocanın "bebek tohumlarından" elli gram kadarını bir kavanoz içinde getireceksin.
Joan Watson, voici Nigella Mason.
Joan Watson, bu Nigella Mason.
Mme Mason est une femme de petite vertue.
Bayan Mason'ı hafif karakterli bir insan olarak tanıyorum.
Bon, ça ne me fait pas du tout plaisir de dire "je te l'avais dit", mais Nigella Mason est une horrible sorcière.
"ben demiştim" demek hiç hoşuma gitmiyor ama... Nigella Mason korkunç bir cadı
Il a été engagé pour tuer Nigella Mason.
Nigella Mason'ı öldürmeyi kafasına koymuş.
Mme Mason a dit à son ami qu'elle serait au bar aux alentours de 17h.
Bayan Mason arkadaşlarına 5'e çeyrek kala barda olacağını söyledi.
Cet homme mentait sur la vidéo, il lui manque un doigt de la main gauche, et il portait un pistolet spécial qu'il voulait utiliser pour tuer Nigella Mason.
Nigella Mason'ı öldürürken kullanacağı bir silah taşıyordu.
Je suis le directeur adjoint Tom Mason, voici l'agent Richard Keller, des enquêtes de la sécurité intérieure.
Ben Müdür Yardımcısı Tom Mason, bu Richard Keller Ajan, İç Güvenlik Soruşturmalar.
Êtes-vous prêt pour le directeur adjoint Mason?
Hazır mısın Müdür Yardımcısı Mason?
Toute la nourriture est servie dans des bocaux Mason.
Bütün yemekler kavanozlarda servis ediliyor.
Vous saviez qu'il était Maître Maçon au 33e degrés?
Onun 33. derece üstad mason olduğunu biliyor muydun?
Il écrivait des codes secrets pendant la Révolution américaine, ce qui veut dire que cette lettre pourrait être la clé pour trouver le grand secret des maçons, conservé quelque part à l'intérieur de la ville.
Amerika Devrimi sırasında şehirdeki kutsal yerde saklanmış mason sırrını bulmaya yardımcı olabilecek şifreler yazmış. Bu mektup onu bulmaya yarayabilir.
Un indice entraîne vers un secret de franc-maçon pour lequel des gens tueraient...
Mason sırrına ulaşabileceğin izler seni öldürtebilir.
C'est à partir du 18ème siècle, un franc-maçon nommé Théodore Rose.
18. yüzyılda yaşayan hür mason Theodore Rose tarafından yazılmış.
Et le fait qu'il était un franc-maçon et un ami de George Washington faisait de Rose la personne parfaite sur laquelle basée le jeu.
Kendisinin hür mason ve George Washington'ın arkadaşı olması onu oyunu üzerine kuracağımız mutlak kişi yaptı.
- Vous prétendez être un maçon?
Mason yoldaşı olduğunu mu iddia ediyorsun?
- Je suis un maçon.
Kendim Mason'um.
Sa confrérie était alliée de nos ancêtres maçons jusqu'à ce qu'elle les trahisse.
Bir süre için meclisinin mason atalarımızla bağlantısı vardı. Ta ki o atalarımızın güvenine ihanet edene kadar.
Vous êtes franc-maçon?
- Yoldaşların mı? Mason musun sen?
Ces bougies pour sortilège viennent des réserves des franc-maçons.
Bu altıgen mumlar Mason'ların kaynağından.
Il est dans une cellule maçonnique qui est censée être suffisamment solide pour le retenir, mais...
O bir Mason hücresinde. bunun onu güçlü bir şekilde tutması lazım, ama...
J'ai tué tes compagnons!
Senin Mason kardeşlerini katlettim!
Nous sommes comme Fortnum and Mason, ou les oeufs de goéland et le sel de Céleri.
İkimiz Fortnum ve Mason gibiyiz. Yumurta ve kereviz tuzu gibiyiz.
Tu sais que Mason et Penelope viennent aussi?
Mason ve Penelope'nin de geleceğini biliyor musun?
Où est Mason?
Mason nerede?
Est-ce que Mason est un chat?
Mason kedi mi?
Non, Mason n'est pas un chat, ma chère.
Hayır, Mason kedi değil canım.
Où est Mason?
Mason nerede kaldı?
Je croyais que Mason devait venir aujourd'hui.
Mason'ın da bugün geleceğini sanıyordum.
Jennifer Mason.
Jennifer Mason'ın.
C'est Mason.
'Merhaba Freddie, Stuart? ' Ben Mason.