English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Mèré

Mèré Çeviri Türkçe

133,347 parallel translation
Je suis ta mère.
Ben senin annenim.
D'essayer de raisonner sa mère.
Annesini ikna etmesi için yaptım.
Si je n'étais pas revenu, mère aurait tué la femme que j'aime.
Eğer geri dönmesem, annem sevdiğim kadını öldürebilirdi.
Ma mère veut la tuer.
Annem onu öldürecek.
Et je suis désolée de t'avoir forcé à parler à ta mère.
Ve özür dilerim seni annenle konuşmaya zorladığım için.
Quand Lex a été arrêté, ma mère était là.
Lex tutuklandığında, annem oradaydı.
Ma mère a vu son fils Traînant, saignant et délirant dans sa maison.
Annem oğlunun evinden... kanlar içinde ve çılgınca sürüklendiğini gördü.
- Mère.
- Anne.
Votre mère doit être fière.
Annen seninle gurur duyuyor olmalı.
Vous avez été tourmenté par votre mère aussi?
Sende mi annen tarafından rahatsız edildin?
Tu as une idée de ce que ça fait quand ta mère te dit que tu es une ordure Toutes les nuits?
Her gece annenin sana bir pislik olduğunu söylemesinin ne demek olduğu hakkında bir fikrin var mı?
Un père que ma mère me cachait.
Annemin benden uzak tuttuğu bir baba.
J'ai prétendu être de ce monde mais seulement car je sais à quel point ta mère hait les aliens.
Bu dünyadan biriymiş gibi davrandım çünkü annenin uzaylılardan ne kadar nefret ettiğini biliyordum.
Tu n'es en rien comme ta mère.
Sen hiç annen gibi değilsin.
Mère?
Anne?
Et sa mère à fini disparue.
Sonra annesi kayboldu.
Nous devons trouver sa mère avant qu'elle n'attaque encore.
Annesini bir daha saldırmadan bulmalıyız.
Prenez votre journée, pour voir si vous trouvez où la mère du petit est.
Gün boyu senin, annesi neredeymiş öğren.
Tu sais, je... Je pensais juste que si j'arrivais à le faire marcher, Je prouverais au monde et à ma mère que j'étais aussi bonne que le garçon en or.
Ben de, belki bunu yapabilirsem anneme ve dünyaya onun kadar iyi olduğumu kanıtlayabilirim diye düşündüm.
Je pense que j'ai vu ma mère la nuit dernière.
Dün gece annemi gördüğümü sanmıştım.
Elle est ta mère.
Annen o senin.
Si ma mère m'avait parlé comme toi, imagine les choses que j'aurai pu faire.
Annem bana senin kadar destek olsaydı, kim bilir neler yapardım.
Ma mère ne ferait jamais exprès de blesser quelqu'un.
Annem kimseye isteyerek zarar vermez.
Tu penses que la même chose est arrivé à sa mère, aussi?
Sence annesine de aynı şey olmuş olabilir mi?
Il est en sécurité mais sa mère est toujours dehors.
O güvende olabilir ama annesi hala dışarıda bir yerde.
Mère, vous êtes en colère après moi, ok?
Anne, senin kızgınlığın bana.
Et ta mère non plus.
Annen de öyle.
Ma mère.
Annemi.
Marcus sait où est sa mère, mais il doit nous conduire à elle.
- Marcus annesinin yerini biliyor. - Ama bizi oraya o götürmeli.
La mère de Mon-El a créée une sorte d'appareil avec Lena Luthor.
Mon-El'in annesi, Lena Luthor'la birlikte bir cihaz yapmış.
Mais sa mère est toujours dehors.
- Ama annesi hala dışarıda.
J'aurais beaucoup de puissance pour garder Marcus et sa mère de nous faire Carrie.
Marcus ve annesinin patlamasını engellemeye yeter.
Toute mère devrait être fière de vous avoir comme fille.
Annen böyle bir kızı olduğu için gurur duymalı.
Ma mère...
- Annem...
Je t'ai dis que je te garderais toi et ta mère en sécurité
Seni ve anneni koruyacağıma söz vemiştim.
Mais un héro tuerait-il sa propre mère?
Peki kahraman dediğin kendi annesini öldürür mü?
Quoi que tu penses de moi, Je suis toujours ta mère.
Bana nasıl bakarsan bak ben hala senin annenim.
Sans parler du jour de l'indépendance qui se passe là-bas avec le vaisseau mère planant sur la ville.
Şehirde gezen ana geminin Bağımsızlık Günü ilanı var bir de.
Je suis fou d'essayer, mère, mais voilà.
Sana laf anlatmaya çalışmak bile delilik olsa da deneyeceğim anne.
Qu'as-tu fait, mère?
- Ne yaptın sen anne?
Rallumez ça, mère.
- Tekrar aç anne.
Ta mère mérite d'être rendue gracieusement.
Annen teslim olma hakkını hak ediyor.
Mère!
Anne!
Je suis allée sur Titan pour mère...
Moth için Titan'a gittim.
Boire le thé rouge de mère dans tes quartiers. Les cris.
Evinde, annenin kırmızı çalı çayını yudumluyorsun, bağırıyorsun.
Seigneur, tu es comme ta mère.
Tanrım, tıpkı annen gibisin!
Salue ta mère pour moi.
Annene selam söyle.
La mère doit manger.
Anne bir şeyler yemeli.
Je suis sa mère.
Onun annesiyim.
La mère n'est pas le ventre qui porte l'enfant, mais les mains qui le bercent, la voix qui apaise les pleurs, le visage qu'il voit... et qui lui évoque...
Anne sadece çocuğu karnında taşımakla olmaz... Beşiğini sallar, ağladığında sesiyle onu sakinleştirir. Bununla yüzleşir ve bizzat düşünür.
Il appartenait à ma mère.
Bu annemindi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]