Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Miles
Miles Çeviri Türkçe
4,722 parallel translation
La semaine dernière, on a remonté un filet de mahi-mahi à quelques miles d'ici.
Yaklaşık bir hafta önce bir kaç km açıkta mahi mahi avladık.
Cette carte marine a une zone entourée qui est à trois miles d'Haleiwa Harbor.
Topoğrafik dalış haritasında Halewia Rıhtımının 4 km açığı işaretlenmiş.
6000 miles, du Cap à Londres.
- Cape Town'dan Londra'ya 6000 mil var.
Comme Miles Davis?
Miles Davis gibi mi?
Il n'y a qu'un seul Miles Davis, mais... c'est peut-être pour ça que je suis devenu policier.
Miles Davis bir tanedir belki de bu yüzden polis oldum.
Miles, j'ai conscience du danger, crois-moi.
Miles, inan bana bu tehlikenin farkındayım.
Tu veux que je fasse quoi, Miles?
Ne yapmamı istersin Miles?
Pour ceux qui ont perdu leur boulot quand le dôme est apparu... les avocats et banquiers comme Miles... On a du boulot pour vous.
Kubbe geldiğinden beri işinden olmuş herkes avukatlar ve Miles gibi bankacılar, sizin için işimiz var.
Où est Miles?
Miles nerede?
Quand as-tu perdu de vue Miles?
Miles'ı ne zaman gözden kaybettin?
C'est assez amusant, Miles m'a amené ici.
Orası epey komik, beni buraya Miles getirdi.
- Monsieur... je n'aurais jamais pu le dire sous votre commandement, mais vous êtes devenu insensé et dérangé, et vous faites une fixation limite érotique sur Miles Matheson.
- Efendim senin emrindeyken bunu asla söyleyemezdim ama son zamanlarda aptallaştın ve bozuldun ve Miles Matheson'a karşı neredeyse erotik bir saplantın var.
Parce qu'un voyage de mille miles commence avec un seul pas.
Çünkü binlerce kilometrelik yolculuklar bir adımla başlar.
Elle me dit que notre voiture est à 13 miles d'atteindre 100 000 miles.
Arabamızın 160 kilometreye sadece 20 kilometre uzaklıkta olduğunu söylemişti bana.
Elle m'explique que la raison pour laquelle nous nous promenons c'est pour que nous atteignions 100 000 miles ensemble. comme les personnes qui avaient compter dans sa vie.
Bu yolculuğu yapmamızın nedeninin 160 kilometreye birlikte ulaşabilmemiz olduğunu söyledi tıpkı hayatındaki önemli insanlar gibi.
C'est un tour de 100 000 miles.
Çünkü bu 160 kilometre yolculuğuydu.
Nous sommes dans la voiture et nous roulons un mardi soir, et nous sommes à 99 987 miles.
Salı gecesi o arabayı sürüyorduk ve 159,990 kilometreye kadar varabilmiştik.
99 993 miles, Stevie Nicks.
Sonra 159,993'e geldik, Stevie Nicks.
99 997 miles, Elton John.
159,996'a da geldik, Elton John.
Lorsque que l'on sera à 999 999 miles on se tiendra par la main, on écoutera Mélissa Etheridge, et on chantera Lucky à plein poumons.
Ve 159,999'a gelince ele ele tutuştuk Melissa Etheridge'ı dinledik, Luck'i elimizden geldiğince gür sesle söyledik.
Rosenthal, si un train transportant 27 passagers quitte Grand Central Station à 9h00, parcourt 800 miles jusqu'à Chicago et arrive à 17h00, à quelle vitesse roulait-il?
Bayan Rosenthal, 27 yolcusu olan bir tren sabah 9.00'da Grand Merkez istasyonundan ayrılır Chicago'ya kadar 1290 km yol giderek akşam 5.00'te oraya ulaşırsa saatte ne kadar hız yapmış olur?
- 100 miles par heure.
