Translate.vc / Fransızca → Türkçe / Nâ
Nâ Çeviri Türkçe
34 parallel translation
- Vous êtes Le n ° 1 012.
- Numaranız, bin, on iki.
Équipe de sauvetage Nº1.
Burası kurtarma bir.
Que nâ € ™ importe qui peut comprendre et sentir.
Kimsenin anlayamayacağı ve hissedemeyeceği bir şey.
J'ai grandi à l'orphelinat Iulia Hasdeu n ° 4.
Çocukluğum Iulia Hasdeu Nr. 4 Yetimhanesi'nde geçti.
La classe a été faite par notre victime n ° 5, Karl Irving.
Dersin hocası beş numaralı kurbanımız Karl Irving.
Mass, dans la McLaren n ° 12 est en tête!
Jochen Mass, 12 numarali McLaren ile, liderligi ele geciriyor!
à ‡ a fait combien de temps que ce nâ © gatif est ici, ouvert?
Bu film negatifi ne kadardır böyle açıkta duruyor?
Vous nâ ĂŞtes pas inquiet d'une éventuelle... vengeance?
Misilleme yapılmasından korkmuyor musunuz?
Et vous nâ ĂŞtes pas en conflit?
Hiç kafan karışmıyor mu?
Celle de la chambre de Khempal n ° Z-25 et celle de la chambre de Kanhaiya n ° X-52.
Khempal'in kilifina Z-25 demisler... Kanhaiya'ninkine X-52.
Je nâ € ™ aurais pas pu passer ce week-end avec la mà ¨ re de Schmidt sans toi.
Sensiz, Schmidt'in annesiyle bir haftasonu boyunca vakit geçiremezdim.
On nâ € ™ oubliera pas.
- Unutmayız.
Je nâ € ™ ai plus dâ € ™ argent, je dois en emprunter un peu.
Ben de hiç para yok. Biraz borç almam gerek.
Bien, je nâ € ™ ai pris que des cartes de crédit prépayées pour le voyage pour que je colle à mon budget.
Bütçemi aşmamak için bu yolculukta yanıma sadece ön ödemeli kredi kartlarımı aldım.
- Je nâ € ™ ai pas de cartes de crédit!
- Kredi kartım yok ki!
- Tu nâ € ™ as pas de cartes de crédit?
- Kredi kartın yok mu?
Bien, on nâ € ™ a plus dâ € ™ argent!
Yani hiç paramız yok mu?
Si on fait la manche jusquâ € ™ à ce que le train arrive, on nâ € ™ aura rien à faire.
Yani eğer tren gelene kadar oyalanırsak hiçbir şey yapmamıza gerek kalmaz.
Laissez-moi deviner, il nâ € ™ y a rien que vous puissiez faire.
Tahmin edeyim, yapabileceğin hiçbir şey yok.
- Je nâ € ™ ai pas dit à § a, Louise.
- Ben öyle demedim, Louise.
- On nâ € ™ est pas prêts, car je dois faire un truc, que vous nâ € ™ imaginiez pas que je puisse faire.
- Henüz hazır değiliz çünkü bilmediğinizi yapmak üzere olduğum şeyi yapacağım.
On nâ € ™ a pas le choix?
Bu çok uzun. Başka seçeneğimiz yok, tamam mı?
Bien quâ € ™ une fois jâ € ™ ai dit à ma mà ¨ re que sa coupe lui allait... Et ce nâ € ™ était pas le cas.
Buna rağmen bir keresinde anneme "saçın güzel görünüyor" demiştim ve güzel görünmüyordu.
Je nâ € ™ ai jamais eu de bonnes expériences ici.
Sadece burada asla iyi bir deneyim yaşamadım.
- Honnêtement, je nâ € ™ en sais rien car je ne sais pas de quoi vous parlez.
- Açıkçası bilmiyorum çünkü neyden bahsettiğinle ilgili hiçbir fikrim yok.
parce que je nâ € ™ étais pas supposée rompre avec lui.
... çünkü onunla ayrılmamam gerekiyordu.
- Je nâ € ™ allais pas demander à § a.
- Bunu sormayacaktım ki.
Ce nâ € ™ est pas du Schmaegalman, mais prenez-le. Câ € ™ est du Lingâ € ™ s Palace.
Schmaegalman çorbası değil ama al.
Tu sais, tu nâ € ™ as rien à dire à ces gens.
- Sadece gecenin keyfini çıkar. Biliyorsun, bu insanlara hiçbir şey söylemek zorunda değilsin.
Car je ne serais pas lâ homme que je suis aujourdâ hui sâ il nâ y avait pas eu les expériences que jâ ai eues ici.
Çünkü eğer burada yaşadığım deneyimlerim olmasydı bugün olduğum adam olamazdım.
Oh, tu parles assurément beaucoup quand ta bouche nâ est pas pleineâ ¦ Gros cou.
Ağzın dolu olmadığında daha fazla konuştuğun kesin...
- Si je nâ étais..
- Benim bir...
Si je nâ étais pas juste tombés sur vous, vous les mecs, vous auriez...
- Ben sadece... Eğer size doğru gelmeseydim, siz çocuklar öylece...
- On nâ € ™ est pas prêts!
- Henüz hazır değiliz.