Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Monte
Monte Çeviri Türkçe
20,643 parallel translation
La pression monte trop vite.
- Basınç yükseliyor.
Monte donc dans le camion.
Kamyona girsene.
Oui. Monte.
- Evet, gir hadi.
- On monte, on monte!
Hadi. - Hadi, hadi!
- Grimpe! Monte là-dedans!
Sokun içeri!
Monte sur la scène.
- Gel hadi buraya!
Accroche-toi, on monte.
Sıkı dur, yükseleceğiz.
Montez la bâche, elle doit rester au sec.
Tuvali monte edin, hayır ıslanmasını istemiyorum.
Je monte.
- Tırmanıyorum!
Monte!
- Bin hadi.
Monte.
Gir içeri.
Monte!
- Atla!
On monte tout de suite.
Oraya çıkmalıyız.
"Monte à bord de mon radeau, " traversons la mer "et rends son cœur à Te Fiti."
Tekneme binip denizi aşarak Te Fiti'nin kalbini yerine koyacaksın. "
Monte à bord!
Tekneme bin!
Monte à bord du traversier, Vee.
Feribota bin Vee.
Conor, le nouveau, il veut qu'on monte un groupe.
Conor okulda yeni, grup kuruyor.
♪ je monte ♪
# Yukarı çıkıyorum #
♪ t'essayes de me faire taire, je monte le volume ♪
# Benin susturmaya çalışırsın, Ben sesi açarım #
Monte parler à ton frère.
Yukarı çıkıp konuş ya.
Viens, on monte, y a une petite fête.
Hadi, üst kata çıkalım. Yukarıda parti var.
On monte la température petit à petit, et la grenouille ne le remarque pas.
Azar azar sıcaklığın arttığı kurbağanın fark etmediği hani?
Et parce qu'elle plaçait sa confiance et son espoir en Toi, veille à ce qu'elle monte directement au ciel et bénéficie de Ta récompense éternelle.
Sana güvenip inandığı için mekânının cennet olmasını ve ebedi ödülünü almasını sağla.
Monte!
Eşeklerini yukarı çıkla!
Il nous monte l'un contre l'autre.
Bizi birbirimize düşürmek.
Les voisins trouveraient étrange que je ne monte pas le premier soir.
İlk gecende seni ziyaret etmezsem komşular merak edecektir.
Allez, monte.
Yürü! Haydi gir içeri.
Monte!
Gir içeri.
Monte!
Gir içeri!
La masse d'eau exerce de la pression et l'eau monte.
Su, platform boyunca tünelde basınç yapıyor bu yüzden seviye yükseliyor.
- On remonte. - On monte?
- Yukarı çıkın...
- Ils ne se connaissent pas. Le colonel monte une embrouille. Il permute les renforts.
Birbirlerini tanımıyorlar, albay her şeyi ayarlıyor her zaman değişiyor, kimse kimseyi tanımıyor.
Allez, on monte.
- Yukarı gelin.
Un truc est monté.
Bir şey çıktı.
Un truc est monté par le puits!
Kuyudan bir şey çıktı!
J'ai dit qu'il était monté dedans.
Taksiyle gitti dedim.
Wren, monte en voiture.
Wren, arabaya bin.
On monte!
Yürüyün!
L'attentat et le coup monté.
Bombalama, komplo.
Il est monté dans un canoë, Moana.
Bir kano alıp resifi geçti Moana.
Monte sur la grue, maintenant.
Vincin tepesine çık.
En plus de ça, qui serait monté là-dedans?
Ayrıca kim buraya gelecek ki?
On monte un groupe.
- Grup kuruyoruz.
Êtes-vous déjà monté dans un train en vous interrogeant sur la vie des gens qui vivent le long du chemin de fer?
Hiç bir trene binip rayların yakınında oturan insanların hayatlarını merak ettiniz mi?
Papa est monté avec un magnifique déjeuner qu'il avait préparé pour maman, pas vrai?
Baban yukarıya annene hazırladığı güzel bir kahvaltıyla geldi, değil mi?
Ensuite, tu es monté sur le toit,
Sonra... sen çatıya çıktın.
Ça monte encore.
- Tamam.
Pourquoi votre expert a monté ça, en plein centre de Valence?
Valencia'nın merkezinde niye böyle bir uzmanlık şirketi kurdunuz? Ne düşünüyordu?
Je voulais juste savoir pourquoi ils ont monté ce bordel et nous laissaient sortir.
Sadece, tüm bu karışıklığı niye tertiplediklerini ve niye dışarı çıkmamıza izin verdiklerini bilmek istiyordum.
L'entrevue que Hill m'a accordée avec vous, c'était un coup monté?
Yani Hill'in beni sizinle görüştürmesi bir tür kurgu falan mıydı yani?
Un coup monté?
Kurgu mu?