- 160 km / s.
C'est à six miles dans cette direction.
- O da bu yönde 9,5 kilometre demek.
Nous devons faire plus de miles, nous ne sommes pas allés si loin.
- Devam etmeliyiz, yeterince ilerlemedik.
Tu es Oncle Miles?
Pardon. Sen Miles amca mısın?
Ça n'est jamais arrivé?
Hiç olmadı mı Miles?
Sympa.
Çok iyi Miles.
Au revoir.
Güle güle Miles.
Quelqu'un a vu Miles ou le shérif?
Miles ya da Şerif'i gören olmuş mu?
C'est mon travail de les emmener dîner à 80 miles à l'heure.
Benim işim onları 130 km hızla yemeğe götürmektir.
Euh, il est environ 29 miles au nord d'ici, vous venez au fond de Bluff Creek il. Hmm hmm -.
Buraya yaklaşık 45 km uzaklıkta, Bluff Creek'in hemen altında.
Il peut se produire à 80 miles de distance, il finit devant moi.
Bazıları, 80 mil ötemde yer alabilir. Ama önümde biter.
Son nom était Barry Miles.
Adı Barry Miles'di. Yates'de yaşıyordu.
Vous n'êtes pas responsable de la mort de votre fils.
Oğlunuzun ölümünden siz sorumlu değilsiniz Bayan Miles.
Il est à cinq miles.
- Yoldaymış.
La légende dit que le fondateur de Quahog, Miles Pipelette Mousquet, cacha sa fortune pour éviter que les soldats Britanniques ne la lui dérobe pendant la révolution.
Efsaneye göre Quahog'un kurucusu Miles "Boşboğaz" Musket İngilizler tarafından kaçırılır diye İhtilalci Savaşı sırasında servetini gizlediği söylenegelmiştir.
Quand on regarde par ici, on voit la statue de Miles Mousquet.
Yüzünüzü bu tarafa dönünce Miles Musket'in heykeline bakıyorsunuz.
Miles Pipelette Mousquet. "
Miles "Boşboğaz" Musket.
Dans les huit premières minutes de la pièce de Meg, avant que je parte, ils ont dit que Miles Mousquet était un ivrogne qui battait sa femme.
Peter, Meg'in ben çıkmadan önceki sekiz dakikalık gösterisinde Miles Musket'in ayyaş ve karısını döven tiplerden olduğunu söylemişlerdi.
C'est Miles Mousquet!
Bu Miles Musket!
Avec les vents de l'orient à 14 miles par heure, il fait actuellement 24 degrés.
Doğudan ise saatte 14 mil hızla bir rüzgar esmesi bekleniyor.
Et pourquoi ton clignotant fonctionne depuis 10 miles?
Bindiğinden beri neden sinyalin neden açık ayrıca?
Les indiens ont attaqués une partie de l'enquête 5 miles au nord de la coupure.
- Kızılderililer yol açma tayfasının 8 kilometre kuzeyindeki tetkik ekibine saldırmış.
J'avais des miles qui allaient se périmer.
- Süresi dolmak üzere olan uçuş millerim vardı.
Et Miles Deaken a tiré mes nattes à la maternelle.
Miles Deaken ana okulundayken saçımı çekti.
Je ne voudrais pas être à moins de 100 miles de cet endroit si je ne l'étais pas.
Eğer ilgimi çekmeseydi bu yerin 100 mil içinde olmazdım.
Nous sommes dans une installation satellite à 7 miles à l'ouest de Pearl Bay.
Pearl Bay'in 11 kilometre batısında bir uydu tesisindeyiz.
In inches, in miles, in laughter, in strife
# İnçler, kilometreler, kahkahalar, anlaşmazlıklarla #
Miles?
Miles'ı mı?
Rachel a besoin de toi.
Miles Rachel'ın sana ihtiyacı var.
C'est à 124 miles.
- Kabaca 200 kilometre uzakta.