English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Napalm

Napalm Çeviri Türkçe

212 parallel translation
Que s'ils ont du napalm, ils doivent l'apporter.
Eğer biraz napalm bombaları varsa yanlarında getirmelerini söyle.
Sergent, dites-leur d'apporter du napalm, des roquettes, tout ce qu'ils ont!
Çavuş, napalm bombaları, roketler, ellerinde ne varsa almalarını söyle.
Allons-y avec le napalm. Suivez en ordre.
Napalm'ı fırlatıyorum.
Et vous? Ne vous semble-t-il pas bien plus lâche de larguer sur des villages sans défense vos bombes au napalm qui tuent mille fois plus d'innocents?
Korumasız köylere napalm bombaları atarak binlerce katını öldürmek, daha alçakça değil mi?
génocide, impérialisme, napalm, et la façon dont le pays prend son pied?
Bu ülkenin kullandığı şeyler ne olacak?
Le premier cylindre contient du napalm et l'autre de l'air comprimé.
Bir silindirde napalm, diğerinde basınçlı hava var.
La guerre, les bombes au napalm.
Savaşlar, napalm bombaları, her şey.
Dans le village de Tien Goa, des centaines de femmes et d'enfants ont été brûlés au napalm.
Tien Goa köyünde,... yüzlerce kadın ve çocuk, ya öldü ya da napalm bombası nedeniyle kavruldu.
Dove 1-3, il leur faut du napalm sur les arbres.
Ağaç hattının yakınlarında biraz Napalm'e ihtiyaçları var. Oraya atabilir misiniz?
- C'est moche!
Lanet olası napalm!
C'est ce fichu napalm.
Bu yüzden böyle oluyor!
C'est pas ma faute.
Dalgalar napalm yüzünden patlıyor.
C'est ce putain de napalm!
- Bu napalm. Sadece 20 dakika bekleyin!
Lâchez le napalm, lâchez le gaz Et mettez-vous-les là oùj e pense
Atın napalmınızı, gaz bombanızı! Doldurun bombalarla kıçınızı!
Ils affirment qu'au Vietnam l'armée US brûle au napalm...
İnsanların yanarak öldüğünü iddia ettiler...
Vincent à la mitraillette... au napalm!
Belki de napalm bombasıyla.
Et si vous renâclez à arroser de napalm un village ennemi, où il peut y avoir femmes et enfants, je m'en apercevrai.
Eğer kadınlar ve çocuklarla dolu bir düşman köyüne napalm bombasını atamayacak kadar yufka yürekli iseniz, ben bunu ortaya çıkaracağım!
Car le napalm colle aux gosses.
Çünkü napalm, çocuklara yapışır!
L'industrie en a rien à branler.
"Napalm çocuklara yapıştığında,.."
Si le napalm colle aux gosses.
"kimyasal üretenlerin çok mu umurunda!"
L'aviateur était impatient et le napalm a été lâché trop tôt.
Bir pilot napalm bombasını erken bıraktı.
- Napalm?
Napalm?
Les USA ont lancé des bombes au napalm sur des camps de réfugiés au Mexique. Il s'agissait de bases de guérilleros.
ABD, Güney Meksika " daki göçmen kamplarına Napalm bombaları attı, bunlar gerilla kampları olduğu için.
Le grognard te prévient qu'il est grognon, mauvais et fatigué... qu'il bouffe du barbelé, pisse du napalm... et te vide un chargeur dans le cul d'une mouche à 200 m.
Acımam yoktur, pislik yaparım ve yorgunum demek istiyorum. Dikenli tel yer, napalm sıçarım... 200 metreden pirenin kıçına mermi sokarım demek istiyorum.
Mais celui-là, il n'est pas lourd et il pourrait demander un camion plein de napalm et faire tout sauter.
Ama şu, şu piç kurusu, durduk yere, napalm dolu bir kamyon çağırıp burayı yerle bir edebilir.
Il y aura une attaque aérienne avec bombes à fragmentation et au napalm.
Kahretsin. Hava saldırısı geliyor - Napalm atacaklar.
On largue des bombes mais on manque de carburant.
Geniş alana yayılan bomba ve Napalm taşıyoruz ama yakıtımız az.
Le napalm.
Napalm bombası.
On va filer un coup de napalm, et se le finir en brochettes!
Her taraf boynuz parçası dolu! Belki küçük bir napalm atarsak güzel bir ızgara olur.
Le napalm?
Napalm mı?
Ça fait pas ces dégâts-là.
Yok, napalm böyle yapmaz.
" Le laboratoire travaillait sur le napalm,
" Laboratuar, Vietnam Savaşında yaygın olarak kullanılan...
"largement utilisé pendant la guerre du Viêt-Nam."
"napalm'ın geliştiricisi sayılıyor."
Les fédéraux leur courent après depuis qu'ils ont fait sauter un labo en 1971.
1971'de bir napalm laboratuvarını uçurmaktan dolayı FBI ile başları dertte.
Du napalm de bain.
Ev yapımı patlayıcı.
Encore un petit coup de napalm, mon colonel.
Küçük bir napalm hızını keser, albay.
Jerry, le roi du napalm.
Napalm Kralı Jerry.
Ou toi et Jerry le roi du napalm vous accumulez vos millions?
Yoksa sen ve Napalm Kralı Jerry milyonlarınızı istifliyor musunuz?
J'adore l'odeur du napalm le matin.
Sabahları napalm kokusunu seviyorum.
Le phosphore et le napalm ne sont pas à craindre. Il faut regarder à l'intérieur de soi et voir cet esprit tordu qui se terre au fond de tous les humains
Fosfor bombaları, napalm bombaları korkulacak şeyler değildir ama derinine bakmak, tüm insanların dış görünüşünün altında yatan sapkınlığı anlamamızı ve
De confisquer le napalm, le C-4...
"Napalm füzelerini, C-4'leri falan yok edin."
Il l'arrachait, mais ça collait à ses doigts comme du napalm enflammé... et ça proliférait.
Adam ağzını silmeye çalıştığında parçalar yanan benzin jölesi gibi ellerine yapışıyor ve orada büyüyordu.
Ils vont lâcher du napalm sur toute la zone.
Tüm bölgeyi napalme boğacaklar.
Pour finir, le Thunderbolt a largué du napalm sur les deux hélicos crashés.
Gördüğümüz son şey Thubderbolt'un düşürülmüş helikopterlere napalm bombası bıraktığıydı.
Pour finir, le Thunderbolt a largué du napalm sur les 2 hélicos.
Son gördüğümüz şey Thunderbolt'un napalm bombası attığıydı...
Et les nouveaux pieds :
Peki ya soykırım, emperyalizm, napalm?
C'est du napalm.
Napalm, evlat.
J'adore l'odeur du napalm, le matin.
Sabahları napalm kokusuna bayılıyorum.
Le napalm a effacé les vagues.
Beni yanlış anlama- -
Avec un peu de napalm, cet endroit ferait un joli mausolée.
- Hayır, hiç de değil!
Le napalm?
Ne ateşi? Napalm ateşi mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]