Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Máximo
Máximo Çeviri Türkçe
65 parallel translation
C'est Máximo Valverde.
- Bakın kim! - Bu Máximo Valverde.
Máximo Valverde.
Máximo Valverde.
Máximo est un gentleman.
Máximo bir centilmen.
Máximo Valverde veut faire ce film.
Máximo Valverde bu işi istiyor.
Máximo?
Máximo?
Máximo Valverde et Carmen García.
Máximo Valverde ve Carmen García.
Et Máximo Valverde?
Máximo Valverde'ye ne oldu?
- Et Máximo Valverde?
- Ama Máximo Valverde...
- Quoi, Máximo?
- Boşver Máximo'yu!
Maximo Gómez, Marti, Maceo qui a fait une invasion...
Máximo Gómez, Marti, Maceo, işgali organize etti.
Yo necesito ayuda, euh... limpio dos horas Máximo
Temizlik için yardım lazım en fazla iki saat.
Vamos Dos horas Máximo, ¿ sí
En fazla iki saat, tamam mı?
- Una hora, máximo. - De acuerdo.
Bir saat, en fazla.
Des faits, Maximo.
Gerçekler, Maximo. onları gözardı etmemeliyiz.
Peut-être dois-je t'interroger sur un Philippin qui n'a pas été battu.
Belkide, Maximo, Sana sormalıyım, Yenilmemiş bir filipinli var mıydı?
Dépêchez-vous.
Maximo, Adamlara biraz su getir.
Maximo, apporte-de l'eau. - Tu vois bien qu'ils ont soif.
- Susadıklarını görmüyormusun?
C'est sûr, Maximo.
Bundan eminim, Maximo.
Je ne sais pas ce que je vais faire de lui.
Onunla ne yapacağım bilmiyorum. - Maximo'yu gördün mü?
- Vous avez vu Maximo?
- Henüz geri dönmedi.
- Se reposer. - Vous avez-vu Maximo?
- Maximo'yu göreniniz oldu mu?
Bien sûr.
Tabiki, Maximo.
Maximo, j'ai préparé des cours pour les enfants.
Maximo, çocukların eğitimi için bir kurs tasarladım.
- Je vais être éclaireur.
- Maximo, Yapmamalısın..
- Tu ne dois pas... S'il vous plaît, Colonel, C'est toujours mon élève.
Eğer sakıncası yoksa albay, Maximo hala benim sorumluluğumda..
- Je n'y retourne pas.
Maximo, Eğer inatçılığa devam edersen...
Maximo, si tu t'entêtes, je devrai partir sans te dire au revoir.
Korkarım sana veda etmeden gitmek zorunda kalacağım.. Bende seninle geliyorum.
Maximo, viens ici.
Maximo, gel buraya.
Maximo.
Maximo.
- Je ne dirai rien.
- Ben bayan Barnes, Maximo.
A propos, Maximo attend qu'on fasse un numéro ce soir.
Bu geceki partide bir kaç numara yapacağız. - Söz verdim.
Maximo et le producteur seront enchantés.
Maximo'nun tüyleri diken diken olacak. Yapımcının da..
Salut.
- Merhaba Maximo.
C'est comment une tête de poignardée?
Maximo, bıçaklandığımda nasıl oynamam lazım?
Maximo, quelle scène tourne-t-on?
Maximo, hangi sahneyi çekiyoruz?
- Maximo, il faut qu'on parle.
Maximo, seninle konuşmam lazım.
Ce Maximo!
Maximo'dan.
J'obéissais aveuglément à Maximo.
Maximo'nun yapmamı istediği şeyi yaptım, anlamasam da.
C'est moi, Maximo.
Marina, ben Maximo.
- Ce film va faire un tabac!
- Zirveye ulaştık Maximo.
- C'est pas l'argent, Maximo.
Yalnızca para değil.
N'oublie pas tes devoirs de metteur en scène!
Maximo, bir yönetmen olarak sana görevini hatırlatmalı mıyım?
Ca suffit, Maximo.
Bu kadar yeter Maximo.
Maximo Manus.
Maximo Manus.
Maximo.
Maksimum.
Maximo, garde des feuilles pour les autres.
Maximo. Bize de kâğıt bırak biraz.
Maximo, j'ai vraiment besoin de toi.
yardımına gerçekten ihtiyacım var.
Va chercher Maximo!
Habib, Maximo'yu ara. Yardım lâzım bize.
Aide-moi à le relever.
Maximo, lütfen.
Maximo, ils ont tué Diego.
Maximo, Diego öldürüldü.
Passe-moi la vodka pour me désinfecter les mains.
Maximo, şu votkayı getir. Ellerimi sterilize etmem gerek.