Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Monde
Monde Çeviri Türkçe
164,529 parallel translation
On pourrait sauver tout le monde.
Herkesi kurtarabiliriz.
Et ne dis pas que tu avais des raisons, parce qu'à la fin de la journée, à la fin du monde, personne ne se fichera de tes raisons, parce que ce sont eux, tes raisons.
Ve sakın bana sebepleriniz olduğunu söylemeyin, çünki günün sonunda, dünyanın sonunda, hiçkimse lanet sebeplerinizi umursamaz, çünki onlar sizin sebepleriniz.
Si elle meurt en sauvant le monde c'est une bonne mort.
Eğer dünyayı kurtarırken ölürse, bu iyi bir ölümdür.
Je sais à quoi cela ressemble mais crois moi, on essaye de trouver une solution pour sauver tout le monde.
Nasıl göründüğünün farkındayım, fakat inan bana, hala herkesi kurtarmanın yolunu arıyoruz.
Tout le monde va mourir, Bellamy. On peut partir comme eux... ou comme nous.
Herkes ölecek bellamy, onlar gibi gidebiliriz... ya da kendimiz gibi gideriz.
Laissons quelqu'un d'autre sauver le monde pour une fois
Güzel fikir, bırak da dünyayı bir kez de başkası kurtarsın.
Le Capitole a sauté, et tout le monde est mort sauf le député Peter MacLeish.
Meclis havaya uçtu ve Kongre Üyesi Peter MacLeish hariç herkes öldü.
Tout le monde se fiche qu'on corrige après les faits.
Olaydan sonra tekzip kimsenin umurunda olmaz.
Le monde doit savoir que l'Amérique est ouverte aux affaires.
Dünyaya, Amerika'nın mesaide olduğunu göstermeliyiz.
Faites venir tout le monde!
Derhâl herkes gelsin!
Alors que le monde attend des nouvelles du Président, les indices majeurs continuent à chuter.
Bütün dünya Başkan'ın durumu hakkında haber beklerken büyük endeksler hâlâ düşüşte.
Oui, beaucoup de monde voulait voir comment tu allais.
Evet, nasıl olduğunu görmeye gelenler oldu.
Alors que dans le monde, l'inquiétude sur son état avait fait plonger les marchés, ce fut un moment incroyable, plein d'espoir et d'assurance.
Dünyanın, sağlığı hakkında duyduğu endişelerin küresel piyasaları kaosa sürükleyişinin ardından bu olağanüstü olay, herkese umut ve güven aşıladı.
MacLeish a roulé tout le monde.
MacLeish herkesi kandırdı.
Le monde dans lequel on vit n'est plus celui d'hier.
Devran döndü, dünya değişti artık.
Le monde n'est pas parfait.
Mükemmel dünyada bunu edinirdik.
Une non-entité politique qui ne s'est jamais présentée, n'a jamais servi en uniforme, se retrouve soudain propulsée au poste le plus important du monde au cours d'une crise sans précédent.
Siyasette tanınmayan, hiç seçime girmemiş, hiç asker üniforması giymemiş biri, eşi benzeri görülmemiş bir kriz sürecinde birdenbire dünyanın en nüfuzlu koltuğuna oturuyor.
J'étais dans mon bureau, dans le bâtiment le plus sûr du monde, et elle savait la couleur de ma cravate.
Gezegendeki en güvenlikli binanın içinde, ofisimdeydim ve kravatımın rengini biliyordu.
Pas le moins du monde.
Hayatta gelmezdi.
Le plus beau spectacle du monde.
Dünyanın en güzel gösterisi.
"Le combat éternel entre deux principes, le bien et le mal, à travers le monde."
"Dünyanın her köşesinde, iki temel kaidenin, yani doğru ve yanlışın arasındaki ebedi çekişme."
Le monde sait que vous êtes un homme honnête.
Dünya dürüst bir adam olduğunu biliyor.
- Moi aussi... mais c'est le monde dans lequel vous vivez.
- Ben de sevmiyorum ama yaşadığımız dünya böyle.
Tout le monde est là.
Herkes bindi.
Alors que les soldats courageux de l'armée des États-Unis sont déployés dans des zones de conflits à travers le monde, Browning Reed est juste derrière eux.
ABD ordusunun cesur birlikleri, dünyanın dört bir yanındaki sorunlu bölgelere gönderilirken yanlarında Browning Reed var.
Je suis peut-être nouveau ici, mais tout le monde l'est.
Saray'a yeni olabilirim ama buradaki herkes öyle.
Si tout le monde a ce qu'il faut, Jake va vous raccompagner.
Herkes çekimlerini yaptıysa Jake sizi yolcu etsin.
Tout le monde adore les scandales, surtout avec les rumeurs qui courent.
Herkes etik skandallarına bayılır, hele de yardımcılık dedikodusu varsa.
Demain, tout le monde ira à Toronto pour le sommet.
Yarın bu saatlerde herkes Toronto'daki zirveye gidiyor olacak.
Le reste du monde nous rattrape sur nos connaissances.
Dünyanın geri kalanı, bizim zaten bildiğimiz şeyi öğreniyor.
Soyons spécifiques sur la réduction des zones militaires dans le monde.
Dünyadaki sıkıntılı askerî noktaları azaltma hususunda kesin olalım.
Juste vous et 27 autres dirigeants du monde libre.
Sadece sen ve özgür dünyanın 27 lideri.
Tout le monde est focalisé sur le FBI, pas sur nous.
Herkes FBI'a odaklandı, bize bakan yok.
Il pense que Lozano est mort, comme tout le monde.
Lozano'yu ölü biliyor, tıpkı herkes gibi.
Tout le monde est complètement débordé
Şu anda herkes acayip meşgul.
Dans quel Monde voulons-nous laisser nos enfants?
Çocuklarımıza nasıl bir dünya bırakmak istiyoruz?
Il y a une déesse Hindoue appelée Kali qui déchaine sa fureur sur le monde et qui détruit les démons.
Yeryüzünü yerle bir eden, iblisleri yok eden Kali adında bir Hindu Tanrıçası var.
Ses intentions sont bonnes, mais, à la fin, elle devient folle, assoiffée de sang et détruit presque le monde.
Niyeti iyi ama zamanla kana susayıp çılgına dönüyor ve neredeyse yeryüzünü yok ediyor.
Baissez vos armes, tout le monde.
İndirin silahları. Herkes indirsin silahları.
- Tout le monde recule!
- Geri çıkın!
Tout le monde, calmez vous.
Bir sakin olun.
Ok tout le monde, voilà ce qu'on a.
Pekâlâ arkadaşlar şimdi yanaşıyoruz.
Les choses auraient empiré si je ne l'avais pas fait, et tout le monde en aurait encore après moi.
Vurmasaydım her şey daha kötü olurdu ve herkes yine beni suçlardı.
Tout le monde est prêt. C'est l'heure de partir.
Herkes hazır, harekete geçme zamanı.
Le Talmud déclare que quiconque sauve une vie, est considéré comme s'il avait sauvé le monde entier.
The Talmud diyor ki " Kim bir canı kurtarırsa tüm dünyayı kurtarmış gibi olur.
Elle connait ce monde. Et ses compétences technologiques pourraient être utiles.
Bu dünyadan anlıyor ve teknoloji yetenekleri işe yarayabilir.
Si ce n'est pas le seul et unique Gord Enver, tout le monde!
Hey millet, bu biricik Gord Enver değil de kim.
Sans vouloir t'offenser, tout le monde saura que c'est un coup monté.
Yani yanlış anlama ama herkes içeriden destekli eylem olduğunu anlar.
- Le monde est à l'agonie.
- Dünya ölüyor.
Tout le monde vit à deux ou trois par chambre, et tu as tout cet endroit pour toi tout seul.
- Evet, herkes bir odada iki ya da üç kişi yaşıyor, ve sen tek başına süslü bir yerde yaşıyorsun.
Pourquoi tout le monde me fixe?
Herkes neden bana bakıyor